5. Bölüm

38 3 0
                                    


Yine gün geceye kavuşmuştu. Akşam güneşi tepenin ardından son ışıklarını Dicle'ye düşürürken pencereden dışarıyı izliyordum. Şimdi evde olsaydım amcamın sazının tıngırtısı da bana eşlik ederdi. Dudaklarım özlemle kıvrıldı. Üstümde teyzemin ördüğü kazak içimde yakıcı bir hasret vardı. Daha bir gün olmasına rağmen ailemi özlemiştim. Çünkü bu dünya da beni seven iki kişi vardı. Onlar da tek ailemdi.

Manzara yerini karanlığa teslim ederken içimde bir yerler aydınlanmış gibi hissediyordum. Dışarıya saldığım karanlık bana biraz huzur getirmişti ve daha hayattan alacağım çok şey vardı.

Kapım tıklatılınca daldığım düşünceler yuvalarına kaçıştılar. Kaşlarımı çatıp kapıya baktım.

"Yenge, benim Ayşe..."

"Gel..." dedim arkamdaki koltuğa otururken.

Kapıyı yavaşça açıp Ayşe kafasını uzattı. "Gelebilir miyim?" dedi tatlı tatlı.

Rahatlaması için gülümseyip kafamı salladım. "Gel tabii."

Ayşe de gülümsememden cesaret alıp acele eder gibi içeri girdi. Yanıma kadar gelip koltuğa oturdu.

"Ben... İyi misin diye merak ettim."

Biraz daha gülümsedim. İçim sıcacık olmuştu. "İyiyim neden ki?"

Ayşe masumca bana bakıp boynunu büktü. "Bugün dediklerin doğru mu?"

Gülümsemem dudaklarımda dondu. Doğrular Ayşe'nin karşısında eğilip büküldüler. Daha bu yaştaki kıza ne anlatılırdı ki? Ben onun yaşındayken ağır şeyler yaşamış olsam da onun çocuk ruhunu karalara boğamazdım.

Ellerimi uzatıp örgüleriyle oynadım. "Sen bunları düşünme. Bunlar için daha küçüksün."

Ayşe kaşlarını çattı, alınmış gibiydi. "Ben küçük değilim. Mehmet de öyle söylüyor."

Benim de kaşlarım çatılsa da muzipçe gülümsedim. "Mehmet kim?"

Ayşe elini ağzına götürdü sanki ağzından önemli bir sır kaçırmış gibi. Kafasını salladı olumsuz biçimde. "Hiç kimse..."

Ben ise daha da gülümsedim. Onun çocuksu duyguları bana çok tatlı gelmişti ama bozuntuya vermeden konuştum.

"Hmm, ben yanlış duydum o zaman."

Ayşe kararsız gözlerle bana baksa da ısrar etmediğim için rahatlamıştı. Masumca ışıldayan kara gözleri aynı abisine benziyordu.

"Yarın burada büyük bir davet verilecek. Yakın akrabaların hepsi davet edildi. Herkes seni görmeye gelecek." Dedi Ayşe belki de konu değiştirmek için ama benim dikkatimi dağıtmayı başarmıştı.

"Kurbanlık hayvan mı görmeye geliyorlar." Diye homurdandım.

"Ve galiba... Annem seninle konuşmaya gelecek. Ben gelip sana söyleyeyim dedim."

Ayşe'ye dalgınca gülümseyip kafamı salladım minnetle. "Sağ ol canım."

Ayşe ayaklandı. Örgülü saçlarını iki yanından tutarak sallandı. "Önemli değil yenge. Ben gideyim annem gelmeden."

Kafamı salladım sessizce. Ayşe odadan çıkıp beni yalnızlıkla baş başa bırakınca aklımdan bir sürü senaryo geçti. Kaynanamla yapacağım konuşmayı yüz kere aklımda canlandırdım. Saatler geçmesine rağmen ne Yasmin Hanım geldi ne de aklımdaki senaryolar gerçekleşti. Sessizlik uzayıp gitti ama kapım hiç açılmadı.

RAPUNZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin