İçimi saran o huzursuzluk ve yıprantı yerini bir umuda bırakıyordu. İlk geldiğimde kimsenin haberi yoktu ne durumda olduğumdan ama şimdi Murat biliyordu. Beni burada bırakmayacağını biliyordum.
Araba konağın kapısında durdu. Ali dediklerime inanmamış gibi durmaya çalışırken kuşkusu gözüme çarpıyordu tabi ki.
"Geldin belana yine!"
Dedi Ali.
"Yanılıyorsun Ali, siz belanızı getirdiniz."
Kolumdan tutup indirdi. Korumalar kapıyı açınca o avluya girmiştim yine. Aralık ayının soğuğu fazlasıyla vurmuştu ama yine avluda yemek yiyorlardı.
"İşte Gülay buradaa."
Herkes bize bakıyordu. Hızla ayağa kalktılar. Üst katta ki terasa yani avluya baktım. Hilal abla yaşlı gözlerle bana bakıyordu hemen odasına gitmişti.
Herkes sofradan kalkıp yanıma gelmişti. Arkadan ise sakaldan yüzü gözükmeyen iri yapılı, şişman geniş omuzlu yaşlı bir adam geliyordu. Sanırım büyük amca buydu.
Güçlü duracaktım yine.
"Oo cehenneme bir zebani daha gelmiş."
Yanıma doğru hızla geldi ve suratıma bir tokat atmasıyla yere düştüm.
"Sen kimsin de benimle böyle konuşursun hadsiz."
Ali kolumu tutarak kaldırdı ve arkasına çekti.
"Amca hoşgeldin."
Elini öptü ve bana baktı.
"O hamile."
Sancı giren karnımı tuttum.
"Biliyorum ben merak etme. Metin herşeyi anlattı bana. Kardeşim bunun yüzünden kanun kaçağı yaşıyor."
Ali'yi itikledim ve adamın karşısına geçtim. İşaret parmağımla kapıyı gösterdim.
"Akoğulları şu kapıya iyi bakın. Ben buradan gizlice kaçtım, zorla girdim ama şimdi diyeceğimi o bit kadar olan aklınıza sokun. Ben bu sefer bu kapıdan dimdik, yürüyerek çıkacağım özgürlüğüme. Bu savaşı siz başlattınız bende karşılık vereceğim."
Dedim ve Halimeye baktım. Tam ağzımı açacağım sırada karşımda ki adam parmağıyla kafama vurdu.
"Sende bunu aklına sok benim adım Fırat Akoğlu. Alacağım intikamı alır, düşmanımı ettiklerine bin pişman ederim."
İçimi çektim.
"Düşman mı kaldı be! Benim babam öldü babaaam."
Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.
"İyi ki de öldürdüm."
Gelen sesle üst katta ki avluya baktık. Metindi bu.
"Sokağın başından izledim sizi. Ali iyi ki anneni rehin aldı ve baban o sokağa girdi. Ateş edip öldürdüm ve geri döndüm evime, yurduma."
Ali atıldı.
"Dede sen kaçak değil misin?" Metin merdivenlerden inmeye başladı.
"Maalesef hâla kaçağım ama bi kaçağı aradıkları yere bir daha bakmazlar sanırım değil mi?"
Diyerek yanıma geldi.
"Sana bu yaptıklarını çok pis ödetirdim ama şu karnında ki bebeğe dua et sen."
Sinirle o yüzüne tokat attım, tokatın sesi avluda yankılanırken herkes şaşkınlığını dışarıya vurdu.
"Yuuh Metin ağama tokat attı." Dedi Dilan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Hüzün
AdventureSevdanın ellerinden bir avuç hüzün içerken o kışın sert geçeceğini bilmiyordu Gülay. Bir daha göremeyeceğini bilseydi asla kırmazdı sevdiğini, önlerinde ki kışı mavi hayalleriyle süslerken kara karlarla geçeceğini bilmiyordu Murat. Dedesinin kararı...