Chanyeol ve Baekhyun şaşkınca bize bakıyorlar. Gülümseyerek geçiştirmek istiyorum ama ikisi sağolsun buna izin vermiyorlar. Muhteşem oğlanlar bunlar, bu cümleyi göz devirerek kuruyorum.
Bizi tebrik ederek başlıyorlar. Nasıl oldu, ne ara oldu sorularına, "İlk görüşte aşk." diyor Kyungsoo ve bizi her sorudan bir zırh ile koruyor böylece.
Baekhyun kalp şeklini almış gözleri ile bizi izliyor. İnsan dünyasındaki en iyi iki kişiyi arkadaş edindiğim için kendimi tebrik ediyorum.
Okuldan ayrıldığımızda acelem olmadığını öne sürüp Kyungsoo'yu işe bırakmayı teklif ediyorum. Çok yakın olmadığından benim arabamı alıyor öyle gidiyoruz, bana sürekli kaçak bakışlar atıyor. Gülümsemesini tutmaya çalışıyor ama beceremiyor. Ona birkaç defa ne olduğunu soruyorum ama beni geçiştiriyor. Onun tarifi ile kafesine vardığımızda aşağıya iniyoruz. Kapısının önüne kadar götürüyorum onu elinden tutarak. Kaçak halleri hala devam edince son kez şansımı deniyorum.
"Söylemeyecek misin? Neye gülüyorsun öyle?" Başını olumsuz anlamda sallıyor.
"Yüzümde bir şey mi var?" Başını olumsuz anlamda sallıyor.
"Beni çok seviyorsun ondan mı?" Başını bu sefer beni onaylayarak sallıyor. " Az önce söylediğin şey çok sevindirdi beni." diyor ayağının ucuyla ayakkabımın ucuna vururken. Bakışları da yeri izliyor, ama gülüşü taptaze yerinde.
"Beni kendine çektin, eşim dedin. İlk kez kendimi birilerine sahipmiş gibi hissettim. İlk kez birilerinin gerçekten bir şeyi olmuşum, olabilmişim dedim."
Elimi saçlarına daldırıyorum. "Sen bizim her şeyimizsin bundan sonra, biliyorsun bunu."
"Siz benim her şeyimsiniz. Her şeyim oldunuz. Kaderime artık minnettarım. Bu çok büyük bir şans, kıymetini bileceğim Jongin. Bu şansı kaybetmemek için her şeyi yaparım." Başımı sallıyorum.
"Biz birbirimizi kaybetmeyeceğiz. Korkma." Bana sarılıyor. Gözleri gördüğüm en parlak yıldızdan daha parlak. Güneşim, ayım, evrenim.
"Jongdae sana neden Noel Baba diyor?" diye soruyor.
"Geçen sene sene sonu balosunda Noel Baba ve cüce olmuştuk Minseok ile. Sehun ve Chanyeol de Super Man ve Batman olmuşlardı. Adımız öyle kaldı, ama ben çok memnunum. Yakışıklı Noel Baba'ya dünyanın alışması lazım. Sence de öyle değil mi?"
"Eskiden hiç sevmiyordum onu ama şimdi sizi verdi bana, bundan sonra evet bence de çok yakışıklı olmalı. Senden saha iyi olmadığına eminim ama."
Ona yaklaşıyorum ve bir sır vereceğimi işaret ediyorum. "Gerçekten de benden daha iyi değil." diyorum.
Bana tatlı bir kıkırtı daha veriyor. "Akşama seni almaya geleceğiz, kendini çok yorma." diyorum saçlarını okşarken.
"Yorma ne?" Kaşlarını kaldırarak bana bakıyor. Önce anlamıyorum, anladığımda kalbim sıcacık oluyor. "Kendini çok yorma aşkım." Yanağını okşuyorum. "Tamam mı?"
"Tamam aşkım." diyor, arkasını dönüp koşar adım kaçıyor benden. Sonra bir an duruyor, omuzlarını dikleştiriyor, tekrar bana dönüp dimdik ve kararlı adımlarla bana geliyor, yüzümü ellerinin arasına alıp bana ufacık öpüyor beni. "Sen de kendine çok dikkat et, yorma kendini. Akşamı iple çekeceğim." diyor.
Defalarca kez arkasını döne döne kafeye sonunda ulaşıyor. Yüzündeki gülümseme ile onu kapıdan girene kadar izliyorum. Sonra arabamı alıp, eve gidiyor, evden kendimi Noel Company'e atıyorum. Bilirsiniz, sihirle işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
What I Want for Christmas "kaisoo
Fanfiction"Bindiğin alametin seni nereye götüreceği değil o alamete binip binemediğin önemli. Bir kere bunu seçmeye güç yetirebildiysen yeniden ve yeniden bambaşka alametlere binebilirsin. Önemli olan o yumurtayı kırma cesaretini, yüzsüzlüğünü, merhametsizliğ...