**
Merhabalar :)
Aşk dolu yeni bir ZeyKer hikayesi Derin'in ilk bölümü yayımda.
Aşağıdaki linkten veya profilimden ulaşabilirsiniz.
Keyifli okumalar..
**
Bazen insanın canı öyle çok yanıyordu ki, zaman bile acıları iyileştirmeye yetmiyordu. Ama insan önce kendi istemeliydi iyileşmeyi. En can yakıcı durum, en yakınında olmak istediğin bir insana herkesten çok uzak olmaktı. Kolay değildi. Yaşanılanları bir çırpıda unutmak ne kadar mümkün olabilirdi ki? Yaralı bir kuş gibi oradan oraya çarpıyordum kendimi. Çırpınıyordum. Kimse duymuyordu sesimi. Duyulmadıkça öfkeleniyordum. Öfkem en çok da kendime zarar veriyordu. Böylesi bir yalnızlık beni sararken kendimi kurtaramamanın acizliğiyle acınacak durumdaydım.
Kendi başıma yiyecek bir şeyler hazırlamaya çalışırken bile çok zorlanıyordum. Ama bu can yakıcı yalnızlığı kendim tercih etmiştim, ağlayıp sızlanmaya hakkım yoktu. Domates bile doğrayamayınca sinirlenip çıktım mutfaktan. Üstümü değiştirdikten hemen sonra dışarıya çıktım ve okula gittim. Ders başladığında sorduğum sorulara hiçbir öğrencinin cevap vermediğini ve hatta beni dinlemediklerini fark ettim. Tam o sırada çocukların anne ve babaları, kapıyı bile çalmadan içeriye girdiler.
"Neler oluyor? Nereye götürüyorsunuz çocukları? Bir dakika.. Bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. Bu yaptığınız çok büyük saygısızlık!"
"Senin gibi bir öğretmen istemiyoruz bu kasabada. Gerekirse çocuklarımızı okula bile göndermeyiz." dedi velilerden biri.
"Gerekçeniz nedir?"
"Yangını senin çıkardığını biliyoruz artık." kısa bir sürede sınıfta sadece Çınar ve ben kalmıştık. Birbirimize bakakaldığımız sırada içeriye Arslan girdi. Onu gördüğüm anda biraz olsun rahatlamıştım.
"Toplanıp buraya geldiklerini gördüm. Ama yetişemedim sanırım. Ne oldu? İyi misin?"
"İyiyim.." pek inanmış gibi görünmeyen bakışları üzerine: "Sadece yoruldum biraz."
"Çınar, hadi öğretmenine kantinden bir su alıp getir. Gel.. Gel otur şöyle." diyerek sandalyeye oturmama yardımcı oldu ve göz hizama doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVERAN | ZeyKer
RandomBir Eylül akşamı yeniden açıldı yarım kalan, acı, intikam, hırsla dolu o soğuk defter. Ve o akşam anladım ki, ne ben, ne de o yeni bir hikaye yazabilmişti kendine. İkimiz de geçmişte takılıp kalmıştık, hapsolmuştuk bir umut arayan virane hayatlara...