Geçmiş zaman...
Okulunun kapısı önünde bekliyordum. Her ne kadar defalarca kendime söz vermiş olsam da daha önce defalarca bozduğum gibi bir kez daha sözümü bozarak soluğu onun olduğu yerde almıştım. Gurur falan kalmamıştı zaten ama aldığım kararları bir çırpıda kenara atmak ister istemez kötü hissettiriyordu. En az haftada bir kere buraya geliyor eğer onu burada göremezsem adresini öğrendiğim evine gidiyordum. Tek istediğim onu birazcık görmek oluyordu. Bunu ben mi istiyordum yoksa iflah olmaz ama benim diğer parçam Omega mı istiyordu bilmiyorum, bu ayrımı yapmaya çalışmayı uzun zaman önce bırakmıştım.
Okulun çıkış zili çaldığında paniklemeden edemedim, artık olağan olan bu duruma alışmam gerekirken o büyüdükçe daha fazla heyecanlanıyordum. Gurur duymasam da yaptığım şey buydu, onu üç senedir uzaktan izliyor ve içimdeki özlemi gidermeye çalışıyordum. Yanına yaklaşmışlığım hatta konuşmuşluğum bile vardı ama bu anlar bir elin parmağını asla geçmiyordu. Onunla ilk konuşmam üç sene önce olmuştu. Koşarak çıktığı okuldan ayağının takılması ile yere düşmüş ve ağlamaya başlamıştı. Ben ise onun düşüş anını gördüğüm gibi ona gitmiş, düştüğü yerden kaldırıp yarasına üflemiştim.
Ah tanrım, o kadar güzeldi ki hayatım boyunca böyle güzel bir çocuğu daha önce görmüş müydüm bilmiyorum. Sarı saçları ve ağladığı için kızaran mavi gözleri ile minicik burnu, minicik bedeni. Alfa olduğundan emin olsam ve hatta o eşsiz ama hafif kokusu içimi titretse dahi onu incelemeden edememiştim. Omegam onun için çıldırmasa onun ikincil cinsiyetinin benim gibi Omega olduğuna yemin edebilirdim ama değildi işte. Bu küçük ve kırılgan çocuk benim alfamdı.
Onu sakinleştirip kucağıma almış ve annesi gelene kadar boynuma sarılmasına izin vermiştim. Biliyordum ki kokum onu sakinleştirmişti. Bir süre sonra nefesi düzenli hale gelmiş ve uykuya dalmıştı. Her şeyden bihaber olan bu küçük çocuk bile omegasının sakinleştirici kokusuna kayıtsız kalamamış, annesine hissettiği güvenin bir türevini de bana hissetmişti. İşte Omega ile alfası arasındaki o kutsal bağın belkide en küçük kanıtı buydu ama bu bağ sarsılmazdı. Şimdilik beni öylesine bir kucak olarak göresede ilerleyen zamanlarda beni arayacak, duyduğu ihtiyacı dindirmek için bana gelecekti. Ben nasıl onu görmeden yapamıyorsam o da bu hale gelecekti. Sadece onun bu hale gelmesine hala çok vardı.
O gün onu annesine teslim ettiğimde annesi hiçbir şeyden şüphelenenmemişti. Oysa ki feromonlarımın yanıma yaklaşan biri tarafından hissedebileceğinden emindim ama daha sonra bu durumun nedenini anlamıştım. O kadın bir betaydı. Alfa doğuran güzel bir beta.
O günden sonra üç yıl boyunca onu izlemeye devam etmiş ve büyümesini izlemiştim. Şimdi on üç yaşında hala orta okul öğrencisi olan bu küçük alfaya karşın ben mezun olmuş ve hakim olma yolunda ilerliyordum. Eğer bu şekilde olmuşsa ve ben dünyaya ondan büyük olarak gelmişsem yapabileceğim tek şey ona en iyisini vermekti. Daha önce ailem için uğraşsam bile artık sadece onun için uğraşıyordum. Üç yıldır hayatımın merkezi haline gelmişti.
Bekleyişlerim nihayet sonuç verdiğinde yavaş adımlarla okuldan çıkıyordu. Geçen yıllarda büyümüş ve o küçük, sıska halini geride bırakmıştı. Vücudu ergenliğe hazırlanıyor ve daha şimdiden alfa olduğunu belli ediyordu. İlk kızgınlığına tahminimce iki yıl veya daha az kalmıştı. Benim ise bu süre içerisinde ailesi ile durumu konuşmam ve ona yakın olmam gerekiyordu. Çünkü ilk kızgınlık gerçekten can yakıyor ve tek başına atlatmaya çalışmak durumu sadece daha kötü hale sokuyordu. Kendi kızgınlığım aklıma geldiğinde kafamı salladım. Bir daha o acıyı yaşamak istemiyordum. Bastırıcılar ile ne kadar daha dayanabilirdim bilmiyorum bile.
Çıkış kapısının duvarına yaslandıktan sonra çıkmasını ve önümden geçmesini beklemeye başladım. Bazı ebeveynler artık beni tanıyor ve çocuğumun olup olmadığını soruyordu. Aslına bakarsanız hala büyümesini beklediğim bir çocuğum vardı. Tabi ki de işin aslını anlatmamış küçük yeğenimin burada okuduğunu söylemiştim. Oysa ki ben tek çocuktum.
Yaklaştıkça vücudum titriyordu ve bende duvara tutunuyordum. Gün geçtikçe hafif ve tatlı feromonları keskin ve baskın bir kokuya dönüşüyor beni mahvediyordu. Yanıma yaklaşana kadar yüzünü izledim. O hala güzel olsa bile değişmiş, sapsarı saçları kumral olmuş yüz hatları netletmişti. Onun bundan beş yıl sonraki halini tahmin edebiliyordum. Benim için fazlaydı ama onu istemeden edemiyordum işte. Şimdi bile kızgınlık zamanlarımı sıkıntıya sokuyor, bastırıcıların etkisini azaltıyordu.
İyice yaklaştığında arkamı döndüm. Beni fark etmesini istemiyordum. Eğer sürekli burada olduğumu ve onu izlediğimi fark ederse benden kaçabilir hatta sapığın teki olduğumu bile düşünebilirdi. Ellerimi ceketimin ceplerine sokup saçlarımın uzunluğu arkasına gizlendim. Onun için buradaki herhangi bir çocuk annesi gibi görünmeliydim. Birkaç dakika bu şekilde durduktan sonra uzaklaşan bedenin arkasından bakmak adına kafamı kaldırmıştım. Yol boyu onu göremediğimde ceketimin arkasını kavrayan bir el ile kafamı aşağıya eğmiştim.
"Pardon, biraz tuhaf korkuyorsunuz."
Onun taptığım sesi kulaklarıma dolduğunda hafif kızarmış yüzüne ve kırıştırdığı burnuna baktım. Hadi ordan, feromonlarımın kokusunu alması imkansızdı. Değil miydi?
"A.. Anlamadım canım?"
Bana doğru bir adım attığında kafası göğsüme denk geliyordu. Uzamıştı.
"Sizden gelmiyor mu bu koku? Sanki bal gibi ama biraz daha farklı."
Endişemi gülerek atmaya çalıştığımda bir adım geriye kaçtım. En son istediğim benim yüzümden kızgınlığına erken girmesi ve o acıyı erken tatması olurdu.
"Ah parfümümü değiştirmiştim, sanırım kötü kokuyor hım?"
Hırsla kafasını iki yana salladı.
"Güzel kokuyor, çok güzel ama tuhaf hissettiriyor."
"Ah, alerjin olabilir. O yüzden benden uzak durmalısın."
Kafasını salladığında engel olamadan kendimi başını okşarken bulmuştum. Anında gözleri kapanmış ve derin bir nefes almıştı.
"Şimdi eve git bakalım annen merak eder. Tamam mı?"
Hımladığında elimi çekmiş ve ona el sallayarak okulun içine girmiştim.
Kokumu almasının sebebi neydi? Sürekli yanına gelmem olabilir miydi? Oysa uzakta duruyordum. Yine de önlem alıp ondan uzak duracaktım. Erken kızgınlığa girmesi büyük sorun olurdu. Daha liseye bile geçmemiş olduğu için büyük ihtimalle ikincil cinsiyetler hakkında bilgisi çok azdı. Bugün olanların sebebini anlamayacağını biliyordum, umduğum şey olanları unutması ve ailesine söylememesiydi.
Okulun içine yürüyüp geri dönmeye başladığımda aklımda olan tek şey kızarmış yüzü ve tatlı sesiydi. Bu çocuk benim imtihanımdan başka bir şey değildi.
...
Selam
Giriş bölümü ve bir şeyleri açıklığa kavuşturduğum bir bölüm olmasını istedim.
Diğer bölüm yine zaman atlaması ve karakterleri iyice tanıttığım bir bölüm olacak.
İsim öneriniz varsa alırım.
Yabancı isimler lütfen.Kurguyu nasıl buldunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Little Alpha
FantasiOmegaverse +18 "Avuç içlerin bile bal kokuyor." 📍Valery Bean 24/27 📍Ethan Liam Walker 15 /18 (Yaş farkı) 01.20