CECİLİA
Gözlerimi açtığımda Norman'a sarıldıgımı fark ettim. Ben ne ara buna sarılmış olabilirim ki. Katil barbar. Oda o an gözlerini açtı. Hemen kollarımı geri çektim. Gülümsedi.
"Günaydın"
Cevap vermedim. Odadan çıkacaktım William'ı görmem gerekiyordu.
"Nereye?"
"Yıkanmaya."
"Dikkatli ol. Yanına birisini al."
Cevap vermedim yine. Hizmetkarlardan biri banyoyu hazırladı. Üzerimdekileri çıkardım yıkanıyordum. O sıra Isabella geldi. Oda yıkanmaya gelmiş. Aman ne hoş.
"Kimler var burada?"
Cevap vermedim. Onunla uğraşacak durumda değildim. Sevdiğim adamı görecektim. Mutluydum bunu o bile bozamazdı.
"Bebeğini öldürme girişimlerin olumsuz sonuçlandı sanırım. Bence yıkanırken ayağım kaydı düştüm çok temiz ve mantıklı."
"Seninle uğraşamam Isabella"
"Bana rakip olamazsın Cecilia benim çocuğum prens olacak. Prenses ben olacağım."
"İyi ne halt olmak istersen onu ol."
Bu kız aptaldı cidden prenses olacağına inanıyordu. O barbar Norman onunla evlenir miydi hiç? Hizmetkar havluyu üzerime verdi. Kurulandıktan sonra üzerimi giyindim. Banyomu hazırlayan kadın yanıma yaklaştı
"O hadsizi prense şikayet edeceğim sen bana emanetsin bebeğe bir şey olursa. Başta beni..."
"Tamam gerisini getirme. Bebeğe dikkat ediyorum. Şimdi peşimde dolanma. Sevgili prensin sorarsada de ki bahçede hava alacakmış. Tek başına!"
"Tamam."
Kadın gidince hemen William'ın odasına gittim. Kapıyı açıp içeri girdiğim anda üzerini giyiniyordu. Tanrım gittiğimde çıplaktı. Altında sadece pantolonu vardı. Kaslı vücudu göz önündeydi. Onu ilkkez böyle gördüğüme yemin edebilirim. Kapıyı kitledim. Bana baktı gülümsedi.
"Cecilia."
Hemen ona doğru yürüdüm. Elimi boynuna götürdüm ve dudaklarına yapıştım. Kalçalarımdan tutup beni kendine bastırdı. Yüzüne, boynuna öpücükler konduruyordum. Susamış bir insan gibiydim sanki. Şuan dursun ve onunla hep böyle kalayım. Sonra biranda çekildim. Aklıma hücum eden o mektupta yazanların öfkesi ile tokat attım
"Ne oldu? Tanrım neden vurdun Cecilia?"
"Mektup yazdım ve karşılık olarak seni prenses Cecilia olarak seviyordum yazma bana dedin. Ne değişti geri gelmeye karar verdin?"
"Ne?"
"Prenses olmasam umurunda değilim öyle mi?"
"Seni anlamıyorum."
"Bana bir daha bana mektup yazma dedin William. Kalbimi paramparça ettin sen farkında mısın?"
"Ne saçmalıyorsun sen Cecilia?"
Ne demek ne saçmalıyorum. Her şey net şekilde ortadaydı. Bana yazdıkları.
"Sana yazdığım mektuptan ve verdiğin cevaptan
William'ın yüzü değişti. Sanki mektup kelimesini ilk kez duyuyormuş gibi.
"Cecilia senden mektup gelmedi. Bekledim ama gelmedi"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP SALTANAT
Ficción históricaPrenses olarak doğduğunuz bir hayatı bir köle olarak devam ettirebilir miydiniz?Bir ülkeye, imparatorluğa hükmederken hiçbir hükmü olmayan köleler olmak bu üç kız kardeşin kaderi miydi? Yoksa onların yeniden doğuşu mu olacaktı? Hayatlarını değiştirm...