Mustafa Tenker Yayın Grubu sponsorluğunda Panu Kitap aracılığıyla kitaplaştırılmıştır.
İyi okumalar!^-^
Bölüm 50: Kâğıt Kesiği
Bir Hafta Sonra
''Sonunda buldum!'' diye heyecanla haykırarak içeri girdi, Aida. Claire, istifini bozmadı. Odadaki büyük camdan yeşilliklerle bezenmiş, güneş ışınlarının aydınlattığı güzel bahçeye bomboş bakıyordu, gözleri açıkken rüya görüyor gibiydi. Herhangi bir estetik zevke ulaşmak için değil, odaklanacak bir şey bulup sessizce düşünmek için dikiliyordu saatlerdir o camın önünde. Aida'nın heyecanla yükselen sesini duymuştu, onu uzaklaşmak için zihninin içinde sığındığı diyardan çekip almıştı dedikleri. Gözlerini kırpıştırıp derin bir nefes aldı. Üzerindeki kıyafet onu çok rahatsız ediyordu. Belindeki kaftanını sıkan kemeri eliyle düzeltmeye çalıştı. Sorun kemerde değildi, kıyafet çok dardı. Neredeyse bir beden küçüktü. Bunun farkında olmasına rağmen istemsizce kemerini gevşetmeye çalışmıştı. Ne kadar saray kıyafetlerini giymek istemese de başına taç takmayı reddettikten sonra kıyafeti de reddedecek yüzü yoktu. Yıllardır bu anı bekleyen annesini kırmak istemiyordu. Zaten bir hafta boyunca yeterince tartışmışlardı.
Bıçaklandıktan beri bu saraya hapsolmuştu, Claire. Çok fazla hoşuna gitmeyecek durumla yüz yüze gelmişti. Saray hayatını bir türlü sevemiyordu. Özellikle son olaylardan sonra saraydakilerin bir kısmı ondan ölesiye nefret ederken her şey daha çekilmez geliyordu gözüne. Kraliçenin yirmi yıl boyunca kızıyla yapamadığı onca şeyi yapmaya çalışması ve bu konuda Claire'i zorlaması da cabasıydı, bir nevi can sıkıntısının tuzu biberi gibiydi. Saray kuralları, devlet yönetimi, kahvaltı, beş çayı, akşam yemeği, hepsinin kendine has sıkıcı ritüelleri... Claire derin, sıkıntılı bir nefes verdi. Gerçek ailesiyle tanışmanın onu daha farklı etkileyeceğini, aralarında daha romantik anlar yaşanacağını, özlem gidereceklerini, hatta kaybettikleri yıllara ağlaşacaklarını düşündürmüştü fakat tam tersi gerçekleşiyordu. Gerçek ailesiyle – gerçek ve paramparça olmuş ailesiyle – anlaşmak ölüm gibiydi. Hayatındaki her şey yarım kalmıştı. Buraya ait değildi. Annesiyle babasını özlemişti. Alice'i özlemişti. Okula gitmeyi, zor ve sıkıcı sınavlara hazırlanmayı, hatta Breanna'yla didişmeyi bile özlemişti. Ne yazık ki saraydan dışarı adımını atamıyordu. Başına örülen çoraplardan bir türlü kurtulamadığı gerekçesiyle sarayda sıkışıp kalmıştı. Gerçek annesi neredeyse saray bahçesine çıkmasını bile yasaklıyordu ki Aiden, prensese eşlik edeceğine söz vermiş; görevinin prensesi korumak olduğuna dair süslü süslü konuşup kraliçeyi ikna etmişti. Claire, bu açıdan Aiden'a karşı minnet duyuyordu.
Claire, bunlara inat Eva'nın bir sonraki hamlesini tahmin etmek, hazırlanmak istiyordu ancak bir hafta önceki başarısızlıkları onu ümitsizliğe itiyordu ne yazık ki. Çevresiyle zihninin içinde tutuştuğu kavga yanıt vermiyordu bu yüzden. Yalnız kalmak, Eva ve olanlar hakkında aklını toplamasına yardımcı olacaktı, şanssızlık şu ki sevgili annesi her daim Claire'in adımlarını takip ettiği için Aiden'ı yanından uzaklaştırması imkânsızdı. Bunun yarattığı stresi ve sıkıntıyı tarif etmek güçtü. Her şey birleşip boğuyordu sanki Claire'i.
O gün saray için yas ve karmaşanın hâkim olduğu bir gündü. Abigail, kimsenin aklına hayaline gelmeyecek şeyi yapmış, cadılarla aynı safta yer almak istemişti. Bunun olacağını Kraliçe Isabella söylemişti. Abigail, annesinin yanına o günün sabah saatlerinde indiğinde ablasının kim olduğunu bildiğinden bahsetmiş, onu ailesini yıkmakla suçlamıştı. Claire'in hiçbir şeyi hak etmediğini haykırıp durmuştu annesinin yüzüne. Cadıları saraya kolaylıkla o sokmuştu. Tüm o çırpınmaları, cadılar tarafından yakalanmış masum kız tavırları bir oyundu. Abigail hakkında saray halkının düşünceleri bunlar göz önüne alınınca iyi görünmüyordu, elbette bunda Kraliçe Isabella'nın da etkisi vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Element: Gün Batımı (Kitap Oldu)
FantasíaElement Serisi, İlk Hikâye (Adı değişti.) Ahenk Serisi - Kristalize adıyla kitaplaştırıldı. Dünya üzerinde Tanrı'nın verdiğine inanıldığı bazı güçler ya da bazı insanlara göre lanetler vardı. Önceden dünyanın sadece dört elementten oluştuğu düşünüld...