Göz ucuyla Sinan hocaya baktım, yüzünde donuk bir ifadeyle başını sallayıp aralık kapıdan içeri girdi. Dün adama Ateş ile gerçek olmayan evliliğimizden bahsetmiştim. Peki şimdi ne diyecektim? Her şey o kadar birbirine girmişti ki kendimi yalancının tekiymiş gibi hissediyordum. Hiç şüphesiz bunların en büyük sebebi Ateş'ti. Kırgınlıkla baktım yeşil gözlerine. O ise kızgın görünüyordu."Bunu bilerek yapıyorsun değil mi?"diye mırıldandım.
Aksi bakışları beni delip geçerken dişlerini sıkarak yüzüme doğru tehlikeli bir ifadeyle eğildi.
"Sana bir soru sordum..?"dedi hırlarcasına.
Sorusunu yeniden duymamazlıktan geldim.
"Tek amacın Sinan hocaya meydan okumak değil mi?"
Elini hırsla enseme attı ve gözlerime olağanca öfkesiyle bakarken bu defa gürledi.
"Lanet olsun, sana bir soru sordum!"
En sonunda patladım. "Sen kimsin ki ben seni öpeceğim ha?! Kimsin sen? Beni insanların gözünde nasıl yerin dibine soktuğunun farkında mısın ha? Bir diyorsun git ben lanet adamın tekiyim, bir diyorsun benimle yaşayacaksın, sonra diyorsun bana bir şans ver,??? Sen hangisisin Ateş? Kimsin sen? Biz ne yapıyoruz? Ne yaşıyoruz? Neden ben seninle aynı evde yaşıyorum? Ya yarın boşanalım dersen ben ne yapacağım? Amacın ne senin ha, amacın ne?!!"
Başımın arkasındaki eli kasılırken kendini ansızın geri çekti ve sanki kilometrelerce yol koşmuş gibi nefes nefese otutduğu koltuğa yığıldı. Öfkesi bedeninden taşarken sakin kalmak için savaş verdiğinin elbette farkındaydım. Çünkü beden ondan farksız değildim.
"Sen.."dedi yumruğunu direksiyona hırsla geçirirken. Bana asla bakmıyordu. Çenesi seyirirken dişlerini sıktığını çıkardığı gıcırtıdan anlayabiliyordum. "Sen boşanmak mı istiyorsun, ha? Amacın benden kurtulmak mı senin?" Hiddetle bana baktı. Gözleri karanlık bir vadinin ışıksız tek noktası gibi gölgenlemişti. Korkuyla irkildim. "Sorularıma cevap ver artık!"diye haykırdı sonunda.
Ama sorun sadece o öfkeli değildi. En büyük sorun bende dolmuştum artık. Kendimi toparlayıp ona korkusuzca diklendim. "Senden boşanacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun Ateş Karadeniz! Duydun mu beni? Senden asla boşanmayacağım!"
Tek kelimeyle,"İyi.."diyerek tersledi beni. "Çünkü bende senden asla boşanmayacağım Zeliha Karadeniz!"
Kendimi gülmemek için zor tutarken, "İyi"diye güçlükle söylendim. Biz nasıl bir tür manyaktık hiçbir fikrim yoktu. Kapı koluna uzanmıştım ki Ateş beni yeniden kendine çekti.
"Boşanmayacağın kocana bir öpücük vermeyecek misin, şimdi?"
Haylaz sırıtışı yüzünün tamamını kaplarken öyle tatlı görünüyordu ki. Birer inci gibi dizilmiş bembeyaz dişleri onu muhteşem gösteriyordu. Az önce neredeyse bana saldıracak kadar kabaran bu adam şuan tasasız bir berduşun kaybolmuşluğuna bürünmüştü. Bu değişim beni yoruyordu ve aynı zamanda güldürüyordu da. Saçma bir dengesizlikti. Onu öpme isteğimi güçlükle gerisin geri postalarken geri çekildim.
"Çok beklersin!"
Omzumu silkerek verdiğim cevaptan sonra homurdandı.
"Ula kadın dediğin kibar olur, mülayim olur, hanım olur, kocası isteyince öper ama sen? Nerdeee... benim ki dövüş horozu gibi her an saldırmaya hazır, maşallah."
Kıkırdayarak kapıyı açtım ve hızla dışarıya çıktım. Gitmeden hemen önce nazlı nazlı son sözümü söylemeden de edemedim.
"Benden olsa olsa tavuk olur kocacığım ama sen Denizli horozlarını hiç aratmıyorsun inan ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davetsiz Teklif (Karadeniz Serisi ATEŞ)
RomanceHerşey; iki gencin olmaması gereken bir yerde olmalarıyla başladı... Ani ve beklenmedik an da edilen davetsiz bir teklif, her iki hayatı birden nasıl tümden degiştirebilirdi? Belki de onların ki ilk görüşte aşktı. Peki, mecburiyetler dâhilinde bu çi...