2.

1.1K 87 21
                                    

"MoonJae'nin bunlardan haberi yok, hem de hiçbirinden" Kyungsoo elindeki mumları önündeki 7 katlı büyük pastaya dizmeye devam ederken söyledi. "Zavallı olduğundan mı?" Kyungsoo arkadaşına bakarak sordu. "Aşırıya mı kaçmışım?" Junmyeon etrafındaki iğne atsan yere düşmeyecek kalabalığa, önündeki neredeyse kendinden uzun pastaya mum dikmeye cebelleşen arkadaşına ve ağzına burnuna kadar giren süslere baktı ve yanıtladı. "Hayır, hayır bence çok tutarlı kaçmışsın. Ama ne var biliyor musun benim de biraz kaçırmam gerek, bu hengameden önce biraz bir şeyler içmem mümkün mü sence?" Kyungsoo çantasından sevgilisi için aldığı hediyeyi çıkarmadan önce arkadaşını onayladı ve elinde tuttuğu biletleri yüzündeki geniş gülümsemeyle Jun'a gösterdi. "Bak onun için ne aldım?" Jun arkadaşının elindeki biletleri çekip aldı. "Ne yani cidden onunla Vegas'a mı gideceksin? Sen Vegas'ı sevmezsin bile." Kyungsoo başını sallarken bir yandan da gülerek konuştu. "Hala sevmiyorum ama... Ah sence de harika olmaz mı? İki günlük de olsa bir Vegas kaçamağı ikimize de çok iyi gelecek, buna inanıyorum." Junmyeon gözlerini devirerek ağzının içinde geveledi. "Ya ya ne demezsin(!)" Kyungsoo gözlerini büyüterek kulağını arkadaşına yaklaştırdı, her kafadan farklı bir ses çıktığı için gürültüden duyamıyordu. "Anlamadım, ne dedin?" Jun, bu durumdan ne kadar memnuniyetsiz olduğunu ancak buraya kadar saklayabildi. "Benimle gitsen daha çok eğlenirdin." Kyungsoo arkadaşının eline bir tane yapıştırdı ve göz kırparak elini vücudunda dolaştırdı. "Ah seks olmadan eğlenmek isteyen kim? Uzun zamandır birlikte olmuyoruz, Vegas bizimkilere de iyi gelecek dostum." Jun arkadaşının yaptığı imaya öğürme sesi çıkararak yanından geçen garsonun elindeki tepsiden bir bardak viski aldı ve kafasına dikti.

"ASANSÖR SESİ DUYDUM. HAYDİ MİLLET HERKES SAKLANSIN, IŞIĞI AÇTIĞIMDA SÜRPRİZ DİYE BAĞIRACAĞIZ."

Jun gözlerini devirerek önündeki koltuğa zıpladı ve görünmeyecek şekilde yattı, o esnada diğer insanlar da büyük rezidans dairesinde saklanacak yerleri çoktan bulmuştu. Kyungsoo kapının yanındaki duvara asılı boy aynasından son kez kendine baktı ve üstüne çeki düzen verdi. MoonJae kendisine en çok siyahı yakışırdığı için sevgililer gününde ikisine aynısından aldığı gömleği giymişti ve sırf o seviyor diye gözlerini ne kadar kaşındırırsa kaşındırsın eyeliner çekmişti, hatta bu akşama özel gözlük yerine lens bile takmıştı, halbuki lens takmaktan nefret ederdi ve ne tesadüf ki o da gözlerini çok kaşındırırdı. Parmağındaki yüzüğünü ovdu ve nişanlısı gelmeden onu karşılamak için yüzünde büyük bir gülümsemeyle kapının dışına çıktı. Asansörden ifadesini anlayamadığı bir şekilde inen sevgilisini gülümseyerek karşıladı.

"Hoş geldin hayatım."

"Selam."

"Doğum günün kutlu olsun, haydi içeri gel."

"Hey, hey dinle Kyungsoo konuşmamız gerek."

"Tamam ama içeride konuşalım, gel."

"Dur lütfen, bunu şu an yapmam lazım. Bunu söylemenin kolay bir yolu yok aslında."

"O zaman söyleme, ben tahmin edeyim ama önce içeri girelim."

"Hayır, hayır bu bekleyemez Kyungsoo, işimin ne kadar önemli olduğunu biliyorsun. Evime geldiğimde buranın sığınağım olmasını istiyorum ve son zamanlarda pek de öyle olmadı. Seninle sevişmek... ah Tanrım kabul etmeliyim ki harika hatta inanılmaz, ayrıca taşaklarıma gösterdiğin ilgi için ayrıca teşekkür de etmeliyim. Ama diğer şeyler çok yorucu, sürekli koşturuyorsun, planların, programların vee...

welcome to vegasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin