Bal Dudaklar✨

7 3 0
                                    

~Enez'in ağzından~

Sinir bozukluğuyla kalkıp polislerin yanına gittim. Kelepçesiz hapiseneye kapattılar ve elimde ne varsa aldılar. Sabaha kadar burda oturup düşünmek için zamanım olacaktı. Kafamı sert banka koyup bacaklarımı da uzattım. Gözlerimi kapattım ve düşündüm. Bundan sonraki yaşamım nasıl olacaktı? Kapanan gözlerime uyku çöktüğünde kendimi çoktan uykunun kollarına bırakmıştım. Bir ses kalkmam gerektiğini söylüyordu. Hadi ama daha yeni uyudum! 5 dakika dahaa!!

"5 dakika daha!"

"Çıkıyosun burdan. Özgürsün. Kalmak istersen sen bilirsin."

Soğuk polis sesiyle gözlerimi açtım ve hapiste olduğumu hatırladım. Gözlerimi devirerek nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordum. Madem çıkıyordum anlamasam da olur. Ayaklarımı yere vurup kalktım sert banktan. Karakolun dış kapısına vardığımda polislerden aldığım canım telefonum çalıyordu.

~Deniz'in Ağzından~

"Hadi ama memur bey. Hiç mi bişey yapamazsınız? Açıkça herşey ortada!"

"Hallederim hanımefendi. Suçsuz bir adamı hapse atmalarına göz yumamam."

Teşekkür edip ayrıldık karakoldan. Ama gitmeyecektik. Bekleyecektik. Karakolun dış kapısına vardığımızda üşüdüğümü hissettim. Omuzlarımda ağırlık hissettiğim sırada Ateş'e baktım. Ceketini bana vermişti. Arabaya doğru ilerlerken önüme geçip kapımı açtı. Ne de olsa bu akşam bu arabadaydık. O da kapısını açıp oturacağı sırada ben çoktan yerleşmiştim.

"Evet deniz kızı?"

Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirmek istiyordu. Burnunu burnuma dayadı gözlerimin içine baktı. Şuan o kadar yakınız ki. Burnunu burnumdan çekip üst dudağımı dudağına değdirdim ve bastırdım. Karşılık verdi ve derinden bir öpücük kondurdu dudağıma. Geri çekildiğinde yaramaz gülüşünü suratına yerleştirmişti.

"Seni çok seviyorum."

"Ben de seni ç-"

Konuşamadan dudağımda aynı baskıyı hissettim. Karşılık verdim. Geri çekildiğimde bana yavru köpek bakışı atıyordu. Hadi ama! Buna dayanamıyorum!

"Ne diyodun deniz kızı?"

"Ben de seni çok seviyorum."

Kafamı arabanın sert koltuğuna dayadım ve uyumaya çalıştım. Ateş dürtükleyince kızgın bi bakış attım. Öldürücekmiş gibi bir bakış. İki dakikacık uyuycaz şurda! Di mi?!

"Hoop! Sakin ol deniz kızı. Şey diycektim. Beraber uyuyalım."

"Beraberiz ya!"

"Ya hayır yani kucağımda uyu."

Göz devirdim. Ciddi ciddi kucağında uyumamı istiyordu. Eh nabayım yani. 49 kilo kızım bende. Sabaha sağlam bacakla çıkar mı bilmiyorum artık. Çıkamazsa da kendi istedi. Bacağımı vitesin üstünden geçirip bacağının üstüne koydum ve diğerine de öyle yaptım. Şuan tam olarak Ateş'in kucağındaydım.

"Kafanı omzuma yaslayabilirsin."

"Başka yere yaslayamam zaten."

"Keşke hep böyle kalsak. Yanıbaşımda kalsan. Gidiyorsun ya nabıyorsun, nasılsın diye deliye dönüyorum."

"Annenim yanında güvendeyim aşkım. Hadi uyu artık. Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum aşkım."

Gizliden yürüttüğümüz bir aşkımız vardı. Aylar önce farketmiştim. Ben ona aşıktım. Deliler gibi.
Bundan 3 yıl önce bir mafya tarafından üsulsuzca öldürülmüştü babam. Mafya işlerine karışma diyen anneme "sen ne bilirsin be!" diye çıkışmıştı. Annem beni de alıp başka eve çıktı. Okuyordum tabii okulum vardı o zamanlar. Bıraktım, annemin yanında işe girdim ve çalıştım. Çalıştım, çabaladım. Mutlu bir hayat sürelim istedim annemle. Öyle de oldu. O adam iyi ki hayatımızdan çıkmış. Burdan anneme sesleniyorum. Seni seviyorum anne.

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Hemen karşımdaki ateşe baktığımda o uyumuyordu. Uyumuyor ve beni izliyordu! Ya hadi ama! Çok çirkin uyuyorum ben!

"Günaydın güzelim. Melek gibi uyuyorsun"

"Günaydın aşkım."

Mesafeyi sıfıra indirdi önce. Aklından ne geçiyor Ateş Poyrazoğlu?! Burnunu burnuma sürttü, elini yanağıma koydu. Gözlerime baktı derin derin. Elini yanağımdan çekip belime koydu. Ben de elimi yanağına koydum ve dudağına baskı yaptım. Eli belimden aşağıya inerken rahatsız olmuyordum. Niye hiç bilmiyorum?! En sonunda kalçamda elini bırakıp daha sert baskı yaptı dudağıma. Kalçamda gezinen eli pantolonumun fermuarını yavaşça aşağıya indirdi. Aynı zamanda dişlerini dudağıma bastırıyor, kendince iz bırakmak istiyordu. Zevk alıyor sanırım ha? Dili ağzımı keşfe çıkarken elimi elinin üstüne koydum. Göğüslerime çıkarttım ve eli hiç rahatsız olmadan, dudaklarını dudağımdan çekmeden göğüslerimi sıktı. Ufak bir inledim, bu kadar sert sık diye bırakmadım sana! Üstümdeki gömleğin düğmelerini açıyordu. Sutyenim açıkta kalırken dudağını dudağımdan  çekti. Göğüslerime ufak bir bakış atıp sol göğsümü öptü. Ve kaldığı yerden devam etti dudağımı öpmeye. Çapkın Ateş geri döndü sanırım ha? Aniden geri çekildim. Rahatsız olmuyordum, zevk alıyordum ve size ne yalan söyleyeyim, dün akşam biraz içtim. Sanırım o yüzdendi bu rahatsız olmama konusu. Amirin odasından çıktıktan sonra cafe-bar'a gidip biraz içtik. Sabaha kadar kafa yapmazdı sanırım. Bilmiyorum.

"Acıktım ben."

"Ben de acıktım. Bacaklarım uyuşmuş."

"Ben dedim sana hahaha."

Üstümü başımı toplarken Ateş'in yaramaz bakışları göğüslerime kaydı. Hayırr, yeter bu kadar Ateş Poyrazoğlu! Kapıyı açıp zorla da olsa çıktım. Uyuşan bacakları yüzünden haraket edemeyen Ateş'e baktıkça kahkaha atıyordum. Her kahkahamda da ödül olarak ölümcül bakış alıyordum. Hadi ama! Şuan sizde görseniz sizde gülersiniz.

"Kalk hadi."

"Ya dur dokunma ah."

5 dakika daha kahkaha attıktan sonra sonunda çıkabildi arabadan. Kendi istemişti! Benim suçum yook. Pastaneyi işaret ederek oraya yürümeye başladım. Ateş ise arkamdan bir kaplumbağa hızında geliyordu.

"2 açma 2 çay lütfen."

Sipariş verip pastane sandalyelerinden birine oturdum. Bayağı başım ağrıyodu. Yanımda ağrı kesici de yok olunca ağrıyı çekmek zorunda kalıyorsun tabii. Yemek yeme faslı bittikten sonra karakola gittik. Sandalyelerden birine oturduğumda saate baktım. 09.32.

"Birazdan çıkar."

Bize gülümseyerek bakan amire döndüm. Gülümsedim ve telefonuma bakmaya başladım. Yarım saat daha bekledikten sonra çok tanıdık bir yüz karakolun dış kapısına ilerliyordu. Ateş bana bakıp elimdeki telefonu aldı.

"Süprizi bozma Deniz kızı."

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•~

🍷Seni çok seviyorum
Deniz'im❤️

Denizin Ateş'i✨Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin