Merhabaaa, bölüm başında 8. Bölümdeki kaosdan sonra gördüğünüz bir rüya var^^ Karakterinizin nasıl bir anda gücüne kavuştuğunu ve sizinle kimin konuştuğunu açıkladım. KEYIFLI OKUMALAR! ❤
***Kulakların uğuldayarak uyandığında garip bir şeyler olduğunu fark etmiştin.
Etraf hoş bir ışıkla aydınlanmıştı. Hem ısıtıyor hem de rahatsız etmeyecek şekilde ortamı aydınlatıyordu.
"Hoş geldin tatlım." Tanıdık ve yumuşak bir kadın sesi duyduğunda dikkatini sol tarafına çevirdin. Sarı saçlı parlak tenli bir kadın elinde parlak bir çiçekle oturuyordu.
"Merhaba, ben neredeyim acaba?" Kadın kıkırdayıp elindeki çiçeği yanına kenara bıraktı ve oturman için diğer tarafı pat patladı.
"Gel otur yanıma." Derin bir nefes alıp üstünü başını düzelttin. Etrafın yeşili o kadar güzel, çiçeklerin renkleri o kadar hoştu ki. Oturmadan önce bir süre her yerde gözünü gezdirmiştin.
"Ne kadar da büyüdün. Hoş ve güzel bir genç kadın oldun." Elini senin saçlarının ucuna uzatıp hafifçe dokunurken konuşmuştu. Meraklı gözlerle kadına baktın. Nerede olduğunu, karşındakinin kim olduğunu merak ediyordun.
"Ben Lux, senin annenim." Nefesin boğazında tekleyivermişti. Gözlerin hafif nemlendiğinde Lux gülümseyerek göz altlarını okşadı. "Biliyorum şaşkınsın. Neden rüyana girdiğimi düşünüyorsun. Ne yazık ki bedenim öleli bayağı oluyor. Fiziksel olarak senin yanında olabilmeyi ne kadar isterdim tahmin edemezsin."
Titrek bir nefes alıp onun ellerine uzandın ve sıkıca tuttun. "Anne." Bu kelime ağzından ilk defa çıkıyordu ve onun da böyle ruh aleminde olacağını hiç tahmin etmemiştin. Lux kıkırdayıp ellerini tuttu ve uzun uzun öptü.
"Şimdi sana bilmen gereken her şeyi anlatacağım. Eşini, ülkeni ve halkını koruman gereken zaman geldiğinde ihtiyacın olan her şeyi öğreteceğim. Sesim ve soluğum her zaman yanında olacak ayrıca çok yakın eski dostlarımız da her zaman seninle olacak." Kafanı sallayıp onu onayladığında tebessüm ederek sana yaklaştı ve sıkı bir sarılma verdi.
***
Hipogrif hafif huysuz bir ses çıkarıp silkelendiğinde göz temasını kesmeden alnını onun alnına yasladın."Selam vermezseniz saldıracak." Sakin bir ses tonu ile konuşup elinin altındaki kafayı okşamaya devam ettin. Chanyeol hemen senin uyarına ayak uydurup dizlerini bükerek selam verdi. Ardından heyet üyeleri de Hipogrifi selamlamıştı.
"Onu nasıl buldunuz?" Heyet üyesi Jjang şaşkınlıkla konuştuğunda gülümsedin.
"Atalarımın eski bir dostu olduğu için çağrıma kulak vermesi zor olmadı." Chanyeol elini senin omzuna attığında Hipogrif gözlerini ona dikmişti.
"Asırlardır gözükmüyordu. Yok olduğunu düşünüyorduk." Diğer bir heyet üyesi konuştuğunda kafanı yana eğmiş ve elini hipogriften çekmiştin.
"O istemediği için onu görmediniz. Eğer isteseydi size görünürdü." Chanyeol derin bir nefes alıp elini bileğine indirdi ve ateşle parıltının iç içe geçtiği lekeni baş parmağı ile okşadı.
"Onu neden çağırdın Aelia?" Elini hareket ettirip Chanyeol'un eliyle iç içe geçirdin.
"Şu an ilgilendiğim konu için bana yardımcı olacak Majesteleri." Kızıl saçlı Kral kafasını sallayıp seni onayladığında gülümsedin ve elini elinden çekip hafif bir selam verdikten sonra yürümeye başladın. Hipogrif de peşine takılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kehanet [Park Chanyeol OC]
FanficHalkını 'gölge'nin esaretinden kurtarmak zorunda olan Anka Kral Park Chanyeol Ve Bin asırda bir doğan, güzeller güzeli Ateş Perisi'nin hikâyesi. "Halkını kurtarmak için kehanete boyun eğmelisin." -Kahin "Bunu kabul ederken ona aşık olabileceğimi düş...