18.Bölüm

743 42 19
                                    

Francesca'dan;

Franco ve Lara'nın düğünü için hazırlandık hepimiz. Yıllarca bekledikten sonra -nihayet- evleniyorlardı! Tarihi hep beraber öğrenmiş, mutluluktan havalara uçmuştuk. Ama hiç şüphesiz en fazla mutlu olan, Violetta'ydı. O an gördüğü birinin evlenecek olması onu hem üzmüş hem de mutlu etmişti. Hepimizde olduğu gibi. Tabii Violetta kadar değil.

Arkamda bana bakmakta olan Federico'ya sabitledim bakışlarımı. Yakışıklı sevgilim...

Onunlayken, Ludmila'yı hatırlamadan edemiyorum. Onun bıraktığı yeri doldurduğum hissi sanki yapışmıştı boğazıma, nefes almama engel oluyordu. Tamam, Federico'dan hoşlanıyordum -çok hoşlanıyordum- ama ya o benden hoşlanmıyorsa? Belki hâlâ Ludmila'ya aşıktı? Bense, gözü âşık olduğu kişiden başkasını göremeyen bir aptalsam? Ya da gerçekten birbirimize karşı bir şeyler hissediyorduk...

"Göz alıcı görünüyorsun..." Olabildiğince gülümseyip, çenesine öpücük kondurdum. Anında elleri belime yerleşmiş, bedenim ona yaklaşmıştı. "Eğer böyle öpmeye devam edersen, dayanamayacağım. Düğünün bitmesini beklemeden kaçırabilirim seni. Rahat dur, tamam mı?" Boynuma bıraktığı öpücükle uçmuştum o an. Marco'da hissedemediklerimi, Federico'da hissediyordum. Birbirimizin yarım kalmış yanlarını dolduruyor gibiydik. "Tamam. Sen nasıl istersen..."

Söylediklerim onu etkilemiş olmalı ki, bayıldığım gülücük yerleşti yüzüne. Ona bakarken bile bakışlarım değişiyordu, eminim. Zaten bu sayede erkekler de öğrenmişti aramızda geçenleri.

Romantik ortamımızı aniden bulanan midem bozmuştu. İki aydır neden böyleydim ki ben? Kimseye söylemiyor olsam da, içimde bir endişe vardı. Hamile olma ihtimalini düşünmek bile tüylerimin diken diken olmasına yetiyordu. Federico'nun vereceği tepkiden de korktuğum için, test yaptıramıyordum. Öğrenmemek en azından iyi hissettirebiliyordu birazcık da olsa.

"Francesca, ne oldu? Uzun zamandır dikkatimi çekiyor bu halin. Hastaneye gidelim mi? Daha bir saat var sonuçta."

Hızla başımı iki yana salladım. "Önemli değil. Su içersem geçer. Lütfen... Korkuyorum hastaneden. Gitmeyelim." Yalan söylemiştim işte! İlginç ama, çocukluğumdan beri severdim hastaneleri. Özellikle de aşı yapılmasına, bayılırdım! Annem de tuhaf bulmuştur hep.

"Frances- Ah, pardon! Ben, yalnız sanmıştım onu! Nerede kaldıysanız devam edebilirsiniz. İşinizi bölmüş-" Daha fazla konuşmamak için ağzını elleriyle kapattı. Mimikleriyle üzgün olduğunu belirterek kapıyı açtı ama durdurdum onu. "Violetta, hiç önemli değil. Bir şeyi böldüğün falan da yok ayrıca. Kalabilirsin."

Federico, "Sizin konuşacaklarınız vardır," deyip gitti. Aslında iyi olmuştu. Onun yanındayken şüphelendiğim durumu ağzımdan kaçırmaya korkuyordum -ki kendimi tanıyorum, kesin kaçırırdım.

"Violetta... Çiftimiz nerede? Onların yanına gidelim. Lara'nın gelinliğini göremedim hiç. Çok merak ediyorum!" Dudaklarımı büktüm ve ellerimi önümde birleştirdim. Cidden hiç görmemiştim gelinliğini. Sadece ben de değil, hiçbirimiz görememiştik. 'Düğün günü göreceksiniz.' deyip durdu sürekli. Çaresizce kabullendik, ne yapalım?

"Olur. Muhteşem görünüyor! Kilolar da gitmiş. Gördüğünde inanamayacaksın!" İyice meraklanmıştım bak. Hayalimde canlandırabildiğim kadarıyla; mini elbise şeklinde almıştır gelinliğini. Violetta'nın elbiselerinde sürekli mini olsun istiyordu. Camila'nın gelinliği konusunda ne kadar yalvarmış olursa olsun, Camila uzun seçmişti gelinliğini.

"Gelinlik mini mi?"

Lara'yı tanıdığımı -en azından zevkini tanıyordum- anlayınca hafifçe çattı kaşlarını. "Aşk olsun! Bende böyle soru sormamıştın!"

∞ GEÇMİŞİN İZLERİ-VEDA ∞ |3.KİTAP|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin