coffee - fadie

122 7 2
                                    

sadie wolfhard, sabahın bir körü yan tarafında hissettiği soğuk boşlukla yataktan şiş gözlerle kalktı.

kızıl saçları karman çorman bir hâle gelmişti ve az uykunun verdiği yorgunluk hâlen üzerindeydi. pofuduk mor terliklerini ayağına geçirerek saten sabahlığını üzerine giydi ve önce beşiğinde uyuklayan küçük isabelle'i kontrol ettikten sonra uyuşuk adımlarla banyoya girdi.

on beş dakika gibi bir süre sonra sonra daha az zombi görünümlü bedeniyle ses çıkarmamaya çalışarak odadan çıkıp merdivenleri indi. mutfağa girip büyük pencerelerden içeri sızan esintili rüzgârın önüne geçince elinde bir kupa kahveyle bilgisayarının başına oturan kocasını gördü. iş kıyafeti çoktan üzerindeydi.

"günaydın patron. erken uyanmışsın. sen bu kadar erken uyanır mıydın?"

finn arkasını dönüp yeni uyanmış karısını görünce kupasını masaya bırakıp kocaman bir gülümsemeyle ayağa fırladı. kadının ince bedenini bir çırpıda yakalayıp onun boynuna ve çilli yanaklarına birer öpücük koydu.

"günaydın güzelim. erken kalkmam konusunda haklısın ama birazdan şirkete gitmeliyim. bu sabah önemli bir toplantım var. sen gelmeden önce de birkaç e-mail gönderiyordum."

sadie kollarını eşinin boynuna sarıp yaramazca gülümsedi. "peki işin bitti mi?"

finn gözlerini kadının mavilerine kilitleyip tebessüm etti. ellerini onun beline sarıp bedenlerini yakınlaştırdı. "inan, şu anda hatırlayamıyorum bile."

sadie sessizce gülüp parmakları ucunda yükseldi ve finn'in dudaklarını öptü. finn'i sabahları öpmek, kahve içmekle birebirdi. her zaman aynı tadı alırdınız. sadie buna o kadar alışmıştı ki sanki artık tarifi bile ezberlemişti. iki şekerli, hafif acı, sert ve köpüklü kahve. işte bu, finn'in kendine özel aromasıydı.

finn kadını daha sıkı kavrayıp onu kucağına aldı. sadie'nin hafif gövdesini havada tutmak onun için dünyanın en kolay şeylerinden biriydi.

tek elini onun parlak ve dalgalı kızıl buklelerine daldırıp okşadı. uzundular ve çilek gibi kokuyorlardı. öyle yumuşak ve tazeydiler ki bazen adamın tüm gün odak noktası bu kadının saçları olurdu. hayatında gördüğü en güzel saçlar sadie'ye aitti.

dudaklarını zorlukla geri çekip alınlarını birbirine yasladı. "i-işe gitmeliyim." titrek bir nefes çekip yutkundu. yavaşça sadie'nin bedenini yere indirdi ve onun boynunu bir kez daha nazikçe öptü.

"ne zaman dönersin peki?" meraklı mavi gözlerini ona dikip alt dudağını dişledi sadie. finn gülümsedi ve onun kızarmış burnunun ucuna bir buse kondurdu. "çok sürmez. akşam yemeğinden önce evde olurum. gitmeden isabelle'i de göreyim."

sadie başıyla onaylayıp ona sıkıca sarıldı. finn sessiz adımlarla üst kata çıkıp yatak odasına girdi ve küçük kızına bir günaydın öpücüğü verdi.

evden çıkmadan hemen önce sadie onu bir kez daha öptü. ne yapsın, finn'in kahveli aromasına karşı koymak mümkün değildi.

Tasty Lips || Kiss One-ShotsWhere stories live. Discover now