İ.Z (İntikam Zamanı) Part 2

236 33 11
                                    

"Selam diyerek arkadaşlarımın yanlarına oturup, ona baktım dikkatle. Nasıl da hiçbir şey olmamış gibi dimdik ayaktaydı. Ben de bebeğim de zerre umurunda değildik. Belki de beni hatırlamadığı gibi, yaptığı şerefsizliği de hatırlamıyordu. Ama umurumda dahi değildi, yaptıklarının bedelini ödeyecekti.

Siz tanışmıyordunuz değil mi? Bak bu Hare diye tanıştırdı arkadaşlardan biri bizi.

Memnun oldum faslından sonra iğrenerek de olsa sıktım elini.

Değişik bir adın var? Anlamı ne?

Hare, cennetteki hurilere denir dedim. Onun için ise cehennem zebanisi demekti o dakikadan sonra.

Güzelliğin adından geliyor yani. Gülümsedim. Piç kurusu. Içmediği zamanlarda da değişen bir şey yoktu, şerefsizliği içki ya da uyuşturucudan değildi demek ki diye düşündüm. Sonra bir kaç kez daha buluştuk. Arkadaşlarla ya da tek. İntikam alacağım günü bekledim hep. O günle ilgili sorular sordum. Ama hatırlamadı hiç birini."

Ben susunca "Sonra?" diye sordu doktor. Hâlâ onu öldürüp öldürmediğimi merak ediyordu. Lakin ben, her zaman doğruyu söylerdim.

"Sonra arkadaş olduk. Bir tuhaflık vardı onda. Fazla iyiydi. Fazla ilgili. Arkadaşların yanında farklı, baş başayken çok farklıydı. Çift kişilikli olduğuna yemin dahi edebilirdim."

"Intikamdan vaz mı geçtin?" Gülümsedim.

"Sen olsan vazgeçer miydin doktor?"

"Dinlerdim."

"Bahaneler.. İnsan oğlu binbir bahane bulur yaptığı her harekete. Belki de söyleyeceği ilk şey bir kız olarak orda ne işin var diye sormak olacaktı. Dinleseydim. Ordaysan eğer, sen de istiyorsun demek diyecekti belki. Erkeklere göre hep kadınlar suçlu değil mi?"

"Dinlemedin mi yani?"

"Dinlemem mi gerekir?"

"Belki."

"Dinliyorum o zaman." dediğimde şaşırmıştı. Yerinde kıpırdandı, ben sabit bakışlarla ona bakarken.

"Anlamadım?"

"Anlatayım." dedim, ayağa kalkıp dolaşmaya başlarken. "Dolaşmamda sakınca yok, değil mi?"

"Hayır. Yok."

"Peki." dedim ağır ağır adımlar atarken. "Dinlemedim onu." dedim. "Araştırdım onun yerine. Şerefsizin teki olduğunu öğrendim. Tüm okula uyuşturucu sattığını. Polislerin peşinde olduğunu. Korkak bir köpek gibi saklandığını." Her cümlem, daha kin doluydu bir öncekinden.

"Sonra." dediğimde, doktorun iki omzuna ellerimi koydum. "Aşık oldum ona." Şaşkınca bana baktığında "Ne?" diye sordum. "Kızlar pislik erkekleri sever. Duymadın mı hiç?"

"Şaşırdım sadece. Anlattın mı peki ona?"

"Anlattım." dedim kendimden emin bir biçimde.

"Ne dedi peki?"

"Anlıyorum."

"Ne?"

"Anlıyorum dedi. Tabi bu gerçek Emin'in söylediğiydi. Sahtesi şerefsiz demişti." dediğimde iki eline birden geçip onu sandalyesine sabitleyen kelepçelere baktı.

"Hare! Ne yapıyorsun?"

"Sakin ol doktor Murat. Aa. Dur. Şey mi demeliydim? Uyuşturucu taciri Emin Süha."

"Sen.. Sen. Nerden?"

"Başından beri biliyordum." dedim gülümseyerek. Sonra da çantamdaki iğneyi çıkartıp boynuna sapladım. "Ah. Merak etme, ölmeden, ay pardon, bir psikolog olarak depresyona girip de intihar etmeden önce, anlatacağım sana her şeyi."

"Ne yaptın bana?" diye sorduğunda sesi kısık çıkmıştı. Oldukça kuvvetli bir zehirdi çünkü.

"Şimdi. Devam edelim seansa." dedim, az önceki yerime oturup. Ellerimi birleştirip, ona doğru eğildim. "Ona aşık oldum dedim ya. O, sen olmadığını öğrendikten sonraydı. Sana benzeyen bir polisti o. Sana benzemek için ne kadar uğraşsa da, senin kadar şerefsiz olamadı işte. Sen olmadığını anladığım gün, anlattım ona her şeyi. Hatırlamıyorum dedim ya, bir süre sonra hatırladım yüzünü, hem de kendi yüzümden daha çok. Sonra hiç silinmedi beynimden o pislik suratın. Ama arkadaşların sen diye bir başkasını tanıştırmıștı benimle. DNA da tam tersini söyleyince anladım her şeyi. Sonra da senin yerine geçip, seni aramaya başlayan o polise anlattım. Sonra, yine aynı DNA'dan bulduk seni. Bebeğimin DNA'sından."

"Bebek.."

"Öldü dedim ya. Ne unutkansın?" dedim gülerek. "Sonra, sana her şeyi anlatmaya karar verdim. Özür dilerim, pişmanım desen, yemin ederim ki affederdim. Ama yapmadın. Sadece dinledin."

"Hare,ben.." dediğinde iyice uyuşmuş olmalıydı ki, çok az çıkıyordu sesi. Şu an, söyleyeceği hiçbir şey önemli de değildi zaten. Sussa da olurdu.

"Sen.. Sen şerefsizin önde gidenisin. Sen, pisliksin. Sen korkaksın." dedim sinirle. "Ve sen, böyle ölmeyi sonuna kadar hak ediyorsun."

Gözleri kapandığında kelepçeleri çıkarttım ve kapıdan çıktım aynı rahatlıkla. Arabaya bindigimde oldukça hafiflemiștim.

"Bitti mi?"

"Bitti." dedim gülerek.

"Bizimkiler ayarlar her şeyi, merak etme."

"Etmiyorum."

"Seni bulmalarına izin vermem."

"Biliyorum."

Arkada oturan bebeğim ağlayınca "Beni hiç sevmiyor." dedi, bir yandan da arabayı çalıştırırken. Hastaneden koşar adım çıkanlara baktım, ona cevap vermek yerine.

"Bu doktorlar çok dikkatsiz." dedim yanan hastaneye bakıp  gülerek.

"Öyle."


& Son &


Instagramda iki adet bana bir sen çekilişi ile geleceğim. Takibe başlayın ve bekleyin beni ❤️ hesap: didemoztepe

Kırmızı Çizmeli Kurttan Masallar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin