Belki yolun sonundaydık, acıların dineceği yerdeydik. Belki de biraz sonra her şey bitecekti. Ama içimde anlam veremediğim bir huzur vardı. O silahı göğsüme dayamış da olsa, gözlerine baktığım her an huzur doluyordu içime. Onun yanında olduğum her an istemsizce bir mutluluk kaplıyordu her bir yanımı. Eğer şimdi öleceksem tam da bu şekilde, onun yanında ölmek isterdim. Onun gözlerine bakıp uzun yıllardır söyleyemediğim bir şeyi, daha önce hiç olmadığı kadar içten bir şekilde söyleyebilirdim. 'Seni seviyorum' demenin tam zamanıydı son nefesi vermeden..
Silah sesinin ardından sımsıkı kapattığım gözlerimi açtığımda Sevda'nın yere savruluşunu görmek, beni paramparça etmişti. Şaşkınlıkla kafamı yan tarafa çevirdiğimde yüzündeki korku ve pişmanlık dolu ifadesiyle beraber elindeki silahı yere atan Oya'yı gördüm. Sanki ağır çekimde yaşıyorduk her şeyi. Elim kolum kalkmıyordu, donup kalmıştım olduğum yerde. Geçen her bir saniye benden çok şey alıp götürüyordu.
"S-Se-Sev..Sev.. Sevda.."
"Bırak.." diyerek zar zor da olsa ayağa kalktı. Sol omzu ile göğsünün arası kanlar içinde kalmıştı ve hiç iyi görünmüyordu. "Çekil.. Sakın dokunma bana, çekil!" diyerek kendini geri çekti. "Gelme peşimden, sakın."
"Sevda.. Sevda gitme." kafamı ellerimin arasına alıp ne yapacağımı düşündüğüm sırada bakışlarımı Oya'ya çevirdim. "Ne yaptın sen? Hı? Ne yaptın sen!" diyerek üzerine doğru yürüdüm. "Gerizekalı!"
"Be-be-ben.. ben.. is.. isteyerek yapmadım. Seni vuracak sandım. Çok korktum Arslan."
"Hiç mi tanımadın Sevda'yı?! Aptalsın sen! Defol.. Defol git! Sakın gözükme gözüme! Eğer.. Eğer ona.. bir şey olursa.. Eğer ölürse..."
**
~Sevda~
Bedenimi delip geçen kurşun değil de, o kurşunun çocukluk arkadaşımın elinden çıkması daha çok yakmıştı canımı. Büyük bir boşluğa düşmüştüm birden. Bilincim kapanmaya yakın nereye gitsem, ne yapsam sığamazdım dünyaya. Ruhum dalıp taşıyordu bedenimden. Büyük bir savaş veriyordum kendimle. Son bir şey.. Son bir isteğim vardı. Duvarlara tutuna tutuna yürürken öyle büyük güç sarf ediyordum ki, terden sırılsıklam olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVERAN | ZeyKer
RandomBir Eylül akşamı yeniden açıldı yarım kalan, acı, intikam, hırsla dolu o soğuk defter. Ve o akşam anladım ki, ne ben, ne de o yeni bir hikaye yazabilmişti kendine. İkimiz de geçmişte takılıp kalmıştık, hapsolmuştuk bir umut arayan virane hayatlara...