Merdivenlerden sessiz olmaya özen göstererek indim ve mutfağa girdim. Tezgahın üstünden çaydanlığı aldım, su doldurup ocağın üstüne bıraktım. Ev sakinleri erken saatte kahvaltı yapıyordu. Hazırlığa şimdi başlarsam ancak yetiştirebilirdim. Mutfak dolaplarını biraz karıştırınca ekmek yapımı için gerekli bütün malzemeleri bulup masanın üstüne koydum ve ısınan suyu ocaktan alıp hamuru yoğurmaya başladım. Güzel bir kıvama gelince yağladığım tepsiye elimle yayıp şekil verdim. Ellerimi yıkayıp boşalan çaydanlığa tekrar su koydum. Ocağın üstüne bıraktım. Ardından tepsiyi de fırına verdim. Sıra kahvaltılıkları buz dolabından çıkarmaya gelmişti. O an da merdivenden tıkırtılar gelmeye başladı ve o sesler giderek mutfağa yaklaştığını fark ettiriyordu. Umursamayıp dolaba uzandım. O sıra, "Günaydın güzel gelinim."diyen Fırtına baba ile göz göze geldim. Işıl ışıl yemyeşil gözleri, babacan tavrıyla bana bakıyordu. Gülümsedim.
"Günaydın babacığım."
"Kahvaltı mı hazırlıyorsun güzel kızım."
"Evet."
Cevabımın ardından mutfağa girdi ve masaya oturup yanındaki sandalyeyi çekti. Eliyle de oturmam için ona vurdu.
"Gel güzel kızım seninle baba kız biraz konuşalım."
Ricasını asla geri çeviremezdim. Üstelik buraya geldiğim ilk günden beri bana çok iyi davranmış ve asla evlatlarından ayırt etmemişti beni. Dolabı kapatıp hemen yanına oturdum.
"Konuşalım tabii."
Bana uzun uzun bakıp gülümsedi ve ellerini birbirine kenetleyerek, "Farkında mısın bilmiyorum ama sen bizim haylaz oğlanı yola getirdin.."diye başladı konuşmaya. Gülümseyerek başımı salladığımda Ateş'in hızlı bir şekilde değiştiğini kabul etmiştim. Sözlerine, "Her ikiniz adına da çok mutluyum kızım. Oğlumun bir gün adam olacağını tahmin ediyordum fakat bu kadar erken olacağını hiç düşünmemiştim. Görüyorum ki Ateş sana aşık olmuş, sende ona. Bir baba olarak mutluluğunuzla ancak mutlu olabilirim."diye sürdürdü.
Ona, eminim mahçup bir ifadeyle baktım. Duygulanmıştım da. Bana karşı öyle anlayışlı ve sefkatliydi ki dolan gözlerime mümkün değil engel olamamıştım. Karadeniz ailesi sanki Ateş'in değil benim ailemdi. Beni sarıp sarmalamış, içlerine çabucak kabul etmişlerdi. Fırtına baba bana yalancı bir tavırla kaşlarını çatıp bir an da azarlamaya başladı.
"Sakın öyle bakma güzel kızım. Sen artık bizim başımızın tacısın. Bu ailenin bir parçasısın, benim kızımsın ve ben kızlarının üzülmesine dayanamayan bir babayım." Uzanıp elimi tuttu ve diğer eliyle de üstüne hafif hafif vurarak derin bir iç çekti. "Olur da birgün canın sıkılır, konuşmak istersin, ya da birine ihtiyacın olur ben buradayım kızım. Sen ne zaman istersen bilki baban hep yanında olacak."
Sözleri hem ruhumu hemde eksik kalan parçamı tamamlamıştı sanki. Duygu seline kapılmadan, ağlamaya başlamadan babama sıkıca sarıldım. Bana her kızım değişi öyle samimi ve içten geliyordu ki.
"Teşekkür ederim baba. Eğer olur da bir gün başım sıkışırsa ilk önce seni arayacağım."
Saçlarımı şefkatle okşayıp alnımı öptü. "Söz mü güzel kızım?"
"Söz baba."
O sıra kapı tarafından Deniz annenin sesi duyuldu.
"Pek tabii anneni de arayabilirsin yavrum. Başın sıkışır, dara düşersin unutma ki burada da bir annen var."
Gözyaşlarımı artık tutmam mümkün değildi. Ben ne yapmıştım da böyle güzel bir ailenin içine düşmüştüm acaba diye kendimi düşünmekten alıkoyamıyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlarken Deniz anne de diğer yanımdaki sandalyeyi çekmiş ve bana sıkıca sarılmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Davetsiz Teklif (Karadeniz Serisi ATEŞ)
RomanceHerşey; iki gencin olmaması gereken bir yerde olmalarıyla başladı... Ani ve beklenmedik an da edilen davetsiz bir teklif, her iki hayatı birden nasıl tümden degiştirebilirdi? Belki de onların ki ilk görüşte aşktı. Peki, mecburiyetler dâhilinde bu çi...