Şaşkınlıkla kala kaldım. Hayır, Ateş şaka yapıyor olmalıydı. Ama kahretsin gözleri ciddi olduğunu vurgularcasına bana dik dik bakıyordu.
"Sen ciddisin?"
"Hiç olmadığım kadar hemde."
Dudaklarımı büzüp küskünce omzumu silktim ve geriye doğru bir adım atıp burun deliklerimden tüm hücrelerime yayılan o lanet olası kokusundan uzaklaştım. Hiçbir erkek onun gibi muhteşem kokmamalıydı. Bu bana yapılan bir haksızlıktı.
"Ne o benden boşanmayacak mısın yoksa?"Soruma karşı sessiz kaldı. Gözlerimi kısıp ayağımı hırsla yere vurdum. "Seninle gelmeyeceğim."
Benden bu cevabı beklemiyor olacak ki yeşil gözlerini büyüterek başını sol omzuna yatırdı.
"Ne demek seninle gelmeyeceğim, lan?"
Tehditkar çıkan sesinden her ne kadar korksamda geri adım atmadım.
"Benim kendi evim var şükür ve sana da ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum."
"Seni kendi haline bırakmayacağım!"
"Boşanmak için kolundan tutup avukata getirdiğin karını mı kendi haline bırakmayacaksın?"
Öfkeyle ellerini iki yana açarak sonunda bağırdı. "Lanet olsun, şunu ikide bir hatırlatıp durma!"
Boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım. "Her zaman hatırlatacağım. Ne unutacağım, nede unutturacağım Ateş Karadeniz."
"Uzatma işte, yürü gidiyoruz." Başımı iki yana sallarken Ateş hiddetle uzanıp kolumu tuttu. "Bana direnme!"
"Öyle mi yapıyorum? Hiç farkında değilim."
"Hemde her gözlerini gözlerime diktiğinde yapıyorsun."
İtiraz ettim. "Ben gözlerine bakmıyordum."
"Hıhı. Bakmıyorsun. Daha çok beni rötgenliyorsun."
"Rötgenlemek mi?"
Yüzünü buruşturdu. "Çok konuşuyorsun, güzelim."
Tam çemkirmek üzere kabardım ki Hasibe abla arkalardan bir yerden seslendi.
"Zeliş, adi aplam gidiyos."
Ateş beni peşinde sürükleyerek bizimkilerin yanına kadar götürdü. "Zeliha benimle geliyor."
"Ele şükür kârına sahip çıkmaya karar verdin a agam?"dedi Hasibe abla. Gözleri oyuncu bir ışıkla parlıyordu. Bu kadın bir şeyler karıştırıyordu ya hadi neyse. Zaten Ateş'i kıyı köşeye çekmiş olması da pek hayra alamet değildi. Sanırım imkansız olan planlarından birini benden habersiz yürürlüğe sokmuştu. Ateş onun sorusunu duymamazlıktan gelerek erkeklere döndü.
"Neyle gideceksiniz?"
Hüseyin abi komik bir ifadeyle dudaklarını sarkıttı. Başındaki beyaz sargı beziyle öyle komik görünüyordu ki.
"Valla agam biz tabanvay gelmişik. Bu Serdar agamın da arabası yoktu."
"Hiç sorma ya. Bugün benim yiğen istedi arabayı ona verdim."dedi Serdar üzgünce.
"Hadi o halde benimle gelin."
Ateş kolumu tutmaya devam ederken beni yeniden peşinden sürüklemeye başladı. Sesimi çıkarmadan adımlarına uyum sağladım. Geçen gün birlikte yemeğe gittiğimiz gri, sivil polis aracının önünde nihayet durabildiğimizde, Ateş arkasını dönüp diğerlerine baktı.
"Valla bende de bu var. Biraz sıkışacaksınız ama."
"Buldukta bunadık mı bea agam. Biz alışıkız zati. Adi, Asibe'm."diyen Hüseyin abi kapıyı açıp Hasibe ablanın binmesine yardım ederken Ateş de ön yolcu koltuğunun kapısını açarak beni tabiri caizse içeriye fırlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davetsiz Teklif (Karadeniz Serisi ATEŞ)
RomansaHerşey; iki gencin olmaması gereken bir yerde olmalarıyla başladı... Ani ve beklenmedik an da edilen davetsiz bir teklif, her iki hayatı birden nasıl tümden degiştirebilirdi? Belki de onların ki ilk görüşte aşktı. Peki, mecburiyetler dâhilinde bu çi...