amelia: neden mezar tasarlamak gibi bir mesleğe sahipsin?
amelia: yapacak daha iyi bir iş bulamadın mı cidden?
amelia: üstelik henüz çok gençsin.
darian: babamdan kalma diyelim.
amelia: korkutucu bir meslek olmalı.
darian: genelde ölmüş olan insanların arkasından mezarlarını tasarlamak korkutucu olmuyor lakin sen bir istisnasın tabii ki.
darian: ve evet, bu durum korkutucu.
darian: çünkü şu an seninle konuşurken birkaç hafta sonra orada öylece yatacağını düşünmek garip.
amelia: beni niye bu kadar önemsiyorsun?
darian: önemsenmeye ihtiyacın var.
amelia: ama bu hiçbir şeyi değiştirmiyor, güven bana.
amelia: ailen her gün gülümseyerek gözünün içine bakıyor ama hiçbir şeyi fark edemiyor.
amelia: ya da ne bileyim, arkadaşların hayatlarında gelişen ve senin umrunda dahi olmayan bir sürü şeyi saatlerce anlatıp, kendilerini biraz olsun önemli hissetmek için götünü yırtıyor.
amelia: uzun uzun bakıyorsun yüzlerine.
amelia: anlasınlar, bir şeyleri artık anlasınlar ve seni bu iğrenç durumdan kurtarmak için bir şeyler yapsınlar diye.
amelia: ama olmuyor.
amelia: aman neyse işte.
amelia: bunlar gereksiz detaylar.
amelia: sence denizanaları yaşamlarını nasıl sürdürüyorlar?
amelia: bir yerde okumuştum, 1 saniyede bile o kadar fazla ürüyorlarmış ki ileride insanlığı bile ele geçirebilirlermiş.
amelia: birazcık da bundan bahsedelim :)
darian: sen cidden iyi değilsin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
god's bittersweet tragedies
Short Story[texting, tamamlandı] amelia: ben anıt mezar yaptırmak istiyorum. darian: bunun için çok doğru bir yerdesiniz. amelia: duyduğuma göre siz çok iyi mezar tasarlıyormuşsunuz. amelia: bu konuda kendimi size rahatlıkla emanet ediyorum. darian: eh, öyle...