Bölüm Şarkıları:
Seksendört: KAL ÖLENE KADARCandan Erçetin: ELBETTE
Nerden geldin, nerelisin,
dilin, rengin, geçmişin hiç umurumda değil.!
bana geldin ya,
öyle mutluyum ki...seni seviyorum sevgilim,
sevgisiz saçlarıma can verdiğin için.ellerini özlüyorum,
sımsıkı tuttuğum , hiç bırakamadığım,
gözlerinde ölmeyi seviyorum,
tüm acılarımı silen bakışlarını...seni seviyorum hayatım,
hayatıma tüm renkleri kattığın için
seni seviyorum aşkım,
romanlardan çıkmış bir aşk armağan ettiğin için
seni seviyorum prensesim,
rüyalar ülkesinde beni yeniden yarattığın için...her anım seninle dolu,
seninle her söz şiir, her yer sevimli
sitem etmeyi unuttum,
kızamıyorum düne, talihe, acılara,
deli değilim ama hep gülesim var
aşık mıyım neyim
seni yollayan yaradanı daha bir seviyorum artık
herşeyi seviyorum
seni herşeysin...-SİNAN ERKEK-
❤️
Hayatta acılar vardır. Herkesin yaşadığı, fakat herkesin yüreğinde farklı yaşattığı acılar. Kimse kimin ne yaşadığını, ne çileler çektiğini bilemez. Kimse kimsenin kalbindeki yangını anlayamaz... Kimin derdi daha büyük diye sorsalar, Herkesin derdi kendine büyük derim.
Kimi canından kanından evladını kaybeder, kimi sevdiğini, kimisi ise annesini, babasını, kardeşini. Herkes mutlaka geçmiştir bir kere o acı sarmalından. O girdap öyle bir girdap ki, nefes aldırmaz insana ölmek istersin ölmezsin, öldüm der durursun da, Allah sana yaşacaksın, çekeceksin der.
Kimi başı yukarda dik durur, göğüs gerer acısına tek damla yaş akmaz gözünden, kimi kahreder kendini isyan eder, haykırır yüreğine ağır gelen çilesini. Kimisi ise kaçar yüreğinden, aklındakinden, sanki kaçtıkça geçecekmiş gibi. Geçmeyecek fakat alışmak diye bir şey var, iyiye, kötülüğe, mutluluğa, acıya... Alışıyorsun.
Toprağın altına sakladığımız acılar...
Yüreğimizi, toprağın altına gömdüğümüz canlar...
Hiçbir şey göründüğü gibi değildi ne yazıkki. Ben, her ne kadar Kerem'i o masadan elinden, yüreğinden tutup kaldırmış olsam da, bu akşam Melis'in bir söylemiyle Kerem, yüreğinin yükünün altında ezilirken, yüzünden düşen maskenin ağırlı altında da ben ezilmiştim. Kerem'in zihninde, kalbinde yeniden aralanan o pencere, içeriye acının en koyu demini bırakırken göğsüne saplanan okların acısını benden daha iyi kim bilebilirdi?
Koca bir kışı atlamışsın da, tam çiçek açmışken dolu vurmuş gibi oluyordu bazen hayat. En olmadık zamanda, en savunmasız olduğun anda.
Gülüyoruz, eğleniyoruz, kahkahalar atıyoruz, aşık oluyoruz öyle değil mi? Değil! Bir yerlerde o hiçbir duygunun ulaşamadığı kör nokta mihenk taşı gibi duruyordu. Yüreğimiz ağlıyordu fakat bir yanımız bahar bahçeydi işte. Sessiz çığlıklarımız var bizim kimsenin bilmediği. Sessiz haykırışlarımız var bizim kimsenin duymadığı. Öyle işte...
Kolay anlatılıyordu acılar. Kolay yazılıyor, fakat asla kolay yaşanmıyordu.
Kerem gittikten sonra ne kadar süre geçmişti bilmiyordum. Kapattığım dış kapının arkasına sırtımı yaslamış düşünüyor, düşündükçe boş teneke misali çınlayan aklım işin içinden çıkamıyordu. Beynimin içine kurduğum salıncakta bir ileri bir geri boşlukta sallanırken, içi boşalan zihnimde kendime cevaplar bulmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİ (SİL BAŞTAN)
Ficção Geral"Koş anne! Durma koş.." "Asya'm nerdesin kızım?" "Yapabilirsin anne... Durma!" Dünya öyle bir yer ki, ne duracak gücüm var, ne de koşacak kadar cesurum. Uzaklarda çok uzaklarda biri var. Ne koşsam yetisebilirim ne de uzansam tutabilirim. Tek bir...