Violetta'dan;
León ile girdiğimiz iddiada ikinci günümüzdeyiz. Nasıl değişik hissediyorum anlatamam! Evde özgürce giyinebilmeyi özlemişim doğrusu... Şu anda da, mini şortumla televizyon izliyorum. Hemen karşımdaki León da beni izliyor. Çocuklarsa... onları gönderdik. Büyük anne özlemi çekip ona gitmek istediklerini söylediler. Bayağı ağladıktan sonra kabul edildi. Bu sabahtan beri tam üç saat geçmiş olmasına rağmen çok özledim bebeklerimi...
"Violetta, kanalı değiştirebilir miyim?" León elini uzatmış bir şekilde kumandayı vermemi bekliyordu. Tabii ki vermeyecektim! Sırf onun sabrını zorlayabileyim diye Hayallerin Peşinde dizisini izliyordum. Dizideki çiftlerin "biraz" yakınlaşmaları bile yatakta bitiyordu. Ah, bu iddiayı kazanacaktım!
"Değiştiremezsin. Dizim en heyecanlı yerinde." Evet, heyecanlı'dan kastım o kısımlarıydı. León'un televizyona öfkeyle bakışı da kazanma konusunda emin adımlarla ilerlediğimin göstergesiydi. Kazanamazsam ne olurdu acaba? Bana ne yaptıracağını az-çok tahmin edebiliyordum. Sapıkların efendisinden başka ne beklenebilirdi ki?
Bacaklarımı onun gözüne sokar gibi daha da uzattım. Kolum acıdığı için dirseğimin üzerinde durmuyordum ama León'un görebileceği şekilde uzanmıştım koltuğa. Bazen ne kadar da kötü olabiliyordum, değil mi?
Aklıma başka gelmeyen haince planlarımdan ötürü kalktım. Biraz su içersem yeni yeni pislikler bulabilirdim ne de olsa. Hep León mu kötü olacaktı? Azıcık da ben devralayım onun görevini yani.
Mutfakta kısa bir su içme faslından sonra salona geri döndüm. León'cuğumun elinde bir şey vardı. Telefonuyla pek oyalanmadığından, ne olduğunu merak etmiştim doğrusu. Ama onunla konuşursam, iddiayı kaybetme ihtimalim vardı. Çünkü adamın ses tonu bile beni uçuruyordu. Gerisini siz düşünün.
Onun ne yaptığını umursamamaya çalıştım. Belki başka şeyler düşünürsem ne yaptığını unuturdum. Ama dayanamıyordum ki! Arada bir gülüyordu da! Ayrıca... buradan bakınca o gamzeleri nasıl da güzel görünüyordu öyle... Parmaklarımı o çukurlara geçirmek istiyordum. Hemde çok...
"Le-" Ne yaptığını soramadan zilin sesi duyuldu. León Bey de bakışlarını elindeki her neyse ondan çekmeyi başarmıştı.
Kıskançlık hissiyle dolup taşarken kapıyı açtım. Gelen kişinin kim olduğuna bakmadan önce, León'a bakmıştım. O az önce öpücük mü atmıştı? Elindeki de telefonu muydu? Ah, sakinim...
Kalbimin kıskançlık nedeniyle sert çarpışlarını elimi göğsüme götürerek durdurmaya çalıştım. Bu arada da gelen kişinin kim olduğuna bakma zahmeti gösterebilmiştim. Tomás. Bakışları bacaklarımda sabitlenmiş bir adet, ilk aşk...
"Tomás?" Nihayet bacaklarımı dikizlemeyi bıraktığında, kollarını iki yana açtı. Ben ne olduğunu anlayamadan da beni kollarıyla sardı. "Nasıl da özlemişim seninle sarılmayı..." diye mırıldandı kulağıma doğru. Bende özlemiştim -düzeltiyorum; çok özlemiştim- ama şimdi gelmemeliydi ya! León'u etkilememe çok az bir zaman kalmıştı!
Hiç istemesem de, "Hadi içeri gel," dedim ona. Kollarını benden çekip içeriye girdi. León'un öfkeli bakışlarının odağı olmuştuk. Özellikle de enim bacaklarıma karşı daha büyük öfkeydi sanki gördüklerim? Tabii ilk aşkımın yanında minicik şortumla duruyordum. Üstelik León, bacaklarımın çok çok güzel olduğunu söylüyordu. Acaba gerçekten öyleler miydi?
"Hoş geldin, Tomás." León'un dişlerinin arasından söyledikleri beni bile ürpetmişti. Eğer üzerime bir şey geçirmezsem, burada olay çıkacakmış gibi hissediyordum. Ve hiç güzel şeyler olmayacak Tomi gidince...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
∞ GEÇMİŞİN İZLERİ-VEDA ∞ |3.KİTAP|
عاطفية'Biliyorum yoksun... Ben hiçliğin içinde kalmış kırık bir peri masalı... Uyandığım günüm gibi her yanım sen... Ve biliyorum... Öldüğüm gün bile her anım sen...' --- Şiir için Nehir (Sedef) Erdem'de teşekkürler. @NehirErdem7 Kapak fotoğrafı için Deni...