"Sen kendisini koparan elde, kokusunu bırakan çiçek gibi ol."
#Hz. Ali
Hande bu gerçeği öğrendiğinde ne yapacağını bilememişti. Bir süre öylece kalakaldı yerinde, kendini toparlar toparlamaz da orayı terk etti. Kimse onu fark etmediği için şanslı hissediyordu. Geri dönüp ortalığı tozu dumana katmak istese de öfkesine yenilip her şeyi kaybetmek istemiyordu. Cihan'ın bunu ona nasıl yaptığını anlayamamıştı. O kızla nikahlanmış olmasını aklı almıyordu. Bedenini saran titremeye engel olamadı, hızlı adımlarla yürüyüp arabasına bindi. Bu gördüklerini bir an önce Selçuk'a anlatmak istiyordu.
Evin kapısını kapatır kapatmaz çantasını yere fırlattı. Dakikalardır içinde tuttuğu çığlığı içinden attı.
"Bunu yapmış olamaz! Cihan bunu yapmış olamaz! "Kahretsin!" diye bağırdı.Kendini kontrol edemiyordu artık. Dakikalar sonra çalan kapının sesiyle irkildi. Kapıyı açtığında Selçuk şaşkınlıkla Hande'nin dağılmış olan saçlarına baktı.
"Ne bu halin Hande?"diye sordu.
"Halimi boş ver şimdi. Sana Kaan'ın bir sevgilisi olduğundan bahsetmiştim ya meğer o kız ile Kaan'ın bir ilgisi yokmuş. Cihan'ın sevgilisiymiş."dedi tek nefeste." Üstelik boşanır boşanmaz onunla evlenecekmiş. "Öfkeli sesi salonu doldurdu.
"Ne?" diyebildi Selçuk.
"Duydun işte!"dedi saçlarını toplarken.
Selçuk'un kahkahalarla gülmesiyle Hande tek kaşını kaldırıp öfke ile baktı ona.
"Bak sen Cihan'a... Helal olsun." dedi bu kez.
"Helal mi olsun? Ne dediğinin farkında mısın sen!"Selçuk'a doğru yürüdü.
"Ne dememi bekliyorsun ki, senin adına çok üzüldüm mü demeliyim. Buna sende üzülmüş olamazsın değil mi?"dedi imalı bir ses tonuyla.
Hande bir süre öylece kaldı."Elbette üzülmedim. Bunu yapmış olmasına inanamıyorum sadece." dediğinde Selçuk gülümsedi.
"Eminim ki ilişkimizi öğrendiğinde o da inanamayacaktır buna." dedi imalı bir şekilde.
"Onunla evlenecekmiş!" İkisinin farklı olduğunu anlatmak istese de vazgeçti.
"Bir fark göremiyorum." dedi Selçuk, Hande'nin yüzündeki kıskançlığı seze biliyordu. Bunu gözardı etti.
"Akşam yemeğinde ne yiyiyoruz? diye sordu Selçuk. Hande'ye yaklaşıp onu öptü.
***
"Sana yalan söylediğim için özür dilerim anne. Ben..." Cihan sözlerini tamamlayamadan annesi araya girdi.
"Her şeyi biliyorum oğlum. Geçte olsa bana gerçeği söylediğin için teşekkür ederim." Serpil Hanım Cihan'a sarıldı.
"Her şeyi biliyordun öyle mi?" dedi Cihan şaşkın bakışları Asi'yi bulduğun da her şeyi anlamıştı.
Annesinin her şeyi bilmesine rağmen Asi'ye karşı bu kadar iyi davranmasına inanamamıyordu.
Biraz da bu yüzden şaşkındı."Asi'ye bakma öyle, dürüstlüğü için onu suçlayamazsın." dedi Serpil Hanım.
"Kimseyi suçlamıyorum anne. Sadece, her şeyi benden duymanı isterdim. Dedi Cihan ve koltuğa oturdu. Annesi de yanına oturmuştu şimdi.
"Bu kadar geç söylememeliydin. Seçtiğin yol doğru değil belki ama iyi niyetini takdir ediyorum oğlum." Annesinin söyledikleri karşısında şaşırdı Cihan. Bakışları karşısında duran Asi'ye kaydığında onu izledi. Onun bakışları ise kucağında birleştirdiği ellerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi (Bir sabır hikayesi)
General Fiction"Silahı icat eden insanken, neden suçlu olan Allah? Vicdansız olan, elindeki ekmeği paylaşmayan insanken, adaletsiz olan neden Allah? Üstelik O herşeyi insanlar için yaratmışken..." Asi'nin sözleri karşısında diyecek bir şey bulamıyordu. Her seferin...