Bölüm 2

24.4K 1.8K 5.4K
                                    

The Police | Every Breath You Take (1983)

      Sabah uyandığında ilk iş yandaki komodine uzandı ve eliyle yoklayarak gözlüğünü aradı. Bulamayınca da gözlerini açmak zorunda kaldı. Yarı kapalı gözleriyle komodine baktığında gözlüğü göremeyince kafası karışık bir şekilde yastığının yanlarını yokladı bu sefer. Esneyerek doğruldu ve etrafına bakarken yerdeki haritayı fark etti. Hala çalışır durumdaydı. Gece uyuyakalmış olmalıydı. Derin bir iç çektikten sonra gelen esnemeyle ağzı kocaman açılırken gözlerini ovalamak istedi. Keşke istemeseydi. Çünkü kayıp gözlüğü yamuk da olsa yerindeydi. Gözlüğü çıkarıp üstündeki tişörte gelişigüzel temizledi. O sırada odanın kapısı açıldı ve Ron kafasını uzattı.

      "Uyanmışsın, güzel. Hadi kahvaltıya."

      "Siz önden gidin," dedi uykulu bir şekilde. "Ben yetişirim size."

      Ron kapıyı kapatınca ayaklarını yataktan sarkıtıp yere bastı ve eğilip haritayı aldı. Oturmaya devam ederken Draco'yu aramaya başladı. Yatakhanede yoktu. Büyük Salon'da da değildi. Daha fazla incelemeden önce haritayı yatağa bırakıp ayağa kalktı. Kahvaltıyı kaçırmak istemiyordu ve önce hazırlanacak, sonra aramaya devam edecekti.

      Planladığı gibi hızlıca hazırlandıktan sonra elindeki haritanın her köşesini parça parça kontrol ederek Büyük Salon'a doğru yola koyuldu. Gryffindor masasına ulaştığında Ron'un yanına oturup haritayı tabağın yanına koydu.

      "Günaydın," dedi arkadaşlarına bakarak. Sonra tabağına kızarmış bir ekmek alıp üzerine yumurta ekledi.

      "Günaydın." Hermione önündeki kitabın sayfalarını çevirmeyi bırakıp Harry'ye döndü. "Kahvaltıdan sonra kütüphaneye gidiyoruz, hazırsınızdır umarım."

      "Hemen mi?" dedi Ron. "Bugün tatil günümüz, en azından tadını çıkarsaydık."

      "Sınavlar geliyor, sizi hazırlamam lazım. Hala Seherbaz olmak istemiyor musunuz?"

      "İstiyoruz ama kahvaltıdan sonra Quidditch oynayacaktık, değil mi Harry?"

      Harry haritayı incelemeye devam ederken bir anda, "Hermione haklı," deyiverdi. "Bence de artık çalışmamızın zamanı geldi."

      "Ne?!"

      "İşte!" dedi Hermione. "En azından biriniz mantıklı düşünebiliyor şu an."

      Harry kütüphanede gördüğü 'Draco Malfoy' yazısına son kez baktıktan sonra parşömeni katlayıp cüppesinin cebine koydu. "Elbette, tabii." Hermione'ye bakıp gülümsedi. "Hadi bir an önce gidelim."

      "Dostum daha yemedik bile!" Ron şok içine Harry'ye bakarken, Harry çoktan ayaklanmıştı. "Merlin, bunu önce hastane kanadına mı götürsek?" diyerek Hermione'ye döndü.

      "Her ne kadar beni de endişelendirse de bu fırsatı kaçırmaya niyetim yok, Ron. Hadi."

      "Kitaplarımız yok," diyerek yerinden kalktı Ron. Hala çıkış yolu arıyordu. Hermione ise kendi kitabından bakabileceklerini, onlara notlar almaları için fazladan bolca parşömeni olduğunu söyleyerek hayallerini yıkmıştı. Harry zaten önden önden gidiyordu.

      Kütüphaneye girdiklerinde Harry hemen etrafa bakmaya başlamıştı. Bir yandan tahmini adımlarla Hermione'yi takip etmeye çalışıyordu. Sonunda Draco'yu en köşedeki masalardan birinde otururken gördü ve-

      "Ah!" Önüne bakmadığı için belini masanın köşesine çarptığında acıyla inledi.

      "Şşşt!" Hermione uyararak onu kolundan yakaladı ve bir masaya yönlendirdi.

Secret of Malfoy | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin