Ben geldim canlar :))) İyi okumalar dilerim.
~~~
22. Bölüm
Sappho ne zamandır orada olduklarını bilmiyordu. Yaşadıkları anlardan sonra ikisindede kaleye geri dönecek güç kalmamıştı. Sappho içindeki değişik duygularla gökyüzünü izliyordu. Gri bulutlar ona huzur veriyordu adeta.
Eunan ise yanındaki kadının varlığı için şükrediyordu. Yara izi onun için önemsizdi. Saklanmasa belki daha önce bulabileceğini düşündü önce. Sonra aslında her şeyin onu şimdiye hazırladığını anladı. O zaman insanlara karşı cesur davransa belki o kendisine gelmeyecekti. Belki de hiçbir zaman onunla karşılaşmayacaktı. Her şeyin tam zamanında tam yerinde olduğuna karar verdi. Bu kararı onlar için başkaları vermişti ama bundan pişmanlık duyduğu söylenemezdi.
"Eunan bu..."
"Beklenmedikti."
"Hayır bu..."
"Çok hızlıydı."
"Bu..."
"Burada olmamalıydı."
Sappho ısrarla kendi sözünü bölen Eunan'ın kucağına attı kendisini. Bunu yapacağını hiç düşünmemişti. Ama şu anda onun kucağına yaslanmış dudaklarını büyük bir açlıkla öpüyordu. Eunan ilk önce bu istilaya şaşırdı. Ama kendisini aldığı zevke bıraktı. Sappho dudaklarını çekip Eunan'ın yanağına bıraktığında kendisini nefes nefese kalmıştı.
"İnanılmazdı."
Duyacağı olumsuz sözlere kendini hazırlayan Eunan onunda kendisi gibi düşündüğünü görünce rahatladı. Yağmur damlası yaralı gözünün yanına düştüğünde o anları yeniden yaşamayı planlıyordu oysaki. Sappho'yu kaldırıp kaleye doğru yola koyuldular. Yol boyunca yağan yağmur eşliğinde üstlerini düzeltmeye çalışıyorlardı. Onları böyle gören birinin olanlar konusunda hiçbir şüphesi kalmayacaktı. İkiside bir savaştan çıkmıştı adeta.
Yağmurdan dolayı sırılsıklam olan Sappho ve Eunan üzerlerine yapışan kıyafetleri düzeltmek için boşa çaba sarfettiklerini farkettiklerinde her şeyi oluruna bıraktılar.
Yok boyunca ellerini birbirlerinin üzerinden çekememişlerdi. Eunan isyan eden bir saç telini düzeltmeye çalışıyordu bazen. Bazende eli Sappho'nun ensesine gidiyor onu kendisine çekip ufak bir öpücük konduruyordu dudaklarına. Sappho ise onun kıyafetlerini düzeltmeye çalışıyordu. Ya da parmaklarını Eunan'ın saçlarında, ellerinde üzerinde gezdiriyordu.
Eunan bu durum karşısında adımlarını hızlandırmaya başladı. Kaleye gidip sıcak odalarına çıkmaları gerekiyordu. Yoksa yağmur altında olacaklara engel olamayacaktı.
Ormandan çıktıklarında Dougal'ı onları beklerken buldular. Kollarını birleştirmişti ve bir baba edasıyla sinirli bakıyordu. Eunan ve Sappho hata yapmış çocuklar gibi onun gözlerinin içine bakamıyorlardı.
"Şey biz..."
"Geziyorduk ve yağmura yakalandık."
Dougal Sappho'nun kıyafetlerine göz gezdirdiğinde Eunan onu arkasına doğru itti. Onu başka hiçbir erkeğin böyle görmesini istemiyordu. Sappho üzerine yapışmış elbiselerle hatları belli halde sadece kendisine görünebilirdi.
Tek kaşı kalkmış bir vaziyette kendilerine inanmadığını gösteren Dougal yanından geçip kaleye doğru yol aldılar. Eunan Sappho'yu önüne geçirmiş Dougal'ın yine görüş alanını kapatmıştı.
Kaleye giren ikiliyi gördüğünde yüzü hemen değişti Dougal'ın. Birbirlerine duydukları sevgi ve yaşadıkları şeyler yüzlerinden okunuyordu. Bu ana şahit olduktan sonra görevini tamamlamanın mutluluğuyla kaleye yürüdü. O da sıcak bir yatağı hak etmişti artık.
Eunan ve Sappho odaya girip kapıyı arkalarından kapattılar. Gülüşmeye başladıklarında ikiside birbirine bakmaya başladı. Eunan kapıya yaslanır vaziyette dururken Sappho şömineye yaklaşıp ellerini uzattı. Sıcaklığın tenine işlemesiyle bir hoşnutluk iniltisi kaçtı dudaklarının arasından.
Eunan bu manzaranın bu kadar heyecan verici olmasını beklemiyordu. Sappho'ya doğru yaklaştı ve saçlarını koklamak için başını eğdi. Sappho sırtını ona doğru yaslayıp anın tadını çıkarıyordu.
"Üşüme. Bunları çıkarmalıyız."
"Tamam."
Sırtındaki ipleri çözüp boynuyla omzu arasına öpücük kondurdu.
"Kollarını kaldır. "
"Tamam."
Eunan elbisenin kollarını da çıkardıktan sonra belinden aşağı doğru bıraktı elbiseyi.
"Ayaklarını kaldır."
"Tamam."
Sappho arkasına dönüp ellerini Eunan'ın omzuna koydu. Önce bir ayağını sonra ötekini kaldırıp Eunan'ın elbiseyi alıp şöminenin önüne atmasını izledi. Eunan ayağa kalkarken eliyle bacaklarından aynı yolu izledi. Dudaklarıyla bacaklarının üst kısmına ve göğsünün üstüne kondurduğu öpücükler Sappho'nun gözlerini yummasına neden olmuştu.
"Diğerlerini de çıkaracağım. Sen kıpırdamadan dur."
"Tamam."
Eunan önce ıslak kıyafetleri çekiştirmeye başladı. Ama önce çıkarttığı elbiseden daha çok uğraşacağa benziyordu. Etrafa bakındı ama onun yerine bıçağıyla ormanda zaten zarar verdiği kıyafetleri tamamen keserek çıkarttı.
Eunan karşısında çırılçıplak kalan karısına bakmaya doyamıyordu. Sappho ise utandığından elleriyle göğüslerini kapatıp ona arkasını döndü. Bu hareketinin daha da heyecan verici olduğunu bilmiyordu. Eunan onun yumuşak kalçalarına dokunup yavaşça karnına doğru ilerledi. Elleriyle onu kendine tutsak etmişti.
Sappho'nun çıplaklığını elbisesi üzerinden hissedemiyordu. Ve bu durum canını sıkınca o da soyunmaya başladı.
"Hasta olmam kötü olur değil mi? Bende çıkarayım üstümdekileri."
"Tamam."
Sappho daha fazla konuşacakmış gibi hissetmiyordu. Eunan'ın kendisine yaptığı gibi onu soymak isterdi ama şu anda ellerine söz geçirebileceğinden emin değildi. Titriyordu yavaşça. Bu titremenin temel nedeninin soğukluk olmadığının farkındaydı. Arkasından gelen sesler onun heyecanını arttırıyordu. Kalçalarının üzerine hissettiği eller Eunan'ın soyunup yanına döndüğünün göstergesiydi.
"Çok yumuşaksın..."
Eunan bir elini karnına diğerini boynuna doğru tenini okşayarak çıktığında Sappho nefes almaya korkar oldu.
"Böyle sarılırken ısınırız. "
"Evet soğuk."
Eunan Sappho'ya daha sıkı sarıldı. Boynunu öptüğünde ikiside yeniden bir ateşin içine düşmüştü. Sappho kalçasının üst tarafını zorlayan şişliğin farkındaydı. Sabah yaşadıklarından sonra onun ne olduğunu, ne işe yaradığını biliyordu. Ve içini kaplayan heyecana bıraktı kendisini.
"Burası da soğuk. Yatakta...sarılalım...daha sıcak."
"Tamam."
Eunan ve Sappho birbirlerinin gözlerinin içine bakarak yatağa doğru ilerlediler. Ve yeniden birbirlerinde kayboldular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜŞLER (TILSIM SERİSİ 3) (TAMAMLANDI)
General FictionSappho kendisine verilen görevleri yerine getirip evine dönmek istiyordu. Birden kendisini eski zamanda İskoçya da bulur. Artık o Eunan Wylie Hewcamden'in müstakbel karısı Aline McEaven'dır.