46.Bölüm-Gün Yüzüne Çıkan Gerçekler

58 7 0
                                    

Hyun, Bera'ya mesajı anlatmaya çalışıyordu. Ama hâla gerçeği söylemek konusunda kararsızdı.
Bera:- Açıklayacak mısın Hyun? Masal ne alâka?
Hyun:- Bera, seni kaybetmek istemiyorum. Tamam mı ne yaptıysam...
Bera:- Seni anlamıyorum Hyun,ne söyleyeceksen söylesene, neden lafı ağzında çevirip duruyorsun?
Hyun, Bera'ya baktı. Artık saklamak gereksizdi onun için. Elinden tuttu ve arabaya doğru götürdü.
Bera:- Beni nereye götürüyorsun?
Hyun:- O mesajın ne olduğunu öğrenmeye.
Bera, Hyun'un ile arabadaydı. Jun ise evindeydi. Annesi Bayan Dami ile birlikte. Hyun, telefonunu çıkardı ve Jun'u aradı.
Hyun:- Alo Jun!
Jun:- Hyun, sen Bera ile değil miydin?
Hyun:- Jun, zamanı geldi. Kızların evine gel. Annem Masal'ın yanına gidiyor. Dedi direk konuya girerek.
Jun:- Demek zamanı geldi. Peki geliyorum. Dedi ve telefonu kapatıp annesine döndü.
Bayan Dami:- Ne oldu Jun? Yüzün değişti.
Jun:- İtiraf vakti anne. Dedi ve kapıya doğru ilerledi.
Bayan Dami:- Jun, dur. Ben de geliyorum.
Kızların evine geldi Bayan Hana. Masal açtı kapıyı.
Masal:-Hoş geldiniz efendim! Sizi burada görmek ne güzel. İçeri gelin lütfen.
Bayan Hana:- Bırak artık şu sizi bizi de anne de bana. Bu güne bu gün oğlumun eşisin. Dedi ve içeri girdi. Masal ayağına terlik verdi Bayan Hana'nın.
Masal gülümsedi:- Dil alışkanlığı işte.
Bayan Hana :- Siz Türklerin bu alışkanlıklarına bayılıyorum.
Masal:- Ne de olsa kültürlerimiz benziyor.
Bayan Hana koltuğa oturdu. Masal'da yanına.
Bayan Hana:- Ben de senin için bir gelinlik kataloğu getirdim. Beraber seçeriz diye düşündüm. Arkadaşın Bera yok muydu?
Masal:- O arkadaşı ile dışarı çıktı. Gelir birazdan.
Bayan Hana:- Ben de Bera ile beraber seçeriz diye düşündüm. Neyse. Biz bir göz gezdirelim. Kim Hyun Jung için de uygun bir damatlık buluruz ne dersin?
Masal:- Jun beğenir mi ki benim seçtiğim damatlığı?
Bayan Hana durdu o an:- Hyun Jung demek istedin herhalde. Biz ona Hyun diyoruz canım. Eşinin adını bilmediğini söyleme bana.
Masal:- Ama ona Jun diyoruz biz.
Bayan Hana durdu o an. Zeki kadın dı. Hemen anladı Hyun'un yalan söylediğini ama neden kendisine Jun'un ismini kullansın ki diye düşündü.
O anda kapı çaldı. Masal kalktı ve kapıyı açtı.
Masal:- Hoş geldiniz. Dedi gülümseyerek.
Hyun:- Annem, Bayan Hana burada mı?
Masal:- Evet, içeride. Siz ne çabuk geldiniz?
Hyun:- Masal, sen iyi misin? Üzgün filan...
Masal:- Yoo.
Hyun, Bera' yı da çekiştirerek içeri girdiler.
Bayan Hana oğluna baktı. Çok kızgındı. Hyun anlamıştı annesinin her şeyi öğrendiğini. Gözlerinde ki öfkeden anlamıştı. Bera ise havada ki gerginliğin kokusunu alıyordu. Fırtına öncesi sessizliği.
Masal kapıyı kapatıp yanlarına geliyordu ki, tekrar zile basıldı.
Masal:- Bu gün bizim kapı, pek bir işlek. Dedi gülerek ve kapıyı açtı. Jun ve Bayan Dami gelmişlerdi. Hesaplaşma günüydü bu gün.
Jun:- Masal?
Masal:- Siz de hoş geldiniz. Bizim evde parti filan mı var? Herkes burada da. Bu arada siz de hoş geldiniz efendim. İçeri buyrun. Jun içeri girdi. Bayan Hana ve Hyun'un gözleri ile kavgalarını gördü.
Masal:- Oğlunuz ve kız kardeşiniz de geldi. Artık hep beraber seçebiliriz damatlık ve gelinliği.
Bayan Hana durdu:- Benim oğlum, Jun mu? Dami ise kız kardeşim. Bu ne demek oluyor?
Jun ve Hyun susuyorlardı.
Bayan Hana bağırdı birden:- Bu ne demek oluyor açıklasanıza.
Hyun:- Yalan söyledim anne.
Bayan Hana:- Bunu nasıl yaparsın?
Hyun:- Bera'yı seviyorum çünkü.
Bayan Hana sinirlenmişti. Elleri titremeye başladı. Durdu, durdu, duramadı ve elini kaldırıp Hyun'a ağır bir tokat attı.
Bera irkildi birden. Ağzını kapattı eliyle.
Masal ise hâla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Bayan Hana:- Onu anladım zaten.
Bera:- Yalan mı? Hyun?
Bayan Hana:- Masal, senden özür dilerim. Oğlum adına ve onun arkadaşı.
Masal Jun'a baktı.
Masal:- Anlamadım efendim.
Bayan Hana:- Ben söyleyemeyeceğim. Konuşun da anlatın yediğiniz haltı.
Hyun:- Senin gerçek nişanlın benim Masal.
Bera'nın gözleri açıldı o an.
Masal:- Ama ben, nasıl?
Hyun:- Sana yani size yalan söyledim. O sıra bir ilişkim vardı, Ri Na' bırakamadım. Hanginizin nişanlım olduğunu da bilmiyordum ve o sırada Bera'ya aşık oldum. Sonra o gece birbirimizi öğrendik. Masal benim nişanlımdı. Ama benim aklım Hong Ri Na'da, kalbim ise Bera'da idi.
Bera:- Tamam yeter. Sus.
Hyun:- Bera ben seni...
Bera:- Sana sus dedim. Bana bir daha beni sevdiğini söyleme. Sakın.
Masal, Jun'a baktı.
Hyun:- Jun'un suçu yok. Ondan ben istedim yerime geçmesini.
Jun:- Hayır ben de suçluyum. Kabul ettim nişanlı rolü yapmayı.
Bayan Hana:- Şuna bak. Yalan çetesi resmen. İnanamıyorum.
Masal gülmeye başladı o an. Herkes ona bakıyordu.
Masal:- Şu işe bak. Nişanlım Hyun mu şimdi benim. Peki ya kocam olan Jun? O nasıl oldu?
Jun:- Sana aşık olduğum için devam ettim oyuna. Zaten sana aşık olduğum için kabul ettim bu rolü. Sonra nikahta Hyun yerine de ben geçtim.
Masal:- Tebrikler. Yalan üstüne yalan.
Bayan Hana:- Sen şimdi Jun ile mi evlisin yani?
Masal:- Siz beni Hyun ile evlendirmeye çalışırken hemde.
Bayan Hana:- Bu kadar ileri gidemezsiniz.
Masal:- Benimle oynarken iyi evlendin mi?
Jun:- Masal ben...
Masal:- Başlama şimdi sen de seviyorum diye. Seven insan sevdiğini kandırır mı? Ben sana güvendim. Sen benim güvendiğim tek erkektin. Bravo. İyi oynadın.
Jun:- Masal!
Masal duramadı daha fazla orada. Koşarak dışarı çıktı.
Bayan Hana:- Sen bizim oğlumuz gibiydin Jun. Bunu neden yaptın?
Hyun:- Bunu ondan ben istedim.
Bayan Dami:- Size söylemiştim. Her şeyi itiraf etmek için çok geç kaldınız.
Bayan Hana:- Senin de mi haberin vardı? Bunu nasıl olurda benden saklarsın Dami?
Bayan Dami:- Söyleyeceklerdi. İtiraf edeceklerdi bu duruma gelmeden.
Bera alkışlamaya başladı:- Şuna bak. Tiyatroya gel. Peki siz kimsiniz?
Bayan Dami:- Ben Jun'un annesiyim.
Bera, avucunu sıktı:- Güzel oynadınız. Bravo. Dedi ve o da çıktı.
Jun:- İşte bundan korktuğumuz için itiraf edemedik hiç bir şeyi.
Bayan Hana:- Ben şimdi kızların ailesine ne diyeceğim? Sen bizi ne hallere düşürdün Hyun?
Hyun:- Ben Bera'yı seviyorum.
Bayan Hana:- Hala ne konuşuyorsun sen ha! Jun sen Masal'dan boşanacaksın. Sen Hyun, sen de Masal ile evleneceksin.
Jun atıldı hemen:- Hayır yapamam bunu! Masal'ı seviyorum.
Bayan Hana:- Masal, Hyun'un nişanlısıydı. Yapacaksın.
Hyun:- Anne!
Bayan Dami:- Ne dediğinin farkında mısın sen? Seviyorum diyorlar.
Bayan Hana:- Gayette farkındayım.
Masal bahçe de yürüyordu. Birden korkuluklardan tutundu. Başı dönmüştü. Boğazı ağrımaya başladı o an. Şiddetli bir şekilde. Elini götürdü ağrıyan yere. Ağlamamak için kendisini fazla tutmuştu. Birden hünkürerek ağlamaya başladı. Göz yaşları yanaklarından akıyor,yere düşüyordu.
Masal:- Bunu neden yaptın Jun neden? Dedi ve o an dizlerinin üzerine çöktü. Kalkmaya çalıştı fakat ayağa kalktığı an yere yığıldı. Bera arkasından geliyordu ki Masal'ın yere yığılışını gördü. Yanına koştu hemen.
Bera:- Masal, Masal kalk arkadaşım.
Masal'dan kısık bir ton ile "Bera" cümlesi çıktı. Ama bu kadar. Sonra kapattı gözlerini.
Bera:- Kimse yok mu? Yardım edin lütfen!
İçeridekiler Bera'nın yardım sesini işitmişlerdi.
Hyun:- Bu, bu Bera.
Jun:- Bahçeden geliyor.
Hyun ve Jun arkalarında da anneleri koştular bahçeye. O an da Jun yerde yatan Masal'ı gördü. Hemen koştu yanına.
Jun:- Masal, Masal, uyan bitanem. Masal! Ses yoktu. Kucağına aldı ve hemen hastaneye götürdü onu. Peşinde de diğerleri.
Doktor muayene ediyordu odada Masal'ı. Dışarıdakiler ise hemen hemen birbirlerine girmek üzerelerdi.
Bayan Hana:- Şuna bak. Benim oğlum bir kızın hayalleri ile nasıl da oynamış.
Hyun:- Ben kimse ile oynamadım anne. Sadece sevdim.
Bayan Hana:- Ya sen Jun?
Jun:- Bu zamana kadar zaten vicdan azabı çektik. Hyun' da ben de.
Bayan Hana:- Masal ne yapsın? Bu kız cağız ne yapsın? Kandırmışsınız, oynamışsınız onlarla.
Hyun:- Benim sevgim gerçek. Kimseyi kandırmadım.
Bera sesizdi. Ellerini birbirine bağlamış yere bakıyordu.
Hyun ve Jun yanına geldiler.
Hyun:- Bera, kim ne derse desin, ben seni seviyorum. Bana inanıyorsun değil mi?
Bera:- Belki de isteyeceğim en son şeydi can dostumun evleneceği adama aşık olmak. Sen şimdi geçip sana inanıp inanmadığımı soruyorsun. Bu sevgi de inanmak mı kalmış ki?
Hyun:- Bera yemin ederim...
O anda doktor çıktı odadan. Hepsi de yanına gittiler.
Bera:- Doktor, arkadaşım nasıl? Onu görebilir miyim?
Doktor:- Kendisi iyi. Merak etmeyin. Sinirleri boşalmış. Şimdi daha iyi. Yine de bu gece hastanede kalması iyi olur.
Jun:- Peki onu görebilir miyiz?
Doktor:- Görebilirsiniz ama söylemem gereken bir şey var. Hanımefendi, geçirdiği sinir boşalması sonrası maalesef konuşamıyor.
Jun:- Ne? Nasıl?
Doktor:- Psikolojik bir şey. Yakında konuşacaktır ama şu anda değil. Bu uzun mu sürer yoksa kısa mı bir zaman veremem.
Bera, ağlamaya başladı.
Jun:- Bırakın yanına gireyim.
Bera:- Hayır. Siz, siz Masal'ın yanına bile yaklaşmayacaksınız bundan sonra.
Hyun:- Bera bırak girsin.
Bera:- Hayır diyorum sana. Uzak durun bizden. Uzak durun. Dedi gözlerini silerek ve odaya girdi.
Masal yatağında, camdan dışarı bakıyordu. Sakinleşticinin etkisi geçmeye başlamıştı.
Bera yanına geldi ve oturdu. Elini tuttu arkadaşının. Masal gülümsedi ve döndü Bera'ya.
Bera:- İyi misin?
Masal başını salladı.
Bera ağlamaya başladı o an. Masal arkadaşının elinin üzerine elini koydu. Sonra gözlerini sildi arkadaşının.
Bera:- Sana bunu yaptıkları için onları hiç affetmeyeceğim.
Yüzünü cama doğru çevirdi Masal.
Akşam olmuştu. Masal hastanede yatıyordu. Bera'da yanında. Arkadaşının gözünün içine bakıyordu bir şey ister mi diye. Onun için çok üzülüyordu çünkü.
Bera:- Canın bir şey istiyor mu canım?
Masal "Hayır" dercesine salladı sağa sola başını.
Bera:- Susadın mı peki?
Masal yine sağa sola salladı başını.
Bera başını öne eğdi:- Sen hani konuşamıyorsun ya şu an. Ama sonra konuşabilecekmişsin. Doktor öyle dedi üzülme tamam mı?
Masal Bera'yı işaret etti. " Sen üzülme" dercesine.
Bera ağlamaya başladı o an:- Lütfen çabuk konuş Masal yoksa ben, öleceğim. Dedi ve ağlayarak dışarı koştu. Masal başını öne eğdi üzülerek.
Bera bahceye koştu ağlayarak. Duvara yasladı sırtını. Ağır ağır diz çöktü. O anda başını kaldırdı ve karşısına baktı. Hyun ona doğru koşuyordu. Geldi ve omuzundan tuttu Bera'yı.
Hyun:- Bera, ne oldu sana? Bir şey mi oldu?
Bera, Hyun'un kollarından kurtuldu.
Bera:- Yaptıklarından sonra birde bunu mu soruyorsun? Sen Hyun, sen nasıl olurda benim karşıma çıkarsın? Hangi yüzle?
Hyun:- Senden de Masal'dan da özür dilerim.
Bera:- Bir özür ile bitiyor mu sanki? Sen Masal'ın halini gördün mü sen ha! Konuşamıyor benim arkadaşım sizin yüzünüzden konuşamıyor.
Hyun:- Kendimden nefret ediyorum.
Bera:- Ben de senden nefret ediyorum. Dedi ve Masal'ın yanına,odaya döndü. Birden kapının önünde oturmakta olan Jun'u gördü. Onu görmemezlikten gelerek odaya giriyordu ki Jun ayağa kalktı.
Jun:- Sana yalvarıyorum, Masal ile konuşmama izin ver.
Bera:- Neden bekliyorsunuz burada? Evinize gitsenize.
Jun:- Ben Masal'ı seviyorum. Onu bırakıp gitmem.
Bera:- Güvenliği çağırtıp sizi attırmadan gidin burada.
Jun:- Bera lütfen.
Bera, Jun'a baktı. Geri çekildi. Jun ise içeri girdi.
Masal, ayaktaydı. Dışarı bakıyordu. Bera'nın geldiğini düşünerek arkasına döndü. O anda Jun'u gördü. Başını sağa sola salladı onu görmek istemediğini belli ediyordu hareketleri ile. Adımları ileri değil, geri geri gidiyordu.
Jun:- Masal, dinle beni.
Masal:- I ı.
Jun:- Bana inanmayacaksın. Ama sevgimize inan. Seni sevdim çok sevdim ve seviyorum. Dedi ve kollarından kavradı onu. Masal bağırmaya çalışıyordu. Jun onu tuttu, kendine çekti ve gözlerine baktı.
Jun:- Ne olur dinle beni. Sana yalan söyledim evet. Nişanlın benim diye. Ama altında hiç bir art niyet yoktu. Sana kötü davranıyordum ilk başta çünkü o zaman korkuyordum sana aşık olmaktan. Bu inatçı kız, kalbimi durup dururken çarptırıyordu. Senden etkileniyordum. Seninle her inatlaştığımda yine sende buluyordum kendimi. Bu yüzden seninle düşman olmak bile çok güzeldi. Düşmanlığından zevk alan ben nişanlım olmandan, senin benim olduğunu düşünmekten öyle bir mutlu oluyordum ki bilemezsin. Kalbime söz geçiremedim. Olmadı. Sana ne kadar düşmanca davransam da bir o kadar sana teslim oluyordum. Seninle yeniden sevdim. Yeniden canlandı kalbim, duygularım. Kendimle düşman oldum ben senin yüzünden. Sevme dedim. Masal ve sen olmaz dedim. Olsa da sonun yok dedim ama kalbim, beynimi yendi. Haksız sayılmazdı sana gelmek için. Sende mutluydu çünkü.
Masal çırpınmayı bıraktı ve Jun'un gözlerine baktı.
Jun:- Oyunda olsa nişanlımdın ve sen benim için doğru kişiydin. Ayrıca bana aittin. Sonra ben unuttum herşeyin sahte olduğunu. Kendimi kaptırdım. O evlendiğimiz gün, dünyanın en mutlu erkeği bendim. Ben ulaşamayacağım sen ile hayaller kurarken, o hayalin içinde gerçeği yaşadım. Seni gerçekten sevdim. Senin de beni sevdiğini duyduğumda ise artık hayal yoktu. Sen vardın benim için. Ama hep bu günün geleceğinden korktum.
Masal geri çekildi birden. Ona inanıyordu evet. Onu seviyordu çünkü. Ama kandırılmıştı. Bir daha ne Jun'a, ne başka bir erkeğe, ne de aşka inanmamalıydı. Acıdan başka bir şey değildi aşk. Parmağı ile kapıyı işaret etti.
Jun:- Gitmemi mi istiyorsun?
Masal, başını salladı öne doğru.
Jun:- Pekâlâ. Dedi ve dışarı çıktı. O çıkarken Bera girdi içeri. Masal duvara yaslanmış derin derin nefes alıp veriyordu.
Bera:- Masal iyi misin? Dedi ve yanına koştu.
Masal başını salladı " iyiyim " diye.
Bera:- Yanına gelmesine hiç izin vermemeliydim.
Masal gülümsedi.
Gece olmuştu. Masal uyuyordu. Ya da uyumuyor, sadece gözlerini kapatıyordu.
Bera ise camdan dışarıyı izliyordu kollarını birbirine bağlamış. Birden bahçede Hyun'u gördü. Bahçe de bir o yana bir bu yana yürüyordu. Sonra Jun geldi yanına ve hemen arkalarında ki banka oturdular.
Hyun:- Konuşabildin mi?
Jun:- Konuştum. Ama çok kızgın bana. Galiba kendisini kandırdığımı düşünüyor. Onu bu hâle ben getirdim.
Hyun:- Sizi de bu hâle ben. Afet beni.
Jun:- Senin suçun yok. Benimde gönlüm vardı bu işte. Başından beri Masal'a ilgiliydim. Sadece kendime itiraf edemedim. Aptal gibi.
Jun:- Peki ya Bera?
Hyun:- Affededeceğini sanmam. Zor. Ne yapacağız Jun?
Jun:- Bilmiyorum.
Bera :- Ne konuşuyorlar acaba? Doğru mu Hyun? Gerçekten beni sevdiğin için mi girdin bu oyuna? Yoksa onca yaşananlar, onca sözler, yalan mıydı? İnanmak istemiyorum. Yalan olduğuna inanmak, istemiyorum.
Sabah olmuştu. Masal hastaneden çıkmak için hazırlanıyordu. Bera işlemleri yaptırmış, yanına gelmişti. O an da Bayan Hana ve Bay Kyu Yong geldi.
Bayan Hana:- Masal, canım nasılsın?
Masal gülümsedi.
Bayan Hana:- Yüzün güldüğüne göre bizim yalancıları affettin.
Masal'ın yüzü düştü.
Bayan Hana:- Anladım canım.
Bay Kyu Yong:- İkinizden de özür dileriz. Yaptıkları sey affedilir bir şey değil haklısınız. Masal, ailen ile de konuştum. Güney Kore'ye geliyorlar. Bu konuyu halletmek için.
Masal Bera'ya baktı. Aileler de haberdar olduğuna göre, düzeleceği varsa da düzelmezdi bu iş.
Bayan Hana:- Yorgunsunuzdur. İsterseniz evinize biz bırakalım.
Bera:- Teşekkürler. Biz gideriz.
Bayan Hana:- Bera, senden ayrıca özür dilemek istiyorum. Hyun'un yaptığı şey...
Bera:- Siz neden özür diliyorsunuz ki. Suçunuz yok. Ayrıca Hyun'un yaptığı şeyi de Hyun'u da unuttum ben. Hayatımda hiç olmamış gibi.
Bayan Hana:- Sence unutmak kolay olacak mı senin için?
Bera:- Elimden geldiğince unutacağım.
Masal ve Bera eve çıkmışlardı. Masal banyoya girmişti. Bera ise yemek hazırlıyordu. Birden kapı çaldı. Bera gidip kapıyı açtı. Beklen misafirler gelmişti Güney Kore'ye. Masal ve kendisinin ailesi.
Bera:- Hoş geliniz.
Yavuz Bey:- Nasılsın kızım?
Bera:- Teşekkürler Yavuz amca.
Elif Hanım:- Kızım, Masal nerede?
Bera:- Banyodaydı. Çıkmıştır.
Seher Hanım girdi içeri. Ardından da Bera'nın babası Arif Bey geldi.
Hanımlar hemen mutfağa geçtiler.
Seher Hanım:- Bera, neler oldu kızım size?
Bera:- Anlatmaya gerek var mı anne? Her şeyi biliyorsunuz zaten.
Seher Hanım:- Masal nasıl peki?
Bera:- İyi gibi. Sanki kafasına takmıyormuş gibi davranıyor. Konuşamamasından memnun gibi. Hep gülümsüyor. Ama belli ki rol yapıyor.
Elif Hanım:- Ya sen kızım? Sen de iyi değilsin.
Bera:- Masal kadar zarar görmedim Elif teyze. Sadece kalbim kırık.
Elif Hanım:- Masal' a diyorsun ama rol yapan sensin.
O anda Masal geldi yanlarına. Elif Hanım koştu ve kızına sarıldı.
Elif Hanım:- Masal, kuzum nasılsın? Dedi gözleri dolu dolu.
Masal gülümsedi ve başını salladı "iyiyim" diye.
Elif Hanım:- Ne zaman konuşacak benim kızım?
Bera:- Doktor zaman vermedi ama bu durumun gecici olduğunu söyledi.
Seher Hanım, sarıldı Masal'a.
Seher Hanım:- Ah benim güzel kızım. Sizi kandırmaya nasıl el vermiş gönülleri.
Elif Hanım:- Neyse ki buna şükür.
Masal gülümseyerek karşıladı ailesini. Annesini ve babasını özlemişti. Hemen yemek hazırladılar. İyi geçiyordu akşam. Masal'dan dolayı sıkıntı yoktu Bera'nın aksine. Bu durum ailesini korkutsa da Masal üzüntüsünü gizlemeye devam ediyordu.

Canlarım, lütfen ⭐ a basmayı unutmayınız. Sizleri çok seviyorum 💙💙💙











Kalbin Dört Hâli 💖 KORE 💖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin