6.bölüm

13.7K 902 233
                                    

Ateş'den...

Arda'nın beni arayıp Zeliha ve Seda'nın şubeye getirildigini haber vermesiyle adeta burnumdan soludum. Halbuki ondan kurtulduğumu düşünerek kendimi rahatlatmış ve bu pek mümkün olmasada gevşemek adına kendimi bir kulübe atmıştım. Hiçbir şeyden zevk alamazken başka zaman olsa ilgimi çekecek kör topal bütün hatunların yüzüne dahi bakmadan masama geleni gerisin geri postaladım. Tek derdim zihnimi istila eden keşmekeşlikten uzaklaşmaktı. Zeliha... aklımın her köşesini yeterince doldururken onun düşüncesine bile ihanet etmeyi aklımdan geçiremiyordum. Her ne şartlar altında evlenmiş olursak olalım, ondan resmi olarak boşanmadan yanlış olan her şeyden önemle kaçınacaktım, aksi bana yakışmazdı. Hele de bir an olsun gözlerimin önünden silinmeyen masum siması varken...bunu yapamazdım. Bardaktaki son yudumu da başıma dikip hesabı ödedim ve hızla klüpten çıktım. Yoldan geçen bir taksiye el edip bindiğimde şubenin yolunu çoktan tutmuştum bile. Bir yanım, "O umrunda olmamalı" derken diğer yanım, "O senin karın!" diyordu. Üzerinde hakkım olmayan karımın birde siciline işleyecek bir suç kaydı olmasını istemezdim. Ne olursa olsun o bana emanet sayılırdı. Üstelik bu şehirde tek başına yaşıdığını ve yardım isteyeceği bir babası olmadığını bilirken onu sahipsiz bırakmazdım. Şubeye vardığımda koridorun başında bir kaç polis arkadaşlarla birlikte ayakta dikilen Arda'yı gördüm. Yanlarına doğru yürüdüm. O sıra tam önlerinde oturan bir adam olduğunu fark ettim. Elinde bir buz torbası başına tutuyordu. İyi de Zeliha neredeydi?

Yaklaşıp, Arda'nın omzunu dürttüm."O nerede?"

Hızla bana döndü. Tedirgindi ve gözlerini bir şey sakladığını belli edercesine kırpıştırıp duruyordu. Eğer Arda'yı biraz olsun tanıyorsam kesinlikle bir şeyler saklıyordu. Ne zaman böyle değişik hareketlere girip telaşlansa altından mutlaka bir şey çıkardı.

"Şey, devrem... şeyde."

"Nerde oğlum?"

"Şey, Mehmet amirin yanında."

"Peki sen neden buradasın? Sana onun yanından ayrılma demiştim!"diye hırladım. O sıra, orada oturmuş, elindeki buz torbasını başına tutarak bana dik dik bakan, adam dikkatimi çekti. Arda'ya başımla onu işaret ettim. "Bu ne iş?"

"Şey, devrem bu adam şey... eee.. yani...eee..."diye gevelerken, öfkelendiğimi fark etmiş olacak ki en nihayetinde koca bir nefesi dışarı salıp, sonunda öttü. "Zeliha'nın, darp ettiği adam."

"Ne dedin sen?!"

"Şey.. devrem..."diye tekrar uzatmaya kalktığında onu tutup hızla kendime çektim. "Kârı gibi geveleme lan. Çıkar ağzındaki şu baklayı!"

"Tamam sakin ol devrem, anlatıyorum işte. Bu adam Zeliha'nın evini basmış. Zeliha da, Seda ve bir komşusuyla bu adamı darp etmiş. İfadesinde uzun zamandır Zeliha'yı sevdiğini söyledi. Onu mahallede bir adamla gördüğünü ve hazmedemediği için evine konuşmaya gittiğini söylüyor."

Arda'nın sözleriyle nevrim hızla dönerken öfkem bir ejderhanın ateşinden daha tehlikeliydi. Şimdi siktim yolunu piç kurusu! Zeliha'yı kimle gördüğüne takılmadan, Arda'yı bırakıp adama döndüm. O da öfkeyle ayağa kalmış bana meydan okuyan gözlerle bakıyordu.

"O adam sendin! Seni onunla gördüm!"demez mi?

Bir an için rahatladı fakat, ona karşı olan öfkem alev almıştı.

Ebene rahmet ulan!

Sinirle kahkaha attım. O anda nasıl görünüyordum bilmiyorum ama adam bir an yutkunmak zorunda kalmıştı.

"Ta kendisi!"

Vakit kaybetmeden adamın üstüne doğru uçtum. Yüzüne ardı ardına savurduğum yumrukların arasında acıyla haykırmasını umursayacak değildim. Bende kayışlar o noktadan sonra tamamen kopmuştu. Akolünde verdiği müthiş cesaretle sonunu düşünmeden ölümcül vuruşlar sergiliyordum. Karşımda iki büklüm olup geriye doğru sendeleyen adamın uzaklaşmasına izin vermeden yakalarından tuttum ve onu hiddetle duvara savurdum.

Davetsiz Teklif (Karadeniz Serisi ATEŞ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin