Lord Charming ¬

49 4 1
                                    

Sarışın adam, gözlerinin mavisini daha da ortaya çıkaran beyaz bir gömlek giymişti; pantolonu ise kaslı olan bacaklarının kasına kas ekliyordu. Yakışıklılık eklentisi olarak bir de yüzünü çevreleyen kirli sakalı vardı. Sarı sakalları olan birini daha önce hiç görmemiştim. Yakışmış he. Düştüm.

Adam gerçekten sanki peri masallarından çıkıp gelmiş beyaz atlı ve yakışıklı bir prensti. O gözler, o kaşlar, o seksi dudaklar... Gömleğini yırtıp özgürlüğüne koşacakmış gibi duran kaslarından daha yeterince bahsetmedim bile.

Amanın!

Bu ne yakışıklılıktır böyle? Ölüyorum.

Yakışıklılar yakışıklısı adam kapımın önüne yürüdü. Bu yürüyüş beş saniye sürmüş  olsa dahi bana asırlar sürmüş gibi gelmişti. Bir baloda o geniş omuzlarıyla oldukça dikkat çekerdi.

O anda arkadaki taş duvarlı koridor gitti, yerine arkada seyircilerin alkışlayıp çığlıklar attığı bir platform belirdi sanki. Yakışıklı ise salınarak platformda yürüyordu.

Tanrı adam elini uzatınca platform ve ışıklar dağılıverdi. Dalgınca adama baktım.

"İyi misiniz?" diye sordu endişeli bakışlarla Beyaz atlı prensim. "Sizi rahatsız mı ettiler?"

Sesi de çok güzelmiş. Sesi güzel olan erkeklere bayılırım. Büyülenmiş gibi adamın kaslarına bakıyordum.

"Yok," Salyalarımı tutmak zordu. Çaktırmadan tükürükleri geri çektim. "Hiçbir sıkıntı yok." Öyle kocaman gülümsüyordum ki, neredeyse çenem çıkacaktı.

Aman neyse. Adam güneş gibi parıldayan gülümsememden eksik mi kalsındı?

Çaktırmadan üzerimdeki kırmızı köylü elbisesine bir bakış attım. Her tarafı toz içindeydi. Bu tozlarla da yatağa yattım. Umarım hastalık falan kapmam bu koduğumun elbisesi yüzünden.

Ayrıca adam beni köylü elbisesiyle görmüştü. KÖYLÜ İĞRENÇ KIRMIZI BIR ELBISEYLE. VE BU SOKUK ELBİSEYLE BENİ GÖREN İKİNCİ YAKIŞIKLI!

Keşke yatarken elbisemi çıkarıp öyle uyusaydım, en azından iç çamaşırlarımla bu köylü elbisesinden daha güzel görünürdüm. Muhteşem vücudum çıplakken daha güzel zaten. Adam anında bana aşık olurdu.

İç çektim. Yeni güzel elbiseler bulmam şart. Böyle yakışıklı karşısına da çıkılmaz ki. Önce Baddy sonra bu sarışın ve kaslı adam derken başka birine de bu tiksinçlik abidesi elbisesiyle yakalanırsam kendimi keseceğim artık.

Yarın sabah hancının kızından elbise araklamayı aklıma not ettim. Gerçi hancı elbisesinin de köy elbisesinden farkı yok ama belki bir tık güzel bir elbisesi falan vardır. Ama onun füzelerine tam gelen elbiseleri bana olur mu, o konuda bir fikir yürütemeyeceğim.

Neyse neyse. Olmadı bir tane elbise aldırtırım. Nasılsa elde zengin çok.

"Yardıma ihtiyacınız varsa söyleyin lütfen." Yakışıklının yüzü endişeyle KASılırken gözlerim yine  gerilen kaslarına kaydı. Gerçi hiç oradan ayrıldı mı emin değilim. Şaşı olmam an meselesi.

O beyaz gömlek bir insanın üzerinde o kadar güzel durur mu ya? Sabahtan akşama karşımda o beyaz gömlekle otursa bir saniye gözlerimi üzerinden çekemezdim. Gerçi gömleksiz oturmasını tercih ederdim.

Tanrım ne olur başımdaki belaları uzaklaştırıp bu yakışıklıyı bana yolla. Ameno.

Ne çabuk Baddy'i unuttun? Hani şu, rüyalarını süsleyen esmer meteor.

Sarı KraliçeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin