Kağıt ✨

47 6 7
                                    

Eve vardığımızda yine ve yine o sıkıcı adam karşıladı bizi. Sanki hiçbirşey olmamış gibiydi. Gücüm yetse şimdiden üstüne atlamıştım. Neyse, gülen suratı ile selam verdi.

"Oo kimler teşrif etmişşş. Hoşgeldiniiiz. Buyrun, buyruun."

Ayy dayanılmaz bir adamdı gerçekten. Anneme odama çıkacağımı söyledim ve odama yöneldim. Koridorda düşüncelerim yüzünden yere yığılacaktım. Çok az kalmıştı, çok az. Odamın kapısına geldiğimde bir kağıt gördüm. Yerdeydi. Elime aldım ve okumaya başladım.

"Güzel kızım,
Sen güçlüsün, şanslısın ve bir okyanus kadar sonsuzsun. Her zaman arkandayım. Her ne kadar göremesende, duyamasanda, hissedemesen de. Sana geride sadece bu mektubu bıraktığım için özür dilerim. Ama katlanamıyorum bunlara kızım. İnan ki olmuyor.
-Seni herşeyden çok seven baban..."

Bir dakika?! Ne? Yatağıma oturdum, bir daha okudum, bir daha ve bir daha. Neydi bu şimdi? Eşek şakasıysa hiç gülmedim.

Ellerim titriyordu ! İlk defa nefes alamadığımı hissettim. Kalbim yerinden çıkıcakmış gibi atarken deli cesaretiyle aşağıya indim. O kadar sinirliydim ki...sinirim, baştaki şok duygumun üzerine gidiyordu.

İlk önce nasıl girdiğimi bile hatırlamadığım mutfağa daldım, gözlerim onca görevlinin arasından yeliz ablaya kaydı. Elindeki havuçları küp küp kesiyordu. Sinirle , yüksek bir sesle bağırdım.

"HERKES...AMA HERKES, EN GEÇ BEŞ DAKİKAYA SALONDA OLSUN!"

Arkamdan kapıyı sertçe vurdurup çıkıcağım anda birinin sesini duydum.

"Ayyy buna da bir artislenmeler gelmiş. Turgut bey'in kızı ya, hemen bir havalar bir afralar. Parayla herşey alınır yaptırılırda, kalp alınamaz işte. İnsanın içi temiz olucak, içi."

Sonra başka bir ses daha...

"Kız sussana duyucak. Deme öyle şeyler, ayıp."

"Banane duyarsa duysun. Gerçeklerle yüzleşsin şımarık..."

Daha fazla bunları dinlemek istemiyordum. Benim kimseden bir beklentim yoktu, hiç bir zamanda olmadı. Babam bile olamamış o adamdan, hiç birşey, bir çöp dahi olsa istememiştim. Dolabımda ihtiyacıma yeticek kadar kıyafet var. Ne kadar kolay değil mi? İnsanları dışından yargılamak?

Oysaki dışından yargılamanında farkı vardı. Eğer güzel bakıyorsan, güzel görürsün ama kötü bakıyorsan, zaten kötü görürsün.
Sinirle salonda beklediğim an tek tek bütün görevliler girmeye başladı. Aşçılar...şöförler...korumlar...güvenlikçiler...

"SIRAYA DİZİLİN!" diye emrettim. Normalde böyle birisi değilim ama o kadar sinirlenmiştim ki gözüm hiçbirşeyi görmüyordu. Aralardaki fısıldaşmalar ve anlam veremeyen gözlerle bakan bir insan topluluğu dediğimi yaparken, ateş fışkıran gözlerimle onlara bakıyordum.

"BU KAĞIDI BANA KİM YAZDI!? BU NASIL BİR ŞAKA!? BU NE CÜRRET!?"

Aradaki fisıldaşmalar bitmiş artık herkes şok içinde yere attığım kağıda bakıyordu. Konuşmaya devam ettim, kendimi durduramayarak...

"BUNU KİM YAPTIYSA BULUCAM! BEN BULMADAN O KİŞİ İTİRAF ETSİN BENCE, ÇÜNKÜ BEN BULUNCA HERŞEY DAHA KÖTÜ OLUR!"

Hiç kimseden ses çıkmayınca, salonun ortasında duran masayı yere devirdim. Üzerindeki kırılan vazolara aldırış etmeden, salondaki diğer eşyalarıda teker teker kırmaya,dökmeye, atmaya başladım. Ama olmuyordu işte, sinirim geçmiyordu..geçmiyordu.

Yere yığılmış kalmıştım artık. Yıllarca babam sandığım adamın bana, anneme neden hep işkence çektirdiğini düşünürdüm. Ve aslında onun benim babam olmadığını ve gerçek babamın intihar ettiğini sonrasında ise uyduruk bir kağıt alıp babamdan gösterilmesi. Bunu her kim yaptıysa gerçekten çok vicdansızca! Artık dayanamıyordum, omuzlarım çökmüştü, ayaklarım hareket edemiyordu, hislerimi sormayın çünkü darmadumanlar...

Denizin Ateş'i✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin