Bölüm 17

20.8K 1.6K 3K
                                    

Ed Sheeran
Thinking Out Loud (2014)

      Draco'nun dudaklarından dökülen iki kelime, huzur olup Harry'nin kalbine doldu. Paramparça olmuş ruhunun; kendi karanlığında kaybolduğunu fark bile etmediği parçası, aydınlığı buldu. Çok uzun zamandır hayattan beklentisi olmayan Harry, işte o anda düşündü ki; derinlerde saklı olsa da tutunabileceği bir yanı vardı hala. Harry'nin bu yanı kanatlanıp, Draco'yla özgür kalmaya hazırdı.

      "Draco," diye fısıldarken gözlerini araladı. "Bana bak, gözlerime bak."

      Draco gülümseyerek araladı gözlerini. "Kaybolmak için güzel bir an, değil mi?" diye sorarken gerçekten gözlerinin yeşilliğinde kaybolduğunu hissediyordu.

      Harry onun yüzündeki ifadeye, sesine, bakışına karşı direnemedi ve bir kez daha buluşturdu dudaklarını. Upuzun bir öpücüğün ardından ayrıldığında sıcak nefesini dudaklarına doğru bıraktı. "Ben-"

      "Draco!"

      "Harry! Şükürler olsun, iyisiniz!"

      "Merlin! Dakikalardır sizi arıyoruz!"

      "Biz korkudan ölürken siz barışmakla meşguldünüz herhalde."

      Harry ve Draco, koşarak kendilerine doğru gelen arkadaşlarına birkaç saniye baktılar. Sonra birbirlerine döndüler ve dayanamayarak gülmeye başladılar. Yaşadıkları geceyi, çektikleri acıyı ve içinde bulundukları durumu düşününce keyifleri haddinden fazla yerindeydi. Sonunda kavuşmuş olmanın, Draco'nun yapabildiği ve Harry'nin yapamadığı itirafın etkisiydi elbette. Arkadaşları delirdiklerini düşünürken, onlar sadece salak salak gülüyorlardı.

      Blaise, "Delirmiş bunlar," dediğinde diğerleri kafa hareketleriyle katıldı ona.

      "Çocuklar gerçekten... Nasılsınız?" diye sordu Hermione.

      Draco sırıtarak, "Ben her zaman mükemmelim," diye cevap verdi. "Ama aynısını yanımdaki aptal için söyleyemeyeceğim."

      "Egonu ormanda kaybedersin diye umutlanmıştım," diye cevaplarken Harry gayet neşeliydi.

      Pansy dayanamayıp, "Bölmek istemiyorum ama bir an önce gidebilir miyiz?" diye araya girdi. "İkiniz de bok gibi görünüyorsunuz ve fazla neşeniz beni korkutuyor."

      Gerçekten çok kötü görünüyorlardı. Harry'nin kıyafetleri paramparçaydı. Sırtında ve bacağında yoğun bir acı vardı. Yüzü yara bere içindeydi, kafasında da düşerken aldığı darbeden kalan bir yara vardı. Draco çok daha kötüydü. İksirin ve dönüşümün zorluğu yetmezmiş gibi karnında kurt adam pençelerinin sebep olduğu bir yara vardı. Kanamıyor olsa bile acısı kesinlikle küçümsenemezdi. Harry gibi hem yüzünde, hem vücudunun bir sürü noktasında yaraları vardı. Onlar ise ağacın dibine oturmuş, az önce öpüştükleri için gülüşüyorlardı.

      "Parkinson haklı," dedi Hermione. "Gidelim."

      "Gidelim gitmesine ama yürüyebileceğimden emin değilim," dedi Harry. "Kalkabileceğimden bile emin değilim." Bunları söylerken sırıtıyor olmasaydı daha normal görünürdü belki.

      "Ben yardım edeyim," dedi Draco.

      Ron, "Ah tabii," dedi ciddi bir şekilde. "Sen çok iyisin çünkü."

      "Çok konuşma, Weasley."

      "Üstünde benim kıyafetlerim olduğunu bilmek istersin belki, Malfoy."

Secret of Malfoy | DrarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin