19.Bölüm: Karanlıktan Aydınlığa

250 7 0
                                    

İlk baharda olmalarına rağmen sanki yaz gününe açmışlardı gözlerini. Baran erkenden uyanmış bir tanecik karısı ve bebeğine kuş sütü eksik kahvaltı hazırlamıştı, Açılay gözlerini açtığında kucağında kahvaltı görünce istemsizce gülümsedi. Kötü günler geçmişti artık ayrılık yoktu ve en önemlisi Baran onun kocasıydı tek eksikleri nikah masasına oturmaktı. Baran kahvaltı yapan karısını hayranlıkla izliyordu, Açılay'ı o kadar çok seviyordu ki nasıl anlatacak bilemiyordu. Kahvaltılarını bitirdikten hemen sonra dışarı çıktılar, biraz vakit geçirmek için piknik yapmaya karar vermişlerdi. Manzara izlemek istedikleri için bağluma gittiler, şimdi koskoca Ankara ayaklarının altındaydı. Biraz oturduktan sonra yavaş yavaş pikniğe başlamak üzere hazırlıkları tamamladılar. Açılay kendi yaptığı kekleri, börekleri, poğaçaları ve kısırı çıkarttı piknik sepetinden. Baran ise kendi elleriyle hazırladığı ayranı ve bardakları çıkarttı, her şey hazırdı artık. Ayrı kaldıkları günlerden konuştular birbirlerini nasıl özlediklerini yatarken kalkarken yemek yerken her yerde ve her şeyde nasıl akıllarına geldiklerini konuştular. Önce Baran başladı anlatmaya "Bebeğim seni o kadar çok özledim ki ne yediğim yemeğin tadı vardı ne de içtiğim suyun sensiz geçen her saniye o kadar kötüydü ki bir an önce seninle kavuşmak istedim her gece, her sabah, yatarken, kalkarken hatta aldığım her nefeste bile seni düşündüm ben bir an önce oradan çıkıp sana sarılarak uyumanın hayalini kurdum ama bak şimdi yanımdasın daha doğrusu yanındasınız sizi çok seviyorum siz benim her şeyimsiniz" Açılay nefes bile almıyordu Baran'ı dinlerken, o kadar güzel anlatıyordu ki özlemini aynısını yaşadığına yemin bile edebilirdi. " canımın içi sevdiğim bende seni çok özledim bende hep seni düşündüm her saniye sabah akşam gece gündüz hep yanımdaymışsın sanki hiç ayrılmamışız orada bile berabermişiz gibi düşünmeye çalıştım ha yapamadım o ayrı bir konu ama sonuçta hep seni düşündüm aklımda, kalbimde ve hatta sarılıp yattığım yastıkta bile sen vardın ama şimdi yanımdasın ve ben o kadar mutluyum ki anlatamam birtanem seni seviyorum seni çok seviyorum" Açılay sözünü bitirdiğinde karnına bir ağrı saplanmıştı ve bu ağrı beline bıçak saplanıyormuş hissi veriyordu. "Ahh Baran karnım! Karnıma ağrı girdi çok ağrıyor sanki belime bıçak saplıyorlar ne olur hastaneye gidelim ahh!" Baran telaşla Açılay'ı kucağına aldı ve hızlı fakat dikkatli adımlarla arabaya doğru hareket etti bir kaç dakika sonra arabayı çalıştırdı ve hemen yola koyuldu bir an önce hastaneye gitmesi gerekiyordu karısına ya da bebeğine bir şey olabilirdi bu yüzden hızlı olmalıydı. Araba sarsıldıkça Açılay daha çok bağırıyor kasılıyor ve acısını belli etmeye çalışıyordu. Baran sakinleştirmeye çalışırken dikkatini de dağıtmamaya özen gösteriyordu. " geçti birtanem az kaldı bir kaç dakika daha sabret hastaneye gelmek üzereyiz" Açılay yaşadığı acıdan dolayı dinleyemiyordu Baran'ı sadece bir an önce ağrısının dinmesini istiyordu. Dakikalar sonra hastaneye varmışlardı ama Açılay'ın ağrısı artık dayanılmaz bir hal almıştı acilden giriş yaptıkları sırada Açılay bacaklarına doğru bir sıcaklık hissetti ve korku içinde tekrar bağırmaya başladı " ahh Baran altım ıslandı galiba bebeğimiz geliyor ama daha erken değil mi kaç aylık ahh doktor bey bir şey yapın ne olur ben bebeğime zarar gelmesini istemiyorum doğması için çok erken hayata tutunamaz o lütfen bir şeyler yapın bebeğimi kurtarın" hem doktor hem de Baran şaşırmışlardı eğer bu bebek anne karnında tutunamazsa yaşayamazdı daha çok küçüktü anne karnından çıkmaması gerekiyordu. Doktor elinden geleni yapabilmek için Açılay'ı hemen ameliyathaneye götürdü ve Baran'a döndü "acil olarak kan bulun AB(RH)+ kana ihtiyaç var ne kadar kısa sürede gelirse karınız ve bebeğiniz için o kadar iyi olur" Baran korkmaya başlamıştı yoksa karısını ya da bebeğini kayıp mı edecekti? Hayır bir kez ayrılmıştı bir kez daha izin veremezdi bir şeyler yapmalıydı. Hemen annesini aradı ve durumu izah etti acil olarak kana ihtiyaçlarının olduğunu eğer bulunmazsa kızını ya da torununu kaybedebileceğini söyledi, Açılay'ın annesi şaşkın bir şekilde telefonu kapatarak oldukça hızlı bir şekilde hastaneye geldi çünkü Açılay'a uyacak kan sadece onda vardı. Saatler süren beklemeden sonra doktor en nihayetinde ameliyathaneden çıkabilmişti nefes nefeseydi ve alnında ter bulgur bulgur olmuştu. Hızla Baran'ın yanına geldi " Açılay hanımın yakını siz misiniz?" Baran heyecanla ve merakla cevap verdi "evet ben eşiyim doktor karım nasıl bebeğimiz iyi mi iyi olacaklar mı lütfen kötü haber vermeyin dayanamam ben onlardan ayrı kalmaya" Baran neredeyse ağlamak üzereydi gözleri dolu dolu doktorun ağzından çıkacak bir kelimeye bakıyordu. Doktor konuşmaya başladı " Bakın Baran bey eşinizin ve bebeğinizin durumu çok ciddi en ufak bir stres korku sinir ya da herhangi bir kötü haber Açılay hanımı da bebeği de riske atar ameliyata girdiğinde bir seçim yapmak zorundaydık ama neyse ki Açılay hanımda bebeğiniz de direndi ve yaşama bağlanmak için savaştılar eğer siz zamanda hastaneye getirmemiş olsaydınız belkide her ikisini de kaybedebilirdik neyse ki zamanında burada olmuşsunuz ve bizde elimizden geleni yaptık şimdilik her ikiside iyi fakat dediğim gibi en ufak bir sinir stres veya moral bozukluğu eşinizinde bebeğinizinde hayatını riske atar çok dikkat etmeniz gerekiyor her istediğini yapın ve size küçük bir tavsiye mümkün olduğunca yattığı yerden kalkmasın ayakta çok durması pek iyi olmaz düşük riski gazla olduğundan dolayı bugünlük misafirimiz olacaklar sizde evinize gidebilirsiniz yarın sabah erkenden burada olun bazı tetkikler yapmamız gerekiyor bunun için sizden onay imzası alınacak şimdilik iyi günler" diyerek yanından ayrıldı doktor, Baran ise başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi hissetti ve olduğu yere çöktü doktor ondan resmen imkansızı istemişti daha hayatlarından Özgeyi tam olarak çıkartmamışlardı bu yüzden Açılay'ın sinirlenmemesi yada üzülmemesi imkansızdı. Çaresiz bir şekilde uzaktan karısına ve bebeğine baktı içi yanıyordu fakat bunu onlara belli etmemeliydi yoksa ikisini de kaybedebilirdi. Sessizce içeriye girdi karısının alnından öptü kokusunu içine çeke çeke saçlarını okşadı aslında gitmek istemiyordu ama mecburdu burası bir kadın doğum hastanesiydi ve burada gece erkeklerin kalması yasaktı. Eli boş eve döndü ama aklı hala karısında ve bebeğindeydi daha kız mı erkek mi onu bile bilmiyordu en ufak bir hatada kavuşamadan her ikisini de kaybedebilirdi, bu yüzden dikkatli olması gerekiyordu sabaha kadar uyuyamadı aklı hep oradaydı acaba bir şey oldu mu olacak mı diye düşündükçe kafayı yemek üzereydi sanki dakikalar saat gibi geliyordu Baran'a bir an önce sabah olsada karımı görsem diye uyuyamadı.

İmkansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin