BÖLÜM -20-

169 20 158
                                    

Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu
                            HER ŞEYİ YAK

      

AŞK;
Bir kalıba,
Bir yatağa,
Bir sıfata
Ya da dört duvara..
Sığdırarak yaşanacak kadar küçük
bir duygu değil.
Her sıfatta, ya da her fırsatta
Her yerde ve her koşulda yaşanacak kadar kabuğuna sığmayan koca bir tutkudur

                      -İBRAHİM BATTAL YILDIZ-





"İnci... İnci? İnci! Hadi uyan!"

"Hıı?" Diye mırıldandım sonunda.

Bir gülme sesi duydum derinden ancak, o kadar çok uykum vardı ki, ne gözlerimi açabiliyordum, ne de vücudumun herhangi bir yerini oynatabiliyordum.

"Ah İnci!" Dedi Kerem sabrı son demlerindeymiş gibi. "Hadi ama kaç oldu seni uyandırmaya çalışıyorum!"

"Kerem?" Diye mırıldandım tekrar uykulu sesimle yattığım yerden. Kısık, uykulu sesim çok derinlerden yükseliyordu. "Uyuyorum dimi ben?"

"Bilmem," dedi gülerek. "Uyandın sanki ama, ses var, görüntü yok!"

Dalga geçiyordu benimle fakat, öte yandan sabah sabah kulağıma çalınan erkeksi buğulu sesi, sol yanımdaki zili çoktan oynatmaya yetmişti.

"Rüya görme olasılığım?" Diye sordum. Sormalıydım çünkü; Kerem, kokusuyla, sesiyle mütemadiyen rüyalarımı süslüyordu ve bu defa da rüya olup olmadığını bilmek istiyordum. Gerçek olmalıydı.

Sabır dilenir gibi sesli bir nefes alıp verdi, "Yüzde sıfır," dedi.

Memnun bir ifadeyle gülümsemem yüzümde çiçeklenirken, yüzüstü yattığım yatakta biraz daha rahatlaşıp kollarımı yastığın altına soktum. Başımın üstünde de bir ağırlık hissediyordum yastık olmalıydı. 

"5 dakika daha uyusam ya?" Dedim ağzımın içinde yuvarlanan kelimelerle.

"Yok sana 5 dakika," dedi hazır cevap bir şekilde. "O raddeyi çoktan geçtik güzelim, 1 saattir sana dil döküyorum."

Abartıyordu. 1 saatte fil olsa uyanırdı. "3 dakika peki?"

"Saniyen bile yok!" Dedi sert bir sesle. Sesini kararlığını vurgulamak için bilerek sert bir tonda yükselttiğini anlamıştım. Yoksa boğazından güler gibi ses çıkmazdı.

"Offff...."

"Oflama! Kalk artık. Üçe kadar sayıyorum, kalkmazsan ayağından çeker, sürüye sürüye çıkartırım seni bu yataktan." Yumuşacık bir sesle devam etti: "Hadi bak, şeker alacağım sana."

Çocuk kandırıyordu sanki? Bir şekere tav olmayacak kadar büyümüştüm ve haliyle daha büyük vaatlerde bulunması gerekiyordu, belki o zaman düşünebilirdim. Yine de elimde olmadan sessizce kıkırdadım. "Çilekli olsun ama.."

"Bir..." dedi gülerek.

Tehdidini alıp kabul ettiğimde, çektiğim kürekleri de boşa savurduğumu anladığımda, Kerem'in son sabır kırıntılarının da kendinde kalması gerektiğine kanaat getirdiğimde, çilekli şekerin de hatrına pes etmek zorunda kalmıştım. Beni uyutmamaya yemin etmiş gibiydi ve asla susmuyordu.

Yüzüstü yattığım yatakta bacaklarımı kaldırıp ileri geri hareketler yaparak üstümdeki yorganı ayaklarımın ucuna ittim. Sıcak yorganı üstümden ittiğimde, belimden içeri doğru soğukluk hissettim. Tişörtüm yukarı sıyrılmış ve belimi açıkta bırakmış olmalıydı. Başımı ağır bir şekilde kaldırdığımda, benimle birlikte başımın üstünde duran yastıkta kalkmıştı.

İNCİ (SİL BAŞTAN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin