Hepimiz kapıya çıkmıştık ve kapının önünde bir mavi bere görmüştük. Dilan Vahite baktı.
"Oğluuum"
"Her yere bakın, duyurun fazla uzaklaşmış olamaz."
Fıratın emri ile herkes koşuşmaya başladı. Çetin annesinin yanına diz çöktü.
"Anne bak kendine gel, güçlü ol ki Güneyi bulalım. Senin edeceğin dualar ile bulacağız kardeşimi. Sakinleş ve dua et."
Dedi ve yanımda duran Ali'ye yaklaştı.
"Ali abi ne yapacağız yardım et bana? Çocukken herşeyden koruduğun, her kötü ânımda yanımda olduğun gibi dur arkamda."
Ali sırtını sıvazladı.
"Tamam merak etme Güney'e birşey olmadan bulacağız." Dedi ve bana baktı.
"Sen içeri geç Gülay!"
Bu durumda bile bana emir veriyordu.
"Sözde Güneyi düşünüyor, işi gücü şeytanlık." Diyerek içeri girdim. Herkes kapının önünde olduğu için avlu bomboştu. Bir anda saçlarımda Ali'nin elini hissettim. Köklerine kadar acıtıyordu.
"Bana laf yetiştirmemen gerektiğini öğrenmedin sanırım."
Merdivenlere doğru sürükledi.
"Ben gelene kadar odada kalacaksın."
Acı gözlerimden yaş döktü, gözlerimi açamıyordum.
"Bıraaak."
Odanın kapısını açtı ve hızla ittirdi. Kapıyı kapatıp çıkmıştı. Ağlayarak kanepeye oturmuştum. Başım yerimden çıkacakmışcasına ağrırken saçlarım acıyordu. Tuttum ve hafifçe çektiğimde elime saç tellerim gelmişti.
"Sana bu saçları ödetmeyenin ağzına sıçsınlar Ali."
Dedim dişlerimin arasından ve Güney için dua etmeye başladım. O masum bir çocuktu, her çocuk masumdur. İnşallah bulunurdu tez vakitte.
Bir anda odanın kapısı hızla açıldı ve Nurgül belirdi.
"Gülay abla biz Güneyi aramaya gidiyoruz sende gelsene."
Başımı salladım.
"Kaçırıldı mı kayıp mı belli değil nasıl bulacağız Nurgül."
Nurgül içini çekti.
"Belki kayıp."
Dedi kararlı bir sesle.
"Belki kaçırıldı." Dedim ve kalktım.
"Ama şansımızı deneyelim." Montumu giydiğim gibi Nurgülle beraber çıktım. Dilan kapıda ayılıp bayılırken Sibel de bizimle geldi.
İskelenin karşısında ki parka kadar sessizce gitmiştik.
"Bu soğukta da kimse yok ortalıkta." Dedi Sibel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Avuç Hüzün
AdventureSevdanın ellerinden bir avuç hüzün içerken o kışın sert geçeceğini bilmiyordu Gülay. Bir daha göremeyeceğini bilseydi asla kırmazdı sevdiğini, önlerinde ki kışı mavi hayalleriyle süslerken kara karlarla geçeceğini bilmiyordu Murat. Dedesinin kararı...