15. Günışığı 💫

2.2K 224 140
                                    

Chanyeol, burnuna dolan kokuyla mayışmış bir şekilde gülümsedi.

Güzeller güzeli sevgilisinin kokusu burnunun ucundaydı ve Chanyeol tamamen yenilenmiş hissediyordu.

Gözlerini hafifçe aralayıp kollarının arasındaki güzelliğe baktı. Huzurlu bir şekilde uyuyordu sevdiği kadın. Odayı aydınlatan tek şey onun saçlarıydı. Gece karanlığı odaya da çökmüştü.

Chanyeol, Aelia'nın parıl parıl parlayan saçlarına hayranlıkla bakıyordu.

Saç telleri kadar özür dilemeliydi ondan. Saç telleri kadar onu sevdiğini söylemeliydi. Onu yalnız bırakıp onca şeyle tek başına yüzleşmesine sebep olduğu için.

"Chanyeol?" Dalgın bakışlarla saçlarını seven Krala seslendiğinde irkilerek sana dönmüştü. Öyle dalmıştı ki uyandığını bile fark etmemişti.

"Aelia? Nasılsın?" Chanyeol, uykulu da olsa yattığı yerden doğrulmaya çalıştığında kolunu tutup gülümseyerek onu durdurdun.

"Iyiyim. Sadece hâlâ uykum var." Hafifçe ona yanaşarak konuştuğunda hemen kollarını beline sarmıştı. "Sen neden uyandın? Günlerdir hiç uyumadığına eminim." Elini kaldırıp onun yanağına yasladın. Chanyeol gözlerini yumup kafasını senin eline yasladı.

"Uzun zaman sonra kokun ciğerlerime dolunca uyanıverdim." Uyuşuk bir şekilde gülümseyip Chanyeol'e iyice yanaştın. Chanyeol burnunu saçlarına yaslayıp kokunu derince içine çekmişti.

"Işte şimdi yaşadığımı hissediyorum." Chanyeol alnına ardı ardına öpücükler kondurmaya başladığında kıkırtıların kahkahaya dönüştü.

Umbra yok olduğunda kalkanın içinde Chanyeol ve sen kalmıştın. Chanyeol'un yaraları her ne kadar iyileşmiş görünse de aslında oldukça yorgun ve bitkindi. Günlerdir yememiş içmemiş ve uyumamıştı. Haliyle bir anda gücünü o kadar şiddetli kullandığı için kollarına yığılıvermişti.

Chanyeol, cansız gibi kollarına yığıldığında aklın başından gitmişti. KyungSoo ve MinSeok sana açıklama yapsalar da o anda onu anlamak için çok telaşlıydın.

O an tekrar aklına düştüğü için gözlerin dolmuştu. Chanyeol'e daha sıkı sarılıp titrek nefesler almaya başladın. Hüngür hüngür ağlamamak için kendini zor tutuyordun.

"Ağlıyor musun sen?" Chanyeol endişeli bir ses tonu ile konuşup yüzünü görmek için çabalasa da kafanı sağa sola sallayıp ona sardığın kollarını sıkılaştırdın ve yüzünü onun göğüsüne gömdün. Chanyeol öpücüklerini saçlarına taşımış ve yine ard arda öpmeye başlamıştı.

"Özür dilerim. Onca şeyi tek başına yüklenmek zorunda kaldığın için çok özür dilerim. Bu korkuyu sana yaşattığın için çok üzgünüm. Söz veriyorum bir daha bunu yaşamaman için elimden geleni yapacağım." Artık Chanyeol da ağlıyordu. Senin göz yaşların onun göğüsüne ıslatırken, onun göz yaşları senin saçlarını ıslatıyordu.

***
"Tüylerini yakmak zorunda kalmış." Minseok, KyungSoo'nun yanına yaklaşıp sessizce konuştuğunda büyücü, bakışlarını şaşkınlıkla RiJin'den Minseok'a çevirdi.

"Ne?" Minseok üzgün bir şekilde kafasını onaylar bir şekilde salladı.

"Ne zaman yenilenir tüyleri?" KyungSoo endişeyle konuştuğunda Minseok dudaklarını büzdü.

"O bir anka değil kendini yaktığı zaman ikinci kez tüylerinin çıkması biraz imkansız fakat Yixing yapabileceği bir şey var mı diye kitapları kurcalamaya başladı. Ben de benden daha yaşlı bir kaç Orman Ruhu ile konuşacağım. Yapılabilecek bir şeyler varsa yapacağız." KyungSoo'yu bir telaş almıştı. Yapabileceği bir şey olmalıydı değil mi? O asırların büyücüsüydü elbette yapabileceği bir şey olmalıydı.

Kehanet [Park Chanyeol OC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin