Aşk duygusal metamorfoz

4 0 0
                                    

En son hangi kelimenin rûhunda varlığınızı sürdürme gayretine girdiyseniz o kelimenin coğrafyasında kaybolmaya da başlamışsınızdır.Aşk varolmanın pespayeliğine anlam katmanın morfin boyutunu oluşturup geliştiren yeni bir anlamsızlıktır.Varlığın kaybolmasını yitimini tecrübe ederken uçurumları sevmenin nesi mutluluk sağlayabilir.en büyük savaşlarını vehim dünyasında yaratmanın neresinde onursal bir çaba görülebilir.siz hiç aşık oldunuz mu ben bi defa oldum...bütün derin özgülüklerimi onun varlığının en kılıçsı boyutlarına teslim ederken celladı karşısında ölümle yüzleşemiyor olmayı hep sakladım kendi içimde....içim dediğime bakmayın aşk bir insanın genelde kendi içindeki bütünselliği tikel bir hazza peşkeş çekmesidir...hep böyleydi...Onun varlığının bende yarattığı inanılmaz hazzın oluşturduğu gücün aptalsı boyutuyla kendi gerçekliğimi yalan üzerine terapiye maruz bırakarak kendimi yok olmaya götürüyordum...yok olma yani aşkla kendinden uzaklaşma...kendinize geldiğimizde elimizde sadece acı olur..hüzün değil neden mi çünkü hüzün bir şeyin değerliliğin yitirilmiş olmasının farkedilmesi sonucudur.Acı birşeyden mahrum kalmanın...Yaşamanın anlamını ve erekselliğini aşkın cinsel şiddeti üzerinden anlar aşık olan.kendisini ve onu başkasıyla düşünmemek geleneksel ve teolojik olanın bir yansımasıdır o yüzden aptal olmak istiyorsanız aşık olun...çünkü aşk aptallaşmaktır kendimize geldiğimizde ne kadar da aptalmışım diyor olmamızın sebebi de budur.Aşkın ontik yapısında tek bir şey vardır kendinden uzaklaşarak var olmayı tercih etmek..kendinde olamayanın ihtiyaç duyduğu tek şey başkasının kendiliğinde olamadığı şeyi bulabilmektir.bulamadığını anladığında sıkılır yani aldatır...neyi bulamaz kendiliğine dair talip olduğu şeyi...kendilik başkasında olan birşey değildir ama.yaşamak aşkla bağdaşır çünkü ikiside aptalcadır...varolmak ise aptal sığ yüzeysel yapay ve kendilik değerinin dışında olana karşıt bir tavır sergilemektir...Aşk varolmanın karşıtıdır...O var olunana tabi olmaktır...İtaat ister aşk...iradenin en temel amacı olmaması gerekenin karşısında durarak olacak tüm herşeyi engellemek ve bu engelleme ile yaşamı sürdürmektir hatırlayın aşk engel tanımaz ama aşamaz da aşar sa aşk olmaz niye mi çünkü aşkı vareden engellerdir.Aşkın diyalektiği burda başlar olmayacak olanı isteyerek...kişi burda kahramanlaşır çünkü.Kahraman kimdir daima başkasına ihtiyacı olan tek başınalık kahramanlığı içermez kendiliği içerir.tek başınalığın onursal ve direniş boyutunda olanın aşık olmaya da aşka da aşığa da ihtiyacı o yoktur o sadece kendinde olanı kendine gelmiş olan la paylaşmak ister...Hoş geldin dediğimizde karşımızda biri olmalı...Kim hoşgeldin derken beklediği ile bellediği arasında ki ayrımı gözetebiliyor.aşık olduğumuzu mu görüyoruz alışık olduğumuzu mu yoksa aşk olmuş olanı...ben başkasında kendimi görüyorsam orda bi başkasından bahsedilemez...Aşk daima başkasıdır iki ruhun işkencesi burda başlar çünkü buluşan bedenlerdir ruhlar değil...

Dönüş...Kimseden Kendine.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin