6. Bölüm

51 2 0
                                    


Kabusların peşimi bırakmadığı bir gece olmuştu. Uykuyla uyanıklık arasında sıkışıp kalmıştım. Ne uyumak istiyordum ne uyanmak. Zaten yaşadığım hayatın kabustan farkı yoktu.

İrkilerek uyandığımda hava daha yeni aymak üzereydi. Güneş daha doğmamıştı ama karanlık yavaş yavaş elin ayağını çekmeye başlamıştı. Gözlerimi bir süre duvardaki garip resme diktim. Resim eski çağlardan kalma bir saray resmiydi. Sarayın önünde beyaz elbiseli bir kız vardı ve gülümsüyordu. Altın rengindeki resmin odaya ihtişam katmak için asıldığını düşündüm.

Gözlerimi resimden çektiğimde Odanın sessizliği bütün düşüncelerime nüfus etti ve bütün gerçekler bir çığ gibi üstüme düştü. Yatakta bir süre hareketsiz kaldım. Üstümdeki ağırlığın hafiflemesini bekliyordum ama düşündükçe daha da altında eziliyordum.

Yorganı üstümden atıp doğruldum ve dün gece uyuyakaldığım koltuğa baktım. Anılar kısa sürede canlandı aklımda. Ali'nin camın önünde dikilip beni izlediğini hayal ettim. Oradan kaldırıp yatağa koyduğunu...

Kafamı sallayarak hayali yok etmeye çalıştım ama bir el düşüncelerime uzanıp beni durdurdu. Hayalimi avuçlayıp bir kenara itti ve aklımın kıyılarındaki düşünceler ortaya çıktı.

Ali beni uzun uzun izlemişti... Neden?

Bunun üzerinde çok durmamaya çalışsam da aklımda yer edinmişti bir kere. Uzun bir nefes verip ayaklandım ve pencereye kadar gittim. Perdeyi araladığımda avlu da bir koşuşturma başlamıştı bile. Davet için hazırlıklara erkenden başlanmıştı.

Omuzlarımdaki ağırlık hiç gitmeyecek gibiydi ve her şey üstüme üstüme geliyordu. Bir duş almaya karar verip bir iki kıyafet aldım ve üstümdeki dünden kalma beyaz elbiseyi çıkardım ve bornozuma uzanıp banyoya yöneldim. İşte o ara banyonun kapısı açıldı ve Ali sadece beline bağlı havluyla çıktı.

Ben irkilerek ağzımdan bir inilti çıkardım. Elimdeki bornozu üstüme kapatıp geri giderken bana şaşkınlıkla bakan Ali'ye bağırdım.

"Bakma... Sakın."

Ali benim sesimle şaşkınlığını atlatıp kafasını çevirdi. Bende bornozla üstümü kapatım yatağa oturdum.

"Sen ne yapıyorsun?" diye cırladım.

Ali bir eliyle hala ıslak olan saçlarını geri attı ve dolaba yöneldi.

"Uyuduğunu sanıyordum?"

Hala onu izlediğimi fark edince zaten kızaran yanaklarım alev aldı. Yüzümü elimdeki bornoza gömmemek için zor tuttum.

"Se.. Sen neden burda duş alıyorsun?"

Ali'den gülme sesi gibi bir şey geldi. "Benim odam olduğu için olabilir mi?" dedi alayla.

Bütün vücudum utançtan yanarken beni iç çamaşırlarımla gördüğü gerçeğini aklımdan çıkarmaya çalıştım ama yerimde biraz daha büzülmekten başka bir şey yapamadım.

"Giyindin mi?" diye fısıldadım ellerimle yüzümü kapatarak.

"Giyindim?" dedi sesindeki alaylı kırıntılarla.

Kafamı kaldırınca onun bana baktığını gördüm ve ellerimi kendime sarıp kızdım.

"Bakma!"

Ali'nin dudağını bir kenarı alayla yukarı kalktı ve havluyla saçını tembelce kuruladı. Yutkunmadan edemedim. Havluyu bir kenara koyup kapıya yöneldi.

RAPUNZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin