9.Bölüm

225 17 0
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Seni asla bırakmam diyen birisine güvendim ben. Gözlerinin içine bakabildiğim birisini sevdim. Hayatımın en güzel anılarını yaşadım onunla. İlk kez inandım. Birinin beni sevdiğini sandım ilk kez. Ama her şeyin yalan olduğunu acı da olsa öğrendim. Rüya sandım başta, gerçek olamayacak kadar güzeldi çünkü. Yalanmış işte her şey. Hiç olmamış gibi yapmak zorundayım. Yaşanmamış gibi davranmak zorundayım. Hayatıma hiç girmemiş farzetmeliyim ki acı çekmeyeyim.. Asla ama asla birisine güvenmemeliymişim. Çünkü insanlar çok kolay yalan söyleyebilirmiş. Sevginin yalanı olmaz sanıyordum, oluyormuş meğer..

Köşkün de, diğer her şey gibi elimden alındığını öğrendiğim ve apar topar kapı dışarı edilişimin üzerinden aylar geçmişti. Benim de kaderim böyle yazılmıştı.. Karnım burnumda, bir başıma kalmıştım ortada. Monoton giden hayatım bir anda çok zor bir hal almıştı. İsyan etmek istiyordum, bağırıp çağırmak istiyordum. Ama hiçbir işe yaramayacağını biliyordum.. Bu süreç boyunca bir şeyi de çok iyi öğrenmiştim. Özlemekten ölünmüyormuş, sevmekten bıkılmıyormuş. Unutabilmek adına duygularımdan da geçmişimden de kaçmak istedim. Kaçıp saklanmaktı belki her şeyin çözümü. Görmeyi en çok istemediğim isimlerden biri buldu izimi; o'ndan bana kalan son şeyi almak için..


"Evlendiniz demek.. Sadece birkaç ay uzaklaşmak istedim ve sen arkamdan iş çevirdin, öyle mi? Çok mu sevdin? Çok mu eğlendiniz beraber? Hiç mi düşünmedin ya beni? Ben çocukluk arkadaşıma nasıl ihanet ederim diye hiç mi sızlamadı vicdanın!"

"Oya.. Beni de kandırdı, tıpkı senin gibi. Bana da yalanlar söyledi. Sevdiğini sandım."

"Beni seviyordu çünkü! Sen girdin aramıza, her şeyi mahvettin gerizekalı! Hayatta neyi başardın ki sen zaten?! Elini attığın her şeyi yüzüne gözüne bulaştırmaktan başka ne işe yaradın! Tiksiniyorum senden!" o üstüme doğru yürüdükçe ben geri çekiliyordum.

"Sakin ol Oya, yalvarırım.."

"Karnındaki.. Arslan'ın mı? Cevap ver bana!"

"Üzgünüm.. Sana yaşattıklarım için çok özür dilerim. Ama ne olursa olsun Arslan'a aşık olduğum için pişman olamam Oya."

"Peki.. Ben sana öyle bir ders vereceğim ki, ömrünün sonuna kadar pişman olacaksın. Unutamayacaksın.."

"Ben zaten her gün ölüyorum."

"Bu daha hiçbir şey." 


Boğazıma sarıldığında oracıkta ölmeyi, her şeyin bir anda bitmesini, acılarımın son bulmasını dilemiştim. Ama benim yaşayacak daha güzel günlerim vardı. Ne kadar aptaldım ki, hâlâ bir umut vardı içimde. O ana kadar içimdeki umudu hiç kaybetmemiştim.. Sonra Oya, dediğini yaparak bana gerçekten hiç unutamayacağım, her hatırladığımda öfkemi tekrar tekrar anımsayacağım bir şey yaptı. Merdivenden aşağıya yuvarlanırken düşündüğüm tek şey, hayata yeniden tutunmamı sağlayacak bebeğimdi.. 

FEVERAN | ZeyKerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin