"Demek umrunda değilim öyle mi?"diye fısıldadı. "Peki, öyle olsun." Hırçın bir tavırla gözyaşlarını sildi ve hızla arabanın kapısını açıp dışarı fırladı.
"Zeliha buraya gel!"
Ardından seslensem de beni umursamayıp arabanın ters istikametine doğru yürümeye başlamıştı.
"Devrem bu saatte kızın tek başına gitmesine izin mi vereceksin?"
Arda'nın sorusu üzerine sinirim bovunu aştı ve adeta patlayıp etrafa saçıldı.
"Kes sesini! İçimden bir ses senin ortalığı bulandırdığını söylüyor, zaten. Yanılmıyorum degil mi?"
"Devrem valla kötü niyetle söylemedim ya. Bilirsin beni şakayla karışık unut sen o sergiyi dedim. Ateş bu hocaya fena taktı, bu hoca açmaz o sergiyi sana dedim sonuç.."
"Ağzıma sıçtın Arda!"deyip yakalarına yapışmıştım ki Arda güçlükle konuşmaya başladı.
"Devrem sen benim sonra icabıma bakarsın, yenge hanım gidiyor."
"Siktir!"
Onu iterek bıraktım ve Zeliha'nın peşinden koşmaya başladım. İnsafsızın kızı resmen rüzgar gibi gidiyordu. Köşeyi dönüp görüş açımdan çıktığında ona söylediğim sözler yüzünden şimdiden pişman olmuştum. Zeliha haklıydı. Bu sabah boşanmamaktan bahsederken saatler sonra umrumda değilsin demek benim kitabım da adamlığa sığmazdı. Büyük eşşeklik etmiştim. Hangi söz beni haklı çıkarabilirdi ki? Bu ona yaptığım kaçıncı salaklıktı sayamamıştım bile. Hızıma ivme kazandırarak köşeyi döndüm ve onu az ilerde caddenin karşısında bir otobüs durağında oturmuş halde buldum. Hemen karşıdan karşıya geçip yanına doğru yürümeye başlamıştım ki hıçkırık seslerini duyumsamam olduğum yere çakılmama sebep olmuştu. Bu kız ağlamamalıydı. Hele de onu ağlatan kişi ben asla olmamalıydım. Ama malesef o şuan da benim yüzümden gözyaşı döküyordu. Yıkmış, dağıtmış bir kere daha paramparça etmiştim her şeyi. Ellerimi saçlarıma atıp hırsla karıştırdım. Ne yapıyordum ben? Onu kaybetmekten deli gibi korkarken nasıl bu denli aptallaşabiliyordum. Ne oluyordu bana? Ne yapmak istiyordum? Amacım neydi hiçbir halt bilmiyordum bu noktada. Bildiğim tek bir şey vardı, yine batırmıştım. Hemde Zeliha haklıyken yapmıştım bunu. Ona zaman vermeden hayatının tam orta yerine kurulmuş ve istediğim gibi at koşturur hale gelmiştim. Daha fazla oyalanmadan yanına doğru adımladım. Her adımımda içli hıçkırıkları yüreğimi dağlıyordu.
"Zeliha.."
"Git Ateş"dedi acı çeker gibi. "Lütfen git!"
"Gidemem.." yüzümü okşayıp onu ikna edecek bir söz aradım ama bulamadım. "Gidemiyorum Zeliha."
"Ama gitmelisin!"diye isyan ederek ayağa kalktı. "Daha bu sabah bana benden boşanmayacağını söylerken şimdi umrunda olmadığımı söylüyorsun. Ben biliyordum zaten kararını değiştireceğini ama..." ne diyeceğini bilemeyerek ellerini havaya salladı. "ben sana güvenmek istemiştim."
Bu öyle ağır bir kelimeydi ki... o bana güvenmek istemişti fakat ben yine mahvetmiştim. Ona uzanıp elini tuttum. Geri çekmek için mücadele verse de ona gözlerimle ve yüreğimle konuşmaya başlamıştım.
"Saçmalıyorum Zeliha, farkında olmadan öfkeyle kendim olmaktan çıkıyorum. Bugün seni defalarca aradım ama ulaşamadım. Kafayı yedim kızım ben. O herifle aynı ortamda olman canımı sıkarken sana ulaşamamak beni çıldırttı. Bir de bana öyle söyleyince..."
"Haksız mıydım peki? Hayatıma öyle çöktün ki bana fırsat tanımadan senin kurduğun düzene alışmaya çalışıyorum. Hayallerimin peşinden gitmek istiyorum ama sen yoluma taş koyuyorsun..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davetsiz Teklif (Karadeniz Serisi ATEŞ)
RomanceHerşey; iki gencin olmaması gereken bir yerde olmalarıyla başladı... Ani ve beklenmedik an da edilen davetsiz bir teklif, her iki hayatı birden nasıl tümden degiştirebilirdi? Belki de onların ki ilk görüşte aşktı. Peki, mecburiyetler dâhilinde bu çi...