41

4.6K 425 193
                                    

41

Güzel Bir Gün

Anlatmanı istemiştim. Kötü günlerini, dertlerini, kabuslarını... Çarpık bir fanteziye dönerken takıntılar, mavi bir kadifeyle kaplandı tüm duygular. Denizden gelmesini beklediğim dalganın karadan gelmesi alabora etti beni. Korkular sekiz şiddetinde yıkarken onları, karanlığa bulanmış bir el uzatmam ne fayda ederdi? Özellikle şiddetin sebebiyken? Ardımda bıraktığım fayda neler var, kimler öldü orada?

Katrana batmış mavi bir gül fazla yaşamaz. Haddim olmayan sırlar gizli kalır, eğer yoksam ben. Ölmek için güzel bir gün mü bugün? Sorun değil, kötüyse de ölümümle güzelleşir gün. Aldatıcı karanlık ışıklar söndüğünde gerçek güneş doğar.

-Dunkles Licht


"Önceki yazısı çok güzeldi. Bu çok tuhaf bir yazı olmuş," dedi Ali. "Sanki... intihar notu gibi."

Sinem ile birbirimize baktık. Bu yazıyı benim yazmadığımı ikimiz de biliyorduk. Yeterince sorunum yokmuş bir de taklitçim çıkmıştı. İyi de neden? Birinin beni taklit etmesi ne işine yarayacaktı ki?

Ali düşünürken birden bir şeyi fark etmiş gibi durdu, gözleri büyüdü. "Bir dakika! Ne demek gazetede yayımlamam için dolabıma bırakmış?"

Sinem ile yeniden birbirimize baktık.

Eyvah.

Her şey ortaya böyle mi çıkacaktı? Eh, öyle ya da böyle çıkacaktı, değil mi?

"Okul gazetesini sen mi çıkarıyorsun?" diye sordu Ali, işaret parmağını Sinem'e doğrultarak. Sonra bana döndü. "En başından beri biliyordun! Dunkles Licht için yardım istediğimde bana yardım etmedin, gazeteyi kimin çıkardığını söylemedin." Yine aniden durdu. İnanılmaz bir suçluluk duygusu yüzüne yerleşti. "Hasiktir! Ben de hiç uğraşmadım. Gazetenin künyesi... O Sinem, bu Sinem... Ve sen... Umut, seni tanıdığımdan beri Dunkles Licht ile ilgilenmeyi azalttım, belki de kestim. Şimdi kız ölmeyi düşünüyor ve bunda benim de suçum olabilir!"

"Ali, saçmalama, dur!" diye çıkıştım ama ne yapacağımı, ne diyeceğimi hiç bilmiyordum. "Kızın ölmek istediği falan yok!"

"Nasıl yok?!" diye bağırdı. "Sen ne biliyorsun ki?"

Gözlerimi kırpıştırarak baktım. Çok tuhaf bir andı. Ali, benim için benimle tartışıyordu. Her şeyi mahvediyordum. Yaklaşık on sekiz yıldır hayattaydım ve dokunduğum her şeyi gerçekten de katrana buluyordum.

Ali, sinirle başını sallayıp cebinden telefonunu çıkardı ve bizi orada yalnız bırakıp okula doğru giderken telefonunda bir şeyler tuşlamaya başladı.

Saniyeler sonra telefonuma bildirim geldi. Telefonumu çıkardım. Instagram'dan bir mesaj bildirimim vardı. Dunkles Licht dışında bir hesabım olmadığından bu hesap her zaman açıktı. Ekranı çevirip mesajı Sinem'e gösterdim.


aliinthedeadland: Işık, iyi misin? Az önce gazete editörüne bıraktığın yazıyı gördüm ve senin için çok endişelendim. Lütfen, sana destek olmama izin ver.

07.56


"Ben editör değilim, genel yayın yönetmeniyim!" dedi Sinem. "Künyeyi doğru okusaymış bari."

Sinem'e ters ters baktım. "Alt tarafı bir okul gazetesi ve okul da çok büyük değil." Elimle okulu gösterirken ilkokuldan bozma gibi görünen okulun bahçesinde rüzgârla birlikte otlar uçuşuyordu. Arkaya yalnızca kovboy filmi müzikleri lazımdı.

Umut Seansları | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin