Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu
ÇOCUKLAR GİBİHep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısında gibi en sakin denizlerin...Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında
Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum.
Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum;
En eşsiz dakikalar sürsün senin yaninda...Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin,
Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim!
Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim!Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin;
Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini,
O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini.ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
"-Seni Seviyorum-" dedim.
Kerem duyduğu sihirli iki kelimenin etkisiyle nabzının tüm vuruşlarını her bir noktasında hissetti ama kalp atışları aniden ağırlaşıp nefesini kesti. Eli ayağına dolandı, ağzı açılıp kapandı, kelimeleri unuttu. Doğru mu duydum diye düşündü. "İnci ne dedin?" Diye sordu emin olmak amacıyla. Başını hızlıca boynundan kaldırırken uykunun kollarında salınan İnci cevap vermedi. "Bir daha söyle," dedi bu kez, heyecanla.
Fakat Kerem, tüm gece boyunca gördüğü salt acıyla karamış gözlerin kapalı olduğunu gördü. Bakmaya doyamadığı güzel yüzüne bakarken uykunun içinde sakin nefes alışverişlerini dinledi ve cevap vermeyeceğini anladı. Sarıldı. Öptü. Doğru duymuştu. 'Seni Seviyorum.' Demişti.
Sessiz bir Ah çekişle başını boynuna sakladı tekrar. "Seviyorum seni," dedi. "Ben senin için her zaman burda olacağım..." kalbi gibi ağzından çıkan sözcükler de titriyordu. "Korkunç bir enkaz altında dahi kalsam gözünden düşecek tek damla için yanında kalırım. Söz İnci'm. Herkesten daha yakınındayım, kendini hiçbir zaman yalnız hissetme bi'tanem," boynundan öptü. "Ve sakın şu çivisi çıkmış dünyada tek başımayım deme... Senin naif kalbin bu asrın dengi değil, n'olur gülümse, hep gül. Seni seviyorum gül kokulum."
Günlerce, belki aylarca, hatta ömrünün sonunda kadar gül kokusunda kalabilirdi ancak birbirine girmiş karmakarışık duygularla nefesinin kendisine yetmediğini hissetti. İnci'nin hayatı paslı bir makastı ve öğrendikleri kalbini lime lime etmişti. Fakat diğer yanı da delice bir çoşkuyla haykırmak istiyordu. İnci onu sevdiğini söylemişti. İnci'den beklenmeyecek bir hamleydi bu, tıpkı önceki gece onunla birlikte uyumak ismetesi kadar şaşırtıcıydı. Fakat İnci mucizelerle geldiği gibi kışın ortasında açan bir gül gibi süprizlerle de Kerem'i şaşırtıyordu.
Yorganı İnci'nin omuzlarına kadar çekerken saçlarının arasına derin bir öpücük bırakıp yavaşça doğruldu. Yatak odasından çıkarken aralık duran kapıyı holden daha fazla ışık girsin diye sonuna açtı. Karanlıkta kalmasına gönlü el vermedi. Dış kapıya doğru ağır adımlarla yürüdü ve montunu eline alıp sessizce çıktı. Kapıyı iki kez kilitlemişti.
Eli sızım sızlayan göğsünün üstünde, başı yukarda durup bekledi. İnci onu sevdiğini söylemişti mutlu olmalıydı hatta mutluyuydu da, fakat duyumsadığı acısı şu an için daha ağır basıyordu. Ne kadar süre sonra hazmederdi, hazmedebilir miydi kestiremiyordu. Ayakları onu yukarı, on katlı binanın çatısına yönlendirdi. Yere sığamıyordu, gökyüzüne ne kadar yakın olursa o kadar nefes alabileceğini düşünüyordu belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNCİ (SİL BAŞTAN)
Ficção Geral"Koş anne! Durma koş.." "Asya'm nerdesin kızım?" "Yapabilirsin anne... Durma!" Dünya öyle bir yer ki, ne duracak gücüm var, ne de koşacak kadar cesurum. Uzaklarda çok uzaklarda biri var. Ne koşsam yetisebilirim ne de uzansam tutabilirim. Tek bir...