12. Özür dilemek.

584 63 36
                                    

Eslemden;

Rüzgarla güneşin doğuşunu izlemiştik. Sabaha kadar uyumamıştık. Çok uykumuz olduğu için eve girdik. Şu anda odamdaydım ve uyuyamıyordum. Aslında o kadar çok uykum vardı ki ama sanki içimdeki bir his buna izin vermiyordu. Rüzgarla konuşmak bana iyi gelmişti. Dünden sonra gitmemeye karar verdim. Burada kalacaktım, Rüzgarın yanında. Uyumayacağımı biliyordum bu yüzden yatağımdan kalktım ve iğnemi yaptım. Odadan çıktım. Yavaş adımlarla salona gittiğimde Rüzgar odasında uyuyordu, kapısı açıktı. Bende sessizce kapısını kapadım. Saat 05.00 dı ve ben ne yapacağımı bilemiyordum. Mutfağa girdim ve bulaşıkları yıkadım.Sonra televizyonu açtım ve koltuğa uzandım. Aşk filmlerini çok seviyordum. Zaten her zaman filmlerdeki aşklara özenmişimdir. En son ne zaman sinemaya gitmiştim acaba. Ben bile hatırlamıyorum , çocukken yani. Göz kapaklarım ağırlaşıyordu.

------------------------------------------------------------

Mutfaktan gelen büyük bir sesle koltuktan fırladım. Uyuyakalmıştım. Mutfağa hızlıca gittiğimde Rüzgarın şaşkın ve bir o kadarda tatlı ifadesiyle karşı karşıyaydım. Yere çömelerek elinden düşürdüğü tabağı aldı ve bana masumca bakarak;

"Günaydın." dedi. Ellerimi birbirine bağlayarak bende ona gülümsedim.

"Sanada günaydın. Ne yapıyorsun mutfakta?"

"Kahvaltı hazırlıyordum. Aslında hazırlamıyordum. Acıktımda kendime hazırlıyordum." dedi yüzü kızarmıştı.

"Bana hazırlamıyorsun yani. Benim aç mı kalmamı istiyorsun sen? Aç kalırsam çok yaşamam borcunuda ödeyemem ona göre." dedim gülerek. Aslında bilerek yapıyordum. Çünkü ikimize kahvaltı hazırladığını tahmin edebiliyordum. İç sesim öyle diyordu yani. Kekeleyerek;

"Yok hayır saçmalama yani. Hazırlayayım birlikte yeriz zaten dimi ?"

Gülüyordum ama daha fazla gülmeye devam edersem Rüzgar bana sinirlenebilirdi. Bu yüzden Rüzgara ;

"Tamam o zaman sen içeri git daha fazla başımıza iş çıkarma."

Rüzgar elindeki tabağı bırakarak güldü.

"Bence de senin hazırlaman en mantıklısı." dedi ve gülümseyerek içeri gitti.

Bende çayları bardaklara koydum ve masaya götürdüm. Rüzgar ise üstünü giyinmiş koltukta oturuyordu.

"Kahvaltı hazır." dememin ardından Rüzgar çok acıkmış olacaktı ki hızlıca gelip sandalyeye oturdu. Çayından bir yudum aldıktan sonra;

"Bugün pazara gidecek misin?" dedi.

"Kendini iyi hissediyorsan giderim ama hissetmiyorsan gitmeyebilirim."

"İyiyim ben. Sen git, ödemen gereken bir borcun var sonuçta."dedi.

Ve bende masadan kalkıp odama gittim. Hemen üstüme lacivert tişört altıma da beyaz kot şort giyip saçımı olduğu gibi bıraktım. Çantamı sırtıma alarak odadan çıktım.Rüzgar beni şöyle bir süzdükten sonra;

"Nereye gidiyorsun?"

"Her gün borcunu ödemek için pazara gittiğimi unuttun heralde"

"Pazara böyle mi gidiyorsun?"

"Anlamadım?"

"Anlaşılmayacak bir şey yok. Pazara böyle mini şortla mı gidilir?"

"Şu ana kadar böyle gidiyordum şimdi mi sorun oldu?"

"Belki şimdi farkettim."

"Rüzgar seninle tartışamayacağım. Hadi görüşürüz." dedim ve evden çıktım.

ŞİMDİ VE DAİMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin