18.Bölüm

139 10 0
                                    


Uzun bir süre boyunca ağlayıp aralarda uyuya kaldığım o süreçten birinde biri tarafından uyandırılmıştım çok fazla ağladığım için gözlerimi açmak benim için zor olmuştu. Gözlerimi açtığımda ise  karşımda ki kişinin saçlarında takılmıştı gözlerim oldukça uzundu ve gözleri gözükmüyordu bu yüzden. Sert yüz hatları ve dudağında ki yara iziyle oldukça ilgi çekici bir insan gibi duruyordu.

"Pardon ama burada uyumanız ne kadar doğru lütfen yerden kalkın eğer evinize gidemeyecek gibiyseniz birini aramalıyız."

Nazik konuşması ise onu daha çok çekici yapmıştı şimdiden gözümde gözlerini görmek için gözlerimi kıssamda görememiştim elini uzattığında elini çekinerek tutup kalktım. Kalkarken gereğinden fazla yakınlaştığımız için ondan bir kaç adım uzaklaştım başım dönüp yere düşecek gibi olduğumda bu sefer belimden tutmuştu. Göz göze ilk defa o an gelmiştik pek buralı gibi değildi. Süzmeyi kesip olduğumuz pozisyondan dolayı strese girdiğim için dudağımı ısırdım o sırada beni yeniden dikleştirmişti ama eli hala belimdeydi.

"Üzgünüm başım döndü biraz, sanırım burda biraz üşüttüm eve tek başıma gidebilirim uyandırdığınız için teşekkür ederim."

Beni tutmaya devam ederken

"Sizi böyle tek başına bırakacağımı düşünmeyin lütfen giderken başınıza bir şey gelirse buna en içten şekilde üzülürüm. Birini arayalım ya da ben sizi bırakayım gideceğiniz yere kadar?"

Dedikleri oldukça içtendi kim olduğunu bilmiyordum ama onu sevmiştim. Oldukça kibar konuşması ben konuşurken dikkatlice dinlemesi belki kalbimi de biraz hızlandırmıştı..

"Şey.. ben ormanda oturuyorum size rahatsızlık vermeyeyim zaten buradan gitmesi o kadar zor değil bana bir şey olmayacağına emin olabilirsin."

Başını hayır anlamında sallayıp belimi bırakıp kolumdan tutmuştu

"Sizi bırakacağım beni daha fazla zorlamayın bayım"

"Pekala, burdan gitmemiz gerek"

Onunla konuşurken istemsizce daha nazik olmuştum bunu farkedebiliyordum konuşma tarzımda belli bir değişiklik olmuştu. Ona söylediğim yönler dışında çoğunlukla susmuştuk evin önüne geldiğimizde duraksayıp.

"Adınızı söylemek sizin için de uygunsa beni onurlandırırsınız."

Utanarak gözlerimi kaçırıp

"Minseok, Kim Minseok peki sizi-"

Tam ona ismini soracakken annemin içerden seslenişi duyuldu

"Minseok kuzucuğum içeri gel Baekhyun arıyor!"

Yüksek bir sesle, seslendiği için ona adını soramamış sadece teşekkür edebilmiştim ve koşarak eve geçmiştim annemin sözünü böylesine dinliyor olmak beni garip yapmaz. Çünkü kendisi benim neredeyse efendim sayılıyor babamdan bile daha güçlü bir alfa ben baezing'im söylemiş miydim? Özel gücüm de Buz yapabiliyordum kar da yağdırabiliyordum ama bu konuda uzmanlaşmam için bir 46 sene daha gerekiyordu. Eve girdiğimde kapı peşimden hızla kapatılmıştı annem dibime kadar girerek

"Neden onunla geldin? Tanıyor musun? Baekhyun'ların evinden ağlayarak çıkmışsın bayılmadın değil mi?"

Ardı ardına gelen soruları yüzünden gözlerimi kırpıştırırken annemin ellerini kendimden uzaklaştırıp.

"Tek tek sor lütfen anne hiç bir şey anlayamıyorum başım çatlıyor zaten.."

"Pekala tek tek soruyorum. O kimdi tanıyor musun?"

WOLF ~ChenminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin