boşver düşmek kimin umrunda 2

722 74 144
                                    

Minseok gelmeden kahvaltıyı hazırlayabilmek için ortaklaşa çalışıyoruz. Yumurtalar, kızartılacak ekmekler, sütler, çaylar, reçeller. Minseok ne sever anlatıyorum Kyungsoo'ya. Hepsini can kulağı ile dinliyor. Haşlanmış yumurtadan çok hoşlanmadığını ama illa yemek zorunda kalsa az pişmiş sevdiğini anlatıyorum, domatesi asla yemediğini, şeftaliye aşık olduğunu ama tüylerinin onu huylandırdığını.

Matematiği çok sevdiğini, okumak konusunda çok hevesli olduğunu, iş mektuplarımı bile okumasını hızlandırmak için okumak istediğini.

Masalları onun anlattığını, her gece minik penguen ve sevimli çocuk hakkında masallar uydurduğunu. Birlikte yaptığımız şeyleri sihirli olaylara dönüştürerek bana anlattığını, çok gülerse gazını kaçırdığını. Kendi bunları bizzat öğrenecek, ama ben anlattıkça öyle güzel gülümsüyor ki bencilce de olsa bunları anlatmaya devam ediyorum. Sırf onu biraz daha gülerken izleyebilmek için.

Kendimi gerçekten bencil hissediyorum. Ama sanırım sevmek biraz da bencillik getiriyor.

Hep benimle olsun, hep bana gülsün, hep birlikte olalım, tüm ömrünüz boyunca birlikte kalalım, beni sonsuz sevsin, benim onu seveceğim gibi, birbirimizi sonsuz sevelim, hiç ayrılmayalım, hiç tartışmayalım, beni hiç bırakmasın.

Emin değilim ama, sevmek biraz da kendinden vazgeçmek ise bencillik yapmamalıyız. Onun için kendimizi üzecek şeyler yapmak gibi. O mutlu olsun diye giden binlerce aşık gibi.

Ama ben ondan uzakta mutsuz olmal istemiyorum. Benden uzakta mutsuz olsun istemiyorum. O hep mutlu olsun istiyorum. O hep mutlu olsun ama benimle olsun, bu çok mu yüzsüzce?

Benim yüzümden yıllarca mutsuz olduğunu ona nasıl söyleyeceğim? Bu kara bulutları içimde tutmalı ve onu tüm o yılları telafi edecek kadar mutlu etmeye mi çalışmalıyım? Aramıza gerçeklerin soğukluğunu sokmamalı mıyım? Yalanların sahte sıcaklığı ile ne kadar hiçbir şey yokmuş gibi devam edebilirim?

İkiyüzlü bir şekilde sevebilir miyim onu? Buna hakkım var mı? Melankolik hallere girmek istemiyorum ama Kyungsoo öğrendiğim tüm doğruları gözümden çıkaracağım kadar güzel hissettiriyor. Benim kayıp parçam, güzel yanım, ilk aşkım.

Bencil biri olmayı istetiyorsun bana. Seni alıp buradan kaçmak istiyorum. Kaderinden kaçırabilir
miyim seni? Kaderimizi atlatabilir miyiz? Onu reddedersek bırakır mı peşimizi, arkasında bir iz bile bırakmadan yok olup gider mi? Sadece seninle olsam, aile olsak, Minseok, sen, ben. Benim ilk aşkım, seni kaybetmekten korktuğum için gizlediğim şeyler yüzünden beni affetsen olur mu?

Bunları ona söyleyemiyorum. Kötü şeylere karşı gördüğüm duvarların içinde mutlu bir ilüzyonla yaşıyoruz. Daha benim diyemeden kaybedebilecek olmak çok çaresiz bırakıyor beni.

Bedenimi saran bu nereden geldiğini anlayamadığım sevgi, beni bambaşka biri yapıyor. Hem kendimi her gerçekten kaçabilecek kadar güçlü hem de Kyungsoo'nun kollarına yığılıp da af dileyecek kadar çaresiz hissediyorum.

Sevmek insanı garipleştiriyor.

Bugün olmaz diyorum kendi kendime. İki gün sonra söz. O zaman söyleyeceğim.

Bugün yılın son günü, yarın Minseok'un doğum günü. İki gün gerçeklerden habersiz mutlu olsa, bizimle olsa...
Ona kalmak içim sebepler yaratmaya çalışıyorum sadece.

Geçip giden yılları ona veremem ama sonrası için neyim var neyim yoksa önüne serebilirim. Onu kendimden çok sevebilirim. Benim güzel kış çiçeğim. Yorgun, kırgın, küskün kış güneşim.

What I Want for Christmas "kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin