Merhabalar canlar bendeniz döndüm :) İş denemem vardı o sebeple hikayeye ara vermiştim ama pazartesi-perşembe rutinimize geri dönüyoruz sorun çıkmazsa. Pazartesinin bölümünü dayanamayıp şimdiden yayınlıyorum. Umarım beklediğinize değer. İyi okumalar.
~~~
Sappho peşinden gelen Eunan'ın farkında değilmiş gibi davranıyordu. Siniri tam anlamıyla geçmemişti. Ama bir şeyi anlamıştı. Eunan'ın kaçtığı kişi kendisi değildi. O herkesten kaçıyordu. Yaşadıklarını bilmiyordu ama yüzündeki yara kalbinin derinliklerindeki yaranın yanında hafif kalıyordu.
Sappho onu gördüğünde korkmadığını farketti. Daha kötü yaralar görmüştü insanlar içinde yaşarken. Eunan onun midesinin bulanmasını, ondan tiksinmesini beklemişti. Yüzünde bunu beklediğinden oluşan sert bir ifade vardı. Ama Sappho yaralarına bakarken böyle bir şey hissetmemişti. Sadece yarası yüzünde olmayan birini görmüştü.
Arkasından geldiğini bildiği Eunan'ı incelemek için sabırsızlanıyordu. Ama ona uzun uzun bakacak bir zaman bulamamıştı. Kavga sırasında sağlam olan gözünün rengini tam seçememişti. Ama kendisini boğulmaktan kurtarırken alev gibi parladığına emindi. Belki de kırmızıydı gözleri. Kendi kendine gülümsedi. Kırmızı gözlü birine hiç rastlamamıştı. Böyle bir göz rengi olmadığını biliyordu. Belki de içinde yanan ateşin kıvılcımlarıydı.
Uzun boyluydu. İri yapılı biriydi. İskoçya'da gördüğü her erkek gibi onunda yanında küçük kalıyordu. Saçları uzundu. Yüzüne taktığı maskeyi kapatmak için özellikle uzattığına emindi. Dougal'ın uzun saçını da hatırlayınca modanın böyle olduğunda karar kıldı.
Ağaçlık alanın sınırına geldiğinde arkasından gelen sesin kesildiğini anladı. Durup arkasını döndüğünde Eunan'ın bir ağacın kenarında durup ona baktığını gördü. Müstakbel kocasının cesarete ihtiyacı vardı. Ne yaşadıysa bu onun kuytularda yaşamasına sebep olmuştu. Bunun değişme zamanı gelmişti Sappho'ya göre. Kısa bir süredir buradaydı ama onun görevlerini almasının zamanının geldiğini anlamıştı. Her şeyi Dougal üstlenmişti ama klanının hayalet bir lidere değil Eunan'a ihtiyacı vardı.
"Anlaşılan gelmiyorsun."
"Korkacaklar."
"Kim?"
"İnsanlar. Beni böyle görünce korkacaklar. Hep korktular."
"Çoğu kişi seni görmemiş. Hayalet diye adın çıkmış hatta. Yani seni görmeden korktuklarını bilemezsin."
"İğrenecekler."
"Eunan Wylie Hewcamden koca kıçını kaldırıp buraya gel."
"Ben senin kocanım ve bağıra bağıra kıçımdan bahsediyorsun."
"Kocamsan kıçından bahsedebilecek tek kişi benim demektir. Konumuz kıçın değil. Konumuz sensin."
"Yani kıçım."
"Tamam kıçında bunun bir parçası."
"En iyi kısmım diyebilirim."
"Söz konusu kıçın olunca konuşmadan duramıyorsun. Ama seninle konuşmam için seni çamurlar içinde ormanda kovalamam gerekti."
"Ben..."
"Hayatın boyunca görevlerini başkasına devrederek yaşayamazsın. Bu yaşamak değil. İnsanların senin hakkında ne düşündüğü, ne düşüneceği önemli değil. Herkes her zaman bir şeyler düşünecek. Onların düşüncelerine göre yaşayamazsın. Bu senin hayatın. Klanına karşı görevlerin var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜŞLER (TILSIM SERİSİ 3) (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralSappho kendisine verilen görevleri yerine getirip evine dönmek istiyordu. Birden kendisini eski zamanda İskoçya da bulur. Artık o Eunan Wylie Hewcamden'in müstakbel karısı Aline McEaven'dır.