chocolate - boreverly

121 8 4
                                    

en iyi arkadaşı theodore -namıdiğer yaralı potter- ile gerçekleşen uyuşturucu, alkol ve nikotinle dolu buluşmadan sonra eve dönmüştü boris. tek eliyle tişörtünü yukarı sıyırıp esneyerek kaburgalarını kaşıdı bir süre. etrafa boş boş bakınmaya başladı.

patlıcan renkli gözaltlarına aynada bir gözatmaya gerek duymadan karanlık salona gitti uyuşuk adımlarla. az daha kapıyı açık bir şekilde üzerinde anahtarla bırakıyordu ki son anda dönüp yanlışı düzeltti. içtikleri yüzünden beyni bulanmıştı ve öyle sarhoştu ki ayağını yerde düz tutmayı bırakın, tam olarak nereye basacağını bile doğru düzgün bilmiyordu.

her şeyden önce banyoya gidip küvetin kenarına oturdu ve bir süre kusmayı bekledi. belki olur da midesi boşalır ümidiyle geldiği banyodan hâlâ kafası uçuk çıkınca morali biraz bozuldu. belki de acı kahve içmeliydi. ya da bir sürahi su.

bu saçmalıklarla uğraşmak için fazla üşengeç ve yorgun hissettiğinden yatağın yolunu tuttu. neydi bu duyduğu? yastık bağırıyor muydu? oh boris, gel ve başını benim üstüme koy. rüyalarını dinlemek istiyorum. onları görmek istiyorum. theo'nun dediği gibi. "beş dolarına bahse girerim ki uykuya dalar dalmaz beverly marsh'ı rüyanda çıplak görüyorsundur."

bağırma sesleri birden kesilince uzaklardan gelen kahkahaları duydu. bu duvarların rengi mi değişmişti? ışıklar açık mıydı yoksa boris'in zihni halisülasyon renkler mi gösteriyordu ona? ah, şuraya bakın! merhaba bugs bunny! lola bunny nasıl? evliliğiniz nasıl gidiyor dostum?

tek eliyle başını tutup sendeleyerek gözlerini sımsıkı kapattı boris. bir taraftan disney karakterleri geçiyordu yanından, diğer taraftan ise looney tunes karakterleri. wendy darling, peter pan'in kafasına bir şaplak geçirip de, tweety sylvester'ın kuyruğuna basınca bir kahkaha patlattı boris. şu köşede yiyişenler cinderella ve uyuyan güzel değil mi yahu? hah, barbie ise ken'i dipper pines ile aldatıyor! harley quinn niçin deadpool'u dövüyordu ki bu arada?

gözbebekleri küçülmeye başladıkça boris'in kahkahası da azalıyordu. evin tavanında yürüyen cricket green'e ve koridorda delicesine dans eden inci küpeli kız'a selam verip odasına girdi. tinkerbell kenarda ağlıyordu. tom ve jerry birbirine sarılmıştı. odada uçuşan ışıltılarda göz gedirdi boris. finn ne ara ateş prensesinden ayrılıp, prenses cikletten vazgeçip de marceline ile çıkmaya başlamıştı acaba?

gumball ve darwin'in aslında gay olduklarını ve birbirlerini sevdiklerini boris baştan beri biliyordu zaten ama anais'in kleopatra'yı öpecek kadar lezbiyen olduğu gözünden kaçmıştı demek ki. küçük chucky'ye de bakın siz! carrie ile oynaşıyor. tiffany görmesin plastik penisini kopartır senin!

wow, star butterfly'la buttercup da güzel twerk yapıyordu yalnız. joker ve katy perry'nin taş-kağıt-makas'ı ne zaman bitecekti kim bilir?

kendi kendine aptal aptal gülerek yatakta birbirine sarılmış uyuyan halsey'nin ve taylor swift'in yanına attı kendini. kafası bir dünya düşünceyle dolmuş, ağrıdan patlayacakmış gibi güçsüz hissediyordu. kısık kısık inleyip hello kitty'nin mickey mouse'u becerişini izledi bir süre. lady gaga, doja cat ve madonna küfürler ediyordu. marilyn monroe ve lana del rey ise birbirlerini aşkla öpmekle meşgûllerdi.

acıktığı hissine kapılınca sinirlenip yattığı yerden mezarlık zombisi gibi kalktı ve odadan çıkıp mutfağa gitti. evin aslında bomboş olduğunun ve hayal gördüğünün farkında değildi. sağlıklı düşünebilmek için fazla sarhoştu.

mutfaktan içeri girdiği an ışığın kapalı olmadığını daha yeni fark etti ve kapağı açık buzdolabının önünde sadece uzun siyah hırkası ve mor iç çamaşırlarıyla oturan kızıl kafayı gördü hemen. tezgahın üstünde sevişen captain marvel ve black widow'a bakmamıştı bile.

beverly sağ elinin orta parmağını daldırdığı nutella kavanozundan çıkartıp emerken oldukça keyifliydi. boris sarhoşluktan ve onun güzelliği yüzünden duyduğu hazdan dolayı neden bu kadar içtiğini unutmuştu bile. karşısındaki kızın buna sebep oluşunu da.

sabah ettikleri şiddetli kavga artık uzaklardaki bir nokta gibi görünmez olmuştu onun için. beverly bir yandan sol eliyle ağzına çilek sıkıştırırken nutellaya bulanmış parmaklarıyla da kavanozu yokluyordu. sonunda aklına gelmiş gibi kafasını kaldırıp karşısındaki oğlana baktı. o sıra carol ve natasha inlemeye başlamıştı.

"ciddi anlamda saat sabahın dördü." dedi boris.

beverly başını yana yatırıp kaşlarını kaldırdı. uyku tutmadı, demek yerine alay etmeyi seçti. "bu saate kadar nerelerdeydin seni küçük fahişe?"

"kapa çeneni sürtük. decker'ların evindeydim."

kahkaha. "beni potter'la aldatmadın değil mi?"

"richie tozier ve theo saat başı düzüşürken mi? sanmıyorum. çocuk düzgün yürüyemiyor bile. yataktan kalkamadı bütün gün. o gözlüklü veletten fırsat bulabilsem arkadaşımı daha sık görmeye gideceğim ama işte..."

bir kahkaha daha. ah carol! durma devam et bebeğim! "çok yazık... siz iki ezik beni sigara içmeye çağırmıyorsunuz hiç. güceniyorum bak."

boris göz devirip omuz silkti. beverly'nin yanına oturdu. dolaptan bir de şeftali aldı. ikiye bölüp şeftalinin çekirdeğini çıkardıktan sonra akan meyve sularını emdi. birkaç dakika beverly ile kesintisiz bakışıp nutella ve şeftali yalayarak dilleriyle birbirlerine manâsız erotik hareketler yapmaya devam ettiler. sabah olmasına az kalmıştı. boris, beverly'nin de sarhoş olduğunu fark edince durduk yere gülmeye başladı.

wonder woman tezgahtaki çiftin fotoğrafını çekerken lolita batman'e bir yumruk geçirdi. sayı! stanley ve mabel pines alkışlayarak sodalarını tokuşturdular. şeftalisi bitince ağzı açık ve boş kalan boris'in dilinin üstüne çikolataya bulanmış iki parmağını koydu beverly. boris kızın ince bileğini kavrayıp çikolatalı parmaklarını emerken elindeki tatlı kaşığını fıstık ezmesi kavanozuna daldıran beverly bu sefer onu önüne çekti ama yiyemeden boris kızı kucağına oturttu. kısa sürede öpüşmeye başladılar.

halıya yatınca ortamın ne kadar rahatsız ve sert olduğunu fark eden boris gerindi. beverly'i kasıklarının biraz aşağısına doğru itti. "hareket et bevvie. sadece birazcık. hadi güzelim."

"sana sürtünmeyeceğim pavlikovsky. bana macaron ya da ananas bile almadan gelmişsin."

"unuttum ki ama."

"git kendini becer."

"tamam. yatmaya gidelim o zaman."

"peki."

birlikte zar zor ayağa kalkıp yatak odasına doğru ilerlemeye başladılar. koridordaki garip tipleri geçip son anda utangaç pamuk prensesi duvara yaslayıp onun boynunu morartan rapunzel'i de atlatınca ikisi de yatağa resmen düşer gibi yattılar. boris sırıttı. evde gerçek olduğunu bildiği tek şeye sarıldı sıkıca. bev de kollarını onun beline sardı. uykuya dalmadan önce boris kızın tatlı dudaklarından bir öpücük çaldı.

"her seferinde nasıl oluyor da çikolata tadında oluyorsun anlamıyorum doğrusu.-- ah, aman tanrım! şunu görüyor musun bev? gwen stacy, betty brant ve mary jane watson severek aldığımız giysi dolabımızın önünde üçlü yapıyor. peter parker şanslı piçin teki!"

Tasty Lips || Kiss One-ShotsWhere stories live. Discover now