52. Bölüm- Düğüne Doğru

77 5 0
                                    

Bera ve Jun'un oyunu devam ediyordu. Masal ve Hyun ise bu oyunu bozmak için ellerinden geleni yapıyorlardı ama onları pes ettirmek pek mümkün görünmüyordu. Sevdiğinin iyiliğini isteyen Bera ve Jun onların mutlu olması için her şeye katlanacak gibiydiler. Yine de Masal' da Hyun'da savaşıyorlardı sevgileri için.
Ertesi gün olmuştu. Jun, antremana şampiyon oldu diye asmıyordu ralliyi. Çalışmalara devam ediyordu. Arabası ile antreman sürüşü yapıyordu. Bu sefer ralli bile fayda etmiyordu gündemi unutturmaya.
:- İyi misin? Diye sordu arkadaşı.
Jun:- Yoo. Kendimi pek iyi hissetmiyorum.
:- Bu hâlde araba kullanmasan iyi olur.
Jun:- Ralli benim ilacım. Her ne kadar gerçek ilacımı red etmek zorunda kalsamda.
Jun arkadaşı ile konuşurken birden merdivenlerden inen Masal'ı gördü. Ona bakıp kaldı. Gayet bakımlı görünüyordu.
Jun:- Bu kızın ne işi var burada? Kime süslenmiş böyle?
Masal usul usul iniyordu. Birden o da gördü Jun'u ama bakmadı. Direk Dong Soo'nun yanına geldi. Gülümseyerek konuşmaya başladılar.
Dong Soo:- Hoş geldin.
Masal:- Teşekkürler. Nasılsın?
Dong Soo:- İyiyim. Benden ralli dersi almak istemene şaşırdım. Eşin bir şampiyon.
Masal:- Jun'un senden ders almama bir şey diyeceğini sanmıyorum.
Dong Soo gülümsedi:- Emin misin? Sonra eşinden yumruk yemek istemiyorum.
Masal:- Sıkıntı yok.
Jun:- Ne yapıyor burada? Gitsem mi yanına acaba. Boşver. Gitmeyeceğim. İlgilenmiyormuş gibi görün Jun. Dedi ve başını çevirdi aksi yöne. Yine de duramadı. Masal'ın, Soo'nun yanında olması hele de bu gülümsemeler filan canını sıkıyordu.
Dong Soo arabasının şoför kapısını açtı. Masal bindi. Diğer koltuğa da Soo geçti.
Dong Soo:- Ehliyetin var değil mi?
Masal:- Olmaz mı. Dedi ve arabayı çalıştırdı.
Jun gözlerini kocaman açmıştı sinirden. Masal ve Dong Soo aynı arabadalardı.
Araba git gide hızlanıyordu. Birden sinirden köpürmüş Jun'un önünden geçtiler.
Jun:- Bu kız ne yaptığını sanıyor böyle? Beni sinirden öldürecek. Sen inersin nasılsa o arabadan.
Masal arabayı durdurdu ve indiler.
Dong Soo:- Aferin ilk derse göre gayet iyiydin.
Masal gülümsedi:- Eee kimin karısıyım.
Dong Soo:- Gerçekten Masal, nereden çıktı şimdi bu ders olayı?
Masal başını öne eğdi:- Soo, Jun ile aramız iyi değil. Beni görmemezlikten geliyor.
Dong Soo:- Ve onun dikkatini çekecek kişi benim.
Masal:- Bana bu konuda yardım eder misin? Ben onu çok seviyorum. Aslında senden bunu istemem de çok doğru değil. Sonuçta bir zamanlar...
Dong Soo:- Bu doğru olur mu bilmiyorum. Jun'un seni kıskandığında neler yapabildiğini biliyoruz. Sana olan hislerime gelince ben onları sırf sen Jun'u sevdiğin için içime gömdüm. Şimdi yanımdayken... Dedi ve sustu.
Masal:- Özür dilerim. Senden bunu istememeliydim. Neyse ben gideyim.
Dong Soo seslendi arkasından:- Sana yardım edeceğim.
Masal gülümsedi:- Teşekkür ederim ama seni zor durumda bırakmak istemem. Yani kalbinde hâla o hisleri taşırken.
Dong Soo:- Ben senin Jun'a olan sevgini biliyorum. O nedenle merak etme beni.
Masal gülümsedi:- Teşekkür ederim. Dedi ve el sallayıp ayrıldı oradan. Jun ise soyunma odasına kendini zor attı.
Jun:- Soo ile mi? Yok canım değildir. Ben olmasam ona bir şans verebileceğini söyledi ama. Olabilir mi?
O anda Dong Soo girdi içeri.
Dong Soo:- Senin antremanın yok muydu?
Jun:- Şimdi gidiyorum.
Dong Soo:- Anladım.
Jun daha fazla duramadı:- Masal ile ne yaptınız?
Dong Soo:- Araba kullandık. Ne yapabiliriz başka? Benden ders almak istedi bende veriyorum.
Jun:- Ne dersi? Burada ben varken senden mi?
Dong Soo:- Aranız bozuk galiba.
Jun:- Karı koca arasında olabilecek şeyler.
Dong Soo:- Hiç öyle görünmüyor.
Jun:- Bunun dışında kalsan iyi olur. Yarışı ben kazandım unutma.
Dong Soo:- Peki sen yoksan, sevdiğim kızın kalbinde biri olmazsa yani?
Jun:- Ne yani? Masal'ın kalbinde ben yok muymuşum? Öyle mi dedi?
Dong Soo:- Olmasan diyorum. E bu birazda sana bağlı değil mi?
Jun:- Soo, fırsatçılık yapma.
Dong Soo:- Şansını denemek diyelim Jun. Dedi ve gitti. Jun hırsından dolabı yumrukluyordu. Daha fazla dayanamadı ve arabasına binip Masal'ın evine doğru ilerledi.
Bera bahçe de oturuyordu. Masal geldi yanına ve oturdu. Bera başını kaldırıp baktı Masal'a.
Bera:- Heyecanlı mısın?
Masal:- Ne için?
Bera:- Düğün. Düğün için.
Masal:- Bilmem. Hyun iyi biri. Hem yakışıklı, hem kibar. Romantik olduğu kadar, düşünceli de. Sadık ve sevgi dolu bir kalbi var. Bir kadının isteyeceği erkek tipi.
Bera biraz bozuldu:- Öyledir. Sanırım ondan hoşlanmaya başladın.
Masal:- Hyun'un mükemmel biri olması, benim kalbimde ki gerceği değiştirmiyor ama. Ben ne kibar, ne romantik,ne çok yakışıklı ne de kibar bir erkeği istiyorum. Kalbimde ki ve aklımda ki kişi yeter di bana ama boşver.
Bera:- Hyun seni mutlu edebilir.
Masal:- Sen mutlu edemedi mi?
Bera:- Ben Jun ile daha mutluyum.
Masal:- Öyle olsun bakalım.
O anda Jun girdi hızla bahçeye. Masal ve Bera ayaklandılar.
Jun:- Sen ne yaptığını zannediyorsun ha!
Masal:- Hangi konuda?
Jun:- Bilmemezlikten gelme. İyi biliyorsun sen.
Masal:- Hmm Soo diyorsun. Ders almak için...
Jun:- Seni orada görmeyeceğim bir daha.
Masal:- Sana ne ya
Yerinde daha fazla duramadı ve hızla gidip, Masal'ın kolundan tuttu.
Masal:- Ne yapıyorsun sen?
Jun:- Yürü.
Bera:- Jun ne yapıyorsun?
Masal:- Bıraksana kolumu.
Jun arabasının yanına kadar götürdü Masal'ı.
Masal kolunu geri çekti:- Sana bırak dedim.
Jun:- Ne işin var Soo'nun yanında senin?
Masal:- Sana ne?
Jun:- Masal. Bak kızdırma beni.
Masal:- Ne yaparsın kızarsan? Boşar mısın?
Jun:- Sen neden konuşuyorsun Dong Soo ile? Bir de ondan ders alacakmış. Bak bak bek. Benim karım, kendisine aşık bir adamdan ders alıyor.
Masal:- Sen kimsin de bana hesap soruyorsun? Neyimsin?
Jun:- Kocanım. Kocaan!
Masal:- Haah haaa! Güleyim de boşa gitmesin bari. Hangi kocamdan bahsediyorsun sen? Şöyle düşünürsek iki tane kocam var benim. Eski kocam Jun, birde evlenmek üzere olduğum kocam Hyun. Sen hangisisin? Benim kafam karıştı da birazcık. Ha Jun isen o benim kocam değil. Koca dediğin karısını başkasına kendi elleriyle vermez. Sevmediğini söylemez onu. İki günde terk etmez. En yakın arkadaşı ile...
Jun:- Sus yeter. Şimdi git çabuk yeni kocanın yanına.
Masal'ın gözleri doldu dolu olmuştu.
Masal:- Söyle Jun. Neden yapıyorsunuz bunu?
Jun:- Bera var benim hayatımda artık ve senin sonsuza dek çıkmanı istiyorum.
Masal:- Ne?
Jun:- Seni kıskandığım için mi ralli pistine gelme diyorum zannediyorsun. Tabii ki hayır. Hiç düşündün mü ben kimim diye? Sen ukâla, çocukluktan çıkamamış, kendini bir şey zanneden erkek gibi bir kızsın. Kim ne yapsın seni ha? Senden bir an önce kurtulmak istiyorum. Yakamdan düşmen için Hyun ile evlen diyorum sana. Sen Hyun ile evlendiğinde ben de senden kurtulacağım anlasana.
Masal bakakalmıştı Jun'a. Hiç beklemediği birinden hiç beklemediği sözler duyuyordu.
Jun:- Şimdi içinden soruyorsundur ya benim için yaptıkları diye. Cevaplayayım. Sana acıdığım için seni seviyor numarası yapmıştım. Aptal gibi inanmıştın gerçek nişanlın olduğuma. Kandırdığım için ve sonrasında konuşamadığın için vicdan azabı çektim sadece. Vicdanım rahatlasın diye seninle oldum. Arada da keyfime bakarım diye düşündüm ama senden bir öpücük bile alamayınca seni çekmenin boşuna olduğunu düşünerek ayrılma kararı aldım senden.
Masal:- Bana acıdığın için mi?
Jun:- Sana gıcık olurken nasıl aşık olabilirim ki aptal mısın sen?
Masal iki adım geri çekildi:- Bu günü umutma Kim Hyung Jun. Sen unutma ama ben seni bu gün unutuyorum. Bu söylediklerin yalan da olsa, bir gün tekrar dönmek istersen eğer sakın ha sakın çıkma karşıma çünkü bu gün sarf ettiğin onca sözden ötürü seni asla ama asla affetmeyeceğim. O gün seni unutamasam da hâla kalbimde sen olsan da sana asla dönmeyeceğim. Bu günü unutma. Dedi ve eve gitti.
Bera yanına geldi:- Fazla ağır konuştun.
Jun:- Ne yapsaydım Bera? O benim sevgimden vaz geçmiyor. Kendimden nefret ettirmek için daha ne yapmalıyım bilmiyorum.
Bera:- Yine de çok kırdın.
Hava kararmak üzereydi. Bera, Masal ile konuşmak için, odasına geldi. Ama yoktu arkadaşı. Annesinin yanına geldi.
Bera:- Anne, Masal'ı gördün mü?
Seher Hanım:- Dışarı çıkmıştı. Aslında durumu pekte iyi gözükmüyordu. Nişanlısı ile arası mı bozuk acaba?
Bera:- Sanmam. Gelinlikçi de iken gayet iyiydi araları.
Seher Hanım:- Bir kaç gündür sen de iyi değilsin kızım. Aslında sizin bu Jun ile olan ilişkiniz de çabuk oldu sanki.
Bera:- Anneciğim, ben sana hiç yalan söylemedim biliyorsun. Yine söylemek istemiyorum. Biz aslında Jun ile sevgili filan değiliz. Biz Hyun ile birbirimizi seviyorduk.
Seher Hanım:- Ne? Kızım ama o...
Bera:- Bilmiyordum anne. Jun'a gelince o hâla seviyor Masal'ı. Benimle evlenmeyi istemek değil, Masal'dan başkasını görmüyor gözü.
Seher Hanım:- E ne olacak böyle?
Bera:- Şirketlerin zor durumda olduğunu biliyoruz anne. Bu nedenle oynuyoruz oyunu. Masal ve Hyun üzülmesinler diye.
Seher Hanım:- Türk filmi olmuşsunuz kızım siz. Bu çocuklar evlenip yuva kuracaklar hiç birbirini sevmeden olur mu?
Bera:- Belki severler anne. Masal sevilmeyecek kız değildir. Keza Hyun'da öyle.
Seher Hanım:- Peki siz? O çocuk için ne kadar zordur sevdiğini başkası ile görmek. Seni düşünemiyorum bile.
Bera:- Düğünden sonra burada durmayı düşünmüyorum.
Seher Hanım:- Kızım biz de burada durmayacağız zaten. Ama bu o çocuğu bir daha hiç görmeyeceksin anlamına gelmiyor. Bunun düğünü var, bayramı var, akraba ziyareti var. Mutlaka karşılaşacaksınız ve gerçekten kalbiniz çok acıyacak.
Bera:- Her şeyi göze aldım anne. Masal ve Hyun mutlu olsunlar da gerisi önemli değil. Neyse ben gideyim.
Masal dışarı çıkmıştı. Han Nehri' nin kenarında oturuyordu sessiz sessiz. Çevresinde el ele dolaşan, bir birine bakıp gülüşen çiftler vardı. Sanki bütün dünya bu şekilde mutluymuşta bir kendisi mutsuz, bir kendisi yanlız gibi hissediyordu o an.
Saat bayağı geç olmuştu. Ama Masal hâla yoktu evde. Bera ve ailesi endişelenmeye başlamışlardı.
Elif Hanım:- Arıyorum ama açmıyor nerede bu kız?
Seher Hanım:- Acaba, nişanlısı ile birlikte mi?
Elif Hanım:- Onunla olsa haber verirdi.
Seher Hanım, Bera'ya baktı.
Bera ise başını çevirdi diğer tarafa:- Kesin Jun'un söylediklerine alındı. Nerede ağlıyor kim bilir? Arkadaşım neredesin? Diye düşündü.
O anda Hyun girdi içeri. Elinde gelinlik kutusu ile.
Hyun:- Merhaba. Masal yok mu gelinliğini getirdim de.
Bera çevirdi Hyun'un cümlesini.
Elif Hanım:- Yok. Biz de arıyoruz onu.
Bera:- Masal'a ulaşamıyoruz. Senin haberin var mı?
Hyun:- Hayır. Nerede bu kız?
Bera annesigilden tarafa baktı. Konuşmalarını anlamayacaklardı.
Bera:- Bu gün Jun biraz ağır konuştu Masal'a karşı. Alınıp bir yere gittiğini düşünüyorum.
Hyun:- Sizin bu işleriniz. Kız cağız nerede kim bilir? Annenlere söyle de gidip arayalım başına bir iş gelmeden.
Bera:- Anne, Hyun gidip arayalım diyor.
Seher Hanım:- Ne dersin Elif' çiğim?
Elif Hanım:- Gitsinler tabi.
Bera:- Haydi Hyun.
Hyun ve Bera arabaya bindiler. Hyun arabayı çalıştırdı ve Masal'ı aramaya başladılar.
Hyun:- Nereye gittiği hakkında bir fikrin var mı?
Bera:- Hayır. Ama belki...
Hyun:- Belki?
Bera:- Jun, Jun biliyordur.
Hyun, Bera'ya baktı o an. Sıkıla sıkıla bir şey demek istiyor gibiydi.
Hyun:- Jun'u aramak için benden izin mi istiyorsun? Ara haydi sevgilini.
Bera başını telefona sokmuş bir yandan da Hyun'a bakarak çevirdi Jun'un numarasını.
Jun ise annesi Bayan Dami ile oturuyordu.
Bayan Dami:- Tebrik ederim Jun. Gerçekten tebrik ediyorum seni çünkü bir insan bir sevgiyi ancak böyle mahvedebilirdi. Bravo. Çocuğum derdiniz ne sizin kız seni seviyor daha ne istiyorsun? Ama benim aptal oğlum...
Jun:- Anne yapmak zorundayım. Bu Masal'ın iyiliği için.
Bayan Dami:- Hangi iyilik Jun? Kız seni sevdiğine seveceğine pişman oldu resmen. Nasıl da üzgündür şimdi. Birde bir sürü şey söylemişsin. Sen gerçekten emin misin bu kızı sevdiğine?
Jun:- Hiçbir şey bildiğin gibi değil anne.
Bayan Dami:- Eminim değildir. En iyisini Hana biliyordur çünkü.
Jun:- Anne...
Bayan Dami:- Ne?
O anda Jun'un telefonu çaldı.
Jun:- Bera arıyor. Dedi ve açtı. Efendim Bera.
Bera:- Sssevgilim.
Jun:- Hyun yanında değil mi?
Bera:- Eevet.
Hyun direksiyonu sıkıyordu suyunu çıkarırcasına.
Bera:- Ben Masal için aramıştım seni.
Jun:- Masal mı?
Bera:- Ortada yok. Telefonlara da bakmıyor. Bildiğin, gidebileceği bir yer var mı acaba? Ne de olsa bir zamanlar siz şeydiniz...
Jun ayaklandı birden:- Nasıl yok. Nerede bu kız? Ben, ben hemen aramaya çıkıyorum.
Bera:- Tamam. Biz de Hyun ile aramaya başladık.
Jun:- Tamam. Bulursanız haber verin.
Bera:- Tamam.
Jun telefonu kapattı. Hemen arabasının anahtarını aldı eline.
Bayan Dami:- Ne olmuş oğlum?
Jun:- Masal. Ortada yok.
Bayan Dami:- Kendine bir şey yapmış olmasın?
Jun:- Yapmaz. O bir müslüman. İntihar etmez. Ama başına bir şey geldiyse... Ben çıkıyorum.
Bayan Dami:- Haber ver oğlum.
Jun:- Tamam anne.
Hyun ve Bera Masal'ı aramaya devam ediyorlardı. İkisi de suskunlardı. İkisi de birbirlerine kaçamak gözlerle bakıyorlardı sadece. Onca güzel geçen güzel günden geriye sadece bu kaçamak bakışlar kalmıştı.
Hyun:- Umarım mutlusunuzdur bu durumdan.
Bera:- Arkadaşımın kaybolmasından neden mutlu olacağım ki?
Hyun:- Ne bileyim kaybolmasında parmağınız olduğu için olabilir mi? Mesela o arkadaşım dediğin kızın kocası ile...
Bera:- Ne diyorsun sen ha!
Hyun:- Sen ve Jun diyorum.
Bera:- Durdur arabayı ineceğim.
Hyun:- Saçmalama. Bu ıssız yerde mi?
Bera:- Durdur ineceğim dedim.
Hyun arabayı durdurdu. Bera indi arabadan hızla. İlerledi biraz göz yaşlarını silerek. Hyun arabasındaydı hâla. Dayanamadı daha fazla ve o da indi ve peşinden koştu Bera'nın. Kolundan tutup kendine çekti.
Hyun:- Nereye gidiyorsun?
Bera:- Bırak beni.
Hyun, Bera'nın gözlerine baktı. Bera ise kımıldayamıyordu Hyun'un kollarında. Gözlerinde kaldı o an.
Hyun:- Seni seviyorum Bera.
Bera'nın kalbi dışarı çıkmak için vücudun yumrukluyordu sanki. Birkez daha ve bir kez daha Hyun için kendini hissettiriyordu aşkı. Belki de ömrü boyunca bitmeyecek olan aşkı.
Bera geri çekildi:- Sus Hyun.
Hyun bağırdı:- Seni seviyorum Bera!
Bera:- Hyun sus! Sus lütfen sus! Diye haykırdı ağlayarak.
Hyun:- Ben sussam da kalbim susmuyor ki.
Bera:- Bana bak Hyun. Bunu bi daha sakın söyleme. Düşünme. Aklından dahi geçirme. Sen Masal'a aitsin, onun nişanlısısın, onun kocasısın, onun çocuklarının babası olacaksın.
Hyun çekti Bera'yı bir anda ve sarıldı. Ellerini saçlarına götürdü. Okşadı.
Hyun:- Bunları düşlediğim tek kadın sensin.
Bera:- Yapma ne olur.
Hyun:- Neden? Sen de beni sevdiğin için mi?
Bera bir kez daha kenara çekildi.
Bera:- Jun da buldum aradığım sevgiyi de o yüzden. Seninle ben hiç bir zaman olmadık Hyun. Olamayız da. Baştan belliydi ki olmayacağımız. Sen en başından beri Masal'ın nişanlıydın. Bu hikayede sana yakışan onunla evlenmek. Evlen onunla. O seni mutlu edebilecek bir kız. Ben de Jun ile mutlu olacağıma inanıyorum. Sizden sonra bizde evleniriz hem.
Hyun:- Bunu neden yapıyorsun?
Bera:- Ben Jun'da gerçek aşkı buldum. İki günde de olsa. Sen ve ben birbirimize yakışmıyoruz bile. Mesela, sen tırmanış seviyorsun ben nefret ederim. Sen, çok kibarsın, centilmensin ama erkek dediğin Jun gibi olmalı biraz sert. Sonra, sonra biz imkansızız. Savaşmamız gerekir kavuşmamız için ama ben kolay olanı daha çok seviyorum. Jun' da engel yok. Elimi uzattım ve o tuttu.
Hyun:- Sen bunları nasıl söyleyebiliyorsun? İnanamıyorum. Deli gibi sevdiğim, hayalim olan kadın sen değilsin sanki.
Bera:- Bu konu birada kapansın Hyun. Bir daha sen ve hislerin ile ilgili bir şey dinlemek istemiyorum. Lütfen.
Hyun:- Peki Bera. Sen Jun ile mutlu olacaksan ben aradan çekilirim. İstediğin gibi olsun. Dedi ve arabaya gitti. Ön kapıyı açtı Bera'nın binmesini istediğini belli edercesine. Sonra da şoför koltuğuna geçti. Bera biraz durdu. Sonra usul usul yürüdü arabaya.
Jun ise yana yakıla arıyordu Masal'ı. Şu an ona bir şey olmasından öyle korkuyordu ki. Üstelik sarf ettiği o yalan sözler yüzünden. Yine de zaman geri alınan bir şey değildi. Han Nehrinin oralardan geçiyordu. Birden o elleri yapıştığı günü anımsadı. Sakuraların altında yürüyüşlerini. Arabasından indi ve ilerledi Masal'ın burada olabileceği umudu ile. İlerledi etrafına bakınarak. Bir yandan da gözünde canlandı onunla el ele yürüdüğü o gün. Birden durdu. Her anı, her hatıra, yaşananların her biri geçti gözünün önünden. Yanından geçtiği bir bankın üzerine oturdu.
Jun:- Allah'ım bana yardım et ne olur. Bana güç ver. Sevdiğim mutlu olsun diye mutsuz olmayı göze aldım ama dayanamıyorum. Çok zorlanıyorum ne olur bana güç ver. Ya da sevdiğime Masal'ı ma kavuşmam için bir yol göster bana. Onu çok seviyorum Allah'ım. Masal'ı çok seviyorum.
Masal'dan iz yoktu. Ne Hyun ve Bera ne de Jun onu bulamamışlardı.
Bera ve Hyun eve geldiler.
Bera:- Anne, Elif teyze, var mı Masal'dan bir haber? Biz bulamadık.
Elif Hanım:- Masal...
O anda Masal odadan çıktı.
Masal:- Ben buradayım.
Hyun:- Masal. Sen neredeydin?
Masal:- Odam da.
Elif Hanım:- Siz gider gitmez Masal eve döndü. Seni aradık kızım ama bakmadın telefona.
Bera:- Sanırım duymadım.
Masal yanlarına geldi. Bera ise Jun'a mesaj atıyordu Masal'ın evde olduğuna dair.
Hyun:- Senin için çok endişelendik.
Masal:- Düğün için bir kaç hazırlık yaptımda. O nedenle geç kaldım. Haydi oturunda kararsız kaldığım seyleri de beraber seçelim.
Bera:- Olur tabii. Dedi bozuk bir ses tonu ile.
Jun apar topar kızların evine gelmişti. Korktuğu ve endişelendiği her halinden belli oluyordu. Ama karşılaştığı manzara onu sinir etmeye yetiyordu. Masal, Hyun ve Bera oturmuşlar, düğün davetiyesi yanında da nikah şekeri seçiyorlardı. Seçim de yoktu aslında. Hyun ve Bera kaçamak bakışlarla bakıyorlardı birbirine. Sessizce. Masal ise onları gördüğü hâlde susuyordu.
Jun:- Siz ne yapıyorsunuz burada? Masal ben her yerde seni aradım!
Masal:- Ben evdeydim. Düğün hazırlıklarını yapıyorum da. Bunları birinin seçmesi gerekiyor değil mi?
Hyun:- Gel Jun yardım et bize.
Jun, Bera'ya baktı. Bera oturmasını işaret etti.
Jun:- Hani kayıptı bu kız?
Masal:- Tabii sen kaybolmamı isterdin ama olmadı. Dedi gülerek.
Jun:- Ortadan bir keçinin kaybolması fena olmazdı hani.
Masal:- Senin zevkine çok güvenmiyorum ama seç bakalım sence hangi davetiye?
Jun bir tanesini aldı eline. "Masal Doğan ve Kim Hyun Jung'un düğünü" diyerek başlayan o metni görünce bir kez daha yıkıldı.
Jun:- Bu güzelmiş. Dedi kısık çıkan ses tonu ile.
Masal:- Hyun sen ne dersin?
Hyun:- Tamam, bu olsun.
Jun:- Ben bir bardak su alacağım. Dedi ve ayaklandı.
Bera:- Ben getireyim.
Jun:- Sen otur ben alırım.
Bera anlamıştı Jun'un yalnız kalmak istediğini. Jun ise mutfağa gitti. Tezgaha ellerini dayayıp nefes alıp vermeye başladı hızlı hızlı. Su içmek için bir bardak aldı fakat sinirden titreyen elleri ile tutamadı ve yere düşürdü.
Jun:- Dayanamıyorum artık. Dedi ve yere eğilip cam kırıklarını alıyordu ki eline minik bir cam parçası battı. O an da Bera girdi içeri.
Bera:- Jun iyi misin?
Jun:- Elime battı önemli değil.
Bera:- Dur bir bakayım. Dedi ve elini tuttu. O an da Masal ve Hyun geldiler mutfağa ve el ele Bera ve Jun'u gördüler.
Hyun:- Siz!
Bera:- Durun gördüğünüz gibi...
Hyun:- Ooo el ele ha. Romantizminizi bozduk kusura bakmayın.
Jun:- Yanlış anladınız.
Masal:- Anladık. Artık anladık.
Hyun ve Masal çıktılar mutfaktan.
Bera:- Jun, bizi yanlış anladılar.
Jun:- Yanlışlıkla da olsa bu kez kendimizden soğutmayı başardık Bera.
Bera:- Çok üzüldüler ama.
Hyun bahçeye zor attı kendini. Bahçede ki koltuğun üzerinde duran kırlenti aldı ve yere attı hırsından.
Seher Hanım ve Elif Hanım gizliden olsa şahit olmuşlardı bu manzaraya. Birbirine baktılar.
Elif Hanım:- Seher, bu evlilik işi hiçte doğru olmaz.
Seher Hanım:- Bunlar böyle devam ederler Elif. Ne dersin karışmanın vakti gelmedi mi?
Elif Hanım:- Biraz daha bekleyelim canım. Baktık bu çocuklar bunu çözemiyorlar, işte o zaman kendi bildiğimizi okuruz.








Kalbin Dört Hâli 💖 KORE 💖Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin