Merhabalar ben geldim canlar :) İyi okumalar dilerim.
~~~
Sappho huzursuzca kıpırdandı uzandığı yerde. Başının altındaki gergin kasları hissedebiliyordu. Eunan ağladığında ona sarılmakta bir an bile tereddüt etmemişti. Gözyaşları birbirine karıştığında bunun farkında bile değillerdi. İçlerindeki fırtına dinmeye başladığında Sappho sarıldığı Eunan ile yatağa uzanmıştı. Eunan onun kolları arasında yeniden küçük bir çocuğa dönmüştü.
Eunan'a arkadan sarılıp başını sırtıa dayamıştı. Uyanıklıkla uyku arasında onun dönüp kolunu başının altından geçirip onu omzuna yasladığını hatırlıyordu. Bu onun uykusunu geldiği yere geri göndermişti. Bu şekilde uyuyabileceğini sanmıyordu. Ama Eunan'a bu durumda kalkıp odasını gitmesini söyleyemeyeceğini biliyordu. Gözlerini kapatıp uyuyormuş gibi yapmak daha iyi olacaktı.
"Uyumadığını biliyorum Aline."
"Uyuduğumu söylemedim zaten."
"Merak ettiğim bir şey var. Az önce benim için yalan söyleyecek kadar önemsiyor musun beni?"
"Yalan mı? Ne yalanı?"
"Kardeşim vardı dedin. Mel. Senin yüzünden öldüğünü söyledin. "
"Evet vardı. Bu yalan değil ki."
"Aline, sen tek kardeşsin. Babanın gayrimeşru bir çocuğu olsa bilinirdi. Klanlar düşmanları hakkında tüm bilgileri almaya özen gösterirler. Yani beni rahatlatmakiçin yalan söylemene gerek yoktu."
"Ben yalan söylemem. Tamam söylerim ama gereken zamanalarda. Ve bu durum yalan söylememi gerektirecek bir durum değildi. Mel hakkında özellikle yalan söylemem."
Sappho onun kollarından kurtulup yataktan kalktı. Odunu biten şömine önüne gelip ateşi karıştırdı ve birkaç odun attı. Odunların cızırdayarak yanmaya başlamasını ilgiyle izliyordu. Tüm dikkatini Eunan'dan alıp bu basit işe vermeyi daha uygun bulmuştu.
Eunan yanına geldiğinde ona bir açıklama yapması gerektiğini biliyordu. Ona gerçekleri söylese inanır mıydı bilmiyordu. Ama Aline gibi davranamayacağının farkındaydı. Ona her şeyi söyleyip kurtulmalıydı.
"Aline..."
"Ben Aline değilim."
"Değil misin?"
"Değilim. Şimdi sana anlatacaklarım sana çok saçma gelebilir. Yalan gibi de. Ama lütfen dinle ve anlamaya çalış tamam mı?"
"Bu konuda elimden geleni yapacağım."
"Beni sonuna kadar dinle."
Sappho gözlerini kapatıp en başından yaşadığı her şeyi anlattı. Periyken yaptığı yanlışı, kardeşinin bu yüzden öldüğünü, peri diyarından kovuluşunu, görevlerini, Aline'in ölüşünü, onun yerine geçişini.
Anlatacakları bittiğinde Eunan'a bakma cesaretini gösterdi. Suratından bir şey anlaşılmıyordu. Sessizce şöminedeki ateşi izliyordu.
"Şimdi konuşabilirsin. Bütün anlatacaklarım bu kadardı."
"Ne diyeceğimden emin değilim."
"Çok basit ya beni deli sanacaksın. Ya kanıt isteyeceksin ya da tamamen inanacaksın."
"Deli olduğunu sanmıyorum. Tanıştığımızdan beri delice davranışların olduğunu yok sayamam ama bu kadar delirdiğini düşünmüyorum. Kanıt isterdim ama şu anda bana sunabileceğin bir kanıt var mı emin değilim. Tamamen inanabileceğimi de sanmıyorum. Zamana ihtiyacım var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLI DÜŞLER (TILSIM SERİSİ 3) (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralSappho kendisine verilen görevleri yerine getirip evine dönmek istiyordu. Birden kendisini eski zamanda İskoçya da bulur. Artık o Eunan Wylie Hewcamden'in müstakbel karısı Aline McEaven'dır.