Bir ay... Koskoca bir ay... Otuz bir günden oluşan, bir ay... En önemlisi de, Ludmila'sız geçirdiğimiz bir ay...
Ludmila'nın ölümünü hiçbirimiz beklemiyorduk. Kevin olsa, neyse ama Ludmila... Bebeğini de aldı ve gitti. Aslında bebeği onu aldı ve gitti. Şöyle ki; ölüm sebebi Hamilelik Zehirlenmesi isimli, ilk zamanlarda nadiren olan ve büyük tehlike içerebilen rahatsızlıkmış. Genellikle ilk hamileliklerde olurmuş. Böbrek hastalarında da sık sık karşılaşılan bir durummuş bu.
Ludmila'nın böbrek hastalığını, o öldükten sonra öğrenmiştik. Federico her ne kadar onun suçu olmasa da, kendisi suçluymuş gibi görüyordu. Ludmila'yı hamile bırakmamış olsaymış, o ölmezmiş. Bunun kader olduğunu anlamıyor, asla da anlayamayacak gibi...
Mezarlığa sık sık gidiyorduk. Federico'yu yalnız bırakmamak amacıylaydı gitmemiz. Yoksa gidemezdim. Annem ve babam ölmüş olabilir ama kardeş olarak gördüğüm birinin ölümü gibi hissettirmiyor bana. Ve yeğen... İkisi birlikte olunca da, fazlasıyla acı çektiriyor. Sadece bize değil, Federico'ya da. O, bizden daha fazla acı çekiyordu. Her halinden ortadaydı bu.
Ludmila öldükten sonra Angie de gelmişti. Birkaç gün kalıp gitti. Minik Violetta okula gidiyormuş, eli ayağına dolanmış vaziyetteymiş. Federico gitmesine ikna etmişti zaten. Onunla ilgilenmemizi istemiyor. Tabii ki onu yalnız bırakmıyoruz ne derse desin. Kendisine zarar vermesinden öyle çok korkuyorum ki... Franco'dan daha farklı seviyorum onu. Değerlim, o.
"Violetta'm..." León ile böyleydik artık. Ludmila'nın ölümü kendimize getirdi bizi. Artık birbirimizden bir saat bile ayrı kalamıyoruz. Yanımızda Fede varken başka. Bizi görüpte üzülmesine dayanamadım ki... Diğer çiftler gibi, onunla beraberken aşk bağını bir köşeye bırakıyorduk.
"Efendim, León..." Bileğimden tutarak kendisine çekti beni. Dudakları yüzümün çeşitli yerlerinde gezinirken, "Seni çok özledim..." dedi boğuk sesiyle. Doğruya doğru, bende özlemiştim. Bir aydan uzun süredir hiç o anlamda yakınlaşmamıştık. Ve biz, her anını yatakta geçirebilmek için canlarını bile verebilecek çiftlerdendik. Sapık ama tatlı...
"Bende seni çok özledim ama... Bunu yaparsak Federico'ya haksızlık edecekmişiz gibi geliyor. O, Ludmila'sı ile mutlu yaşayamadı, biz yaşayabiliyoruz. Haksızlık bu!" León ile olmaktan kesinlikle şikayetçi değildim! Sadece biraz zamana ihtiyacımız vardı da, birbirimizi kaybetmekten de korkuyordum. Ludmila hiç beklemediğimiz bir anda uçup gitmişti ellerimizden. Ya ben böyle naz yaparken, León'u da aynı şekilde kaybedersem? Düşüncesi bile titrememe neden olurken, gerçekten yaşadığımızı aklımdan bile geçirmek istemiyordum. O'nsuz bir hayat, hayat değildi bence...
"Yine başlangıca döndük! Döndüğün zamanlarda benimle olursan Diego'ya haksızlık olacağını düşünürdün; şimdi de hiçbir alâkamız yokken, Federico'ya haksızlık olacağını düşünüyorsun. Ludmila'nın ölümü neden aramıza giriyor ki? O da birbirimizden uzaklaşmamamızı isterdi, emin ol..." İsyanını gayet haklı buluyordum. Bence de bir alâkası yoktu aramızdaki o türden ilişkiyle ama ne yapayım yani? Federico kendini kaybetmişken, mutlu olmak iyi hissettirmez ki bana...
İç sesim, "Hani kaderdi bu? Federico'ya böyle olduğunu söyleyip, kandırıyor musun yoksa?" diye sordu bana. Hiç bu açıdan düşünmemiştim doğrusu.
Bunu Ludmila'nın söylediğini varsayarak gülümsedim. Gülümsemem ile León'un dudaklarına kapanmam eş zamanlı gerçekleşmişti. León üstündeki şaşkınlığı atar atmaz ellerini sırtımda gezdirmeye başladı. Çocuklar odalarında oyalanırken bunu yapacak olmak bile yanaklarımın yavaş yavaş ısınmasına neden oluyordu. Ya odaya aniden girer ve bizi o halde görürlerse? Leonard ne olduğunu anlayamasa da, minik sapık kızım anlardı. Onun tabirince; yeni kardeş çalışmaları yapılmaya başlanmış olacaktı. Böyle de değişikti benim kızım. Mesela ben on bir yaşıma kadar bebeklerin nasıl doğduğunu bile bilmezdim. Her şey dergide gördüklerimden sonra ortaya çıkmıştı. Ama Valentina öyle mi? Hayır. Her şeyi -nasıl olduğu merak konusu- biliyordu. Babasının kız versiyonuydu bir nevi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∞ GEÇMİŞİN İZLERİ-VEDA ∞ |3.KİTAP|
Storie d'amore'Biliyorum yoksun... Ben hiçliğin içinde kalmış kırık bir peri masalı... Uyandığım günüm gibi her yanım sen... Ve biliyorum... Öldüğüm gün bile her anım sen...' --- Şiir için Nehir (Sedef) Erdem'de teşekkürler. @NehirErdem7 Kapak fotoğrafı için Deni...