peach - foakes

199 12 3
                                    

finn oflayıp saçlarını yüzünün kenarına attı ve stresli stresli yutkundu. yanlış bir şey yapmaktan ya da gülünç duruma düşmekten ölesiye korkuyordu.

oakes gelip elini onun omzuna koyana kadar orada öylece bekledi. "finn, hadi gel. yönetmenimiz çağırıyor. mola bitti."

finn başını sallayıp ayağa kalkınca oakes arkasını dönüp kapıya doğru adım attı. çok geçmeden finn onun elini yakalayınca oakes, theo decker karakterinin gözlüklerini takmak üzereydi.

"hey dostum, yanlış bir şey yapmaktan korkuyorum. sorun olduğundan değil, lütfen beni yanlış anlama. sadece daha önce bir erkeği öpmedim ve anlarsın ya, biraz utangacım bu konularda. inan millie ile çekmek zorunda olduğum sahnelerde bile daha fazla gerilmiştim."

oakes hafifçe gülüp anladığını belli edercesine baş salladı. "sorun yok wolfie, rahatla. hemen bitecek zaten. düzgün yaparsak beni tekrar tekrar öpmek zorunda kalmazsın. hem bana burada rol yapma. ben daha kötü durumdayım sersem! ilk öpücüğümü finn wolfhard'a kaybedeceğim!"

karşılıklı birkaç saniye gülüştüler. daha sonra ise oakes gözlükleri takıp karavandan çıktı.

finn sete geldiğinde heyecan ve korkudan tir tir titriyordu ama bunu kimse fark etmiyordu. ışık ve kameralar ayarlandı. köstümler, replikler ve görüntüler. her şey yerli yerinde ve hazırdı. hazır olmayan tek şey finn ve onun bir türlü bastıramadığı karmaşık duygularıydı sadece.

"3, 2, 1, kayıt!"

finn derin bir nefes aldı ve hızlı hızlı yürüyen rol arkadaşını takip etti. karşı karşıya durduklarında oakes rol gereği bağırıyor, finn de unutmadan repliklerini tamamlamaya çalışıyordu.

"potter..."

işte, zamanı geldi, dedi finn. sadece kendi içinde.

öne atılıp oğlanın yanaklarını kavradı ve hızlıca onu öptü. değişik bir hissi olduğunu söyleyemezdi fakat çok hoştu. geri çekilip son sözlerini söyledi ve sokağın aşağısına doğru koşmaya başladı.

yönetmen 'kestik' diye bağırdığında finn durdu ve nefes nefese elini dudaklarına götürdü. tadını alabiliyordu. kameralar ve yönetmen onun gerisinde kaldığından, yapabildiği kadar çok şekilde dudaklarını yaladı.

tanrı aşkına, tadı nefis bir şeftali gibi.

Tasty Lips || Kiss One-ShotsWhere stories live. Discover now