13. Günışığı 💫

2K 235 119
                                    

"Kral Chanyeol'un kokusu 'gün doğumu ormanı'na kadar takip edilebiliyor. Ondan sonrası yok majesteleri." RiJin gücünü uzun süre kullanmaktan oldukça bitkin düşmüştü.

"O zaman o ormanda saklıyor Chanyeol'u."

"Umbra, ilk orada ortaya çıkmıştı. En güçlü olduğu yer orası olmalı." Minseok düşünceli bir ses tonu ile konuştu.

"Kral'ın izini takip ederken yolda bir çok canavarla karşılaştık. Daha evvel topraklarımızda görülmeyen kötü ruhlu canlılardı. Eminim daha da çoğu vardır." WonHo, yavaş yavaş iyileşen vücudunu ayakta tutmak için elinden geleni yapıyordu.

Kötü ruhların enerjisi onları zayıf düşürmüş olmalıydı. Derin bir nefes alıp bileğindeki işaretine baktın. Işıltılı bir şekilde parlıyordu.

"Sıkı çalıştınız. Biraz dinlenin. Sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkmamız gerek. Sehun ve RiJin ordumuzun tamamen hazır olduğundan emin olun lütfen. Herkesin olabileceği en iyi şekilde hazır olmasını istiyorum." Kararlı bir ses tonu ile konuştuğunda RiJin ve Sehun asker selamı vererek herkesten önce taht odasından çıkmışlardü.

Tür liderleri de taht odasından çıktığında derin bir nefes aldın. Chanyeol'un o kötü yaratıkların arasında olduğunu biliyor olmak sinirini çok bozuyordu.

"Kahin KyungSoo!" Taht odasının kapalı kapısına doğru bağırdığında kimseler duymasa bile Kahin'in seni duyduğunu biliyordun.

"Evet majesteleri?" Sen karşına bakmaya devam ederken solundan gelen sesle oraya döndün. Kahin çoktan gelmişti bile.

"Ordu için en azından kötü ruhlardan etkilenmelerini engelleyecek bir şey hazırlayabilir misin? Ne kadar güçlü olsalar da daha evvel karşılaşmadıkları kara güçler onları oldukça etkiliyor." KyungSoo düşünceli bir şekilde dudaklarını büzdükten sonra kafasını sallayıp seni onayladı.

"Elimden gelenin en iyisini yapacağım majesteleri."

"Teşekkür ederim." KyungSoo gülümsedi ve geldiği gibi ansızın taht odasından kayboldu.

RiJin'in ışık kaynağının önderliğinde WonHo ve sürüsü 'gün doğumu ormanı'na kadar Kral Chanyeol'un izini takip edebilmişti. Bir an evvel harekete geçip onu o lanet yaratığın elinden kurtarmak istiyordun.

Hiç beklemediğin bir anda taht odasının ortasında beliren ışıkla gözlerini kıstın.

"Aelia, sana Kral Chanyeol'den bir emanet getirdim." Lux, duru sesiyle nazikçe konuştuğunda merakla oturduğun tahtından kalktın.

"Onu gördün mü? Chanyeol iyi mi?" Endişeli ve telaşlı bir şekilde konuştun. Lux gülümseyerek kafasını sağa sola salladı.

"Iyi olmadığını sen de biliyorsun tatlım. Annen olsam da seni kandıramam. Her şeyden önce sen bir Kraliçesin. Ülkenin ve Kralının sana ihtiyacı var. Chanyeol'un kıymetli özünü sana getirdim. Eşin onu Umbra'ya vermemek için direniyordu. Hâlâ direniyor. Emanetini en iyi şekilde koru ve Chanyeol'u kurtar. Bunu yapabilecek güçteki tek kişi sensin." Lux elini senin göğüsüne koyup gülümsedi. Chanyeol'un ankasının sesi taht odasını doldurduğunda gözlerin doluvermişti.

Anka yüksek sesle bağırıp odada bir tur döndükten sonra omzuna konup kanatlarını germiş ve yanağını senin başına yaslamıştı. Titrek bir nefes alıp elini kaldırıp Ankanın boynunu okşadın. Sevimli bir ses çıkarıp yeşil gözlerini yumdu.

***
Hipogrif, kanatlarını gerip bir çığlık bırakarak alçalmaya başladığında daha onun gibi neredeyse 100 tanesini de aynı şekilde hareket etmişti.

Kehanet [Park Chanyeol OC]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin