Kahvaltı🍞🥚

265 15 2
                                    

Sabah uyandığımda kendimi çok iyi hisediyordum. Gece olanlar aklıma geldiğinde istemsizce güldüm. Ayağa kalktığımda üzerime baktım. Pikachu'lu pijamamı gördüğümde Boun aklıma geldi. Yine güldüm. Kapıyı açıp odadan çıktım. Hiç kimseler yoktu ortalıkta. Saate baktım. Saat 10-du ve hiç kimse uyanmamış mıydı? Garipti. Birden bileğimden tutulmam ile afalladım. Boun beni tutub duvarla arasına aldı. Ona şaşkınca bakarken o sadece gülüyordu. Dudağıma yaklaştı. Yaklaştı. Yaklaştı.......Çekilmek istesem de izin vermedi. Şimdi Marshall gelse ne olacaktı? Bana daha çok yaklaştığında konuşmaya başladım
"H-hia daha fazla yaklaşma Marshall göre bilir. Hem artık ne kadar yaklaşa bilirsinki? Içime mi gireceksin?"
"Neden olmasın? Izin verirsen gire bili-"
"Sus Boun! Ne saçmalıyorsun? Bırak beni!"
"Bırakamam. Öpeyim mi seni ha?"
"Hayır! Bırak beni!" Ne kadar çabalıyordumsa beni bırakmıyordu.
"O bal dudaklarından öpmezsem bırakmam"
"Oooo ben sizin o bal öpüşmenizi bölmeyeyim o halde" Birden Marshall geldi ve bizi böyle gördü. Şimdi ne yapacaktık biz? Offf Boun ben sana ne diyeyiiim!
"Yok Marshall biz öpüşmüyorduk" Bana piç gülüşü sunan Marshall'a doğru ilerledim.
"Ahaaa demek daha fazlasını yapıyordunuuuz. Tamam ben gideyim. Siz de gidin yatak odanızda yatın yahuu. Çırt çırt"
"Yaaa biz rolümüze çalışıyorduk. Yanlış anladın sen bizi"
"Tamam ben de inandım buna. Hah buna inanacağımı sanma. Prem,bro'm benim neden yalan konuşuyorsun?"
"Yalan konuşmuyor Marshall. Prem benimle hiç bir şey yapmıyordu. Yani yapıyorduk ama biz rolümüze çalıştığımız için-"
"Tamam daha fazla yalan konuşmanızı istemem. Onun için ben gidiyorum. Bu arada ben yemeği evde yemeyeceğim. Bir arkadaşımla kafede yiyeceğiz. Isterseniz siz de gelin"
"Yok biz evde yiyeriz. Sana afiyet olsun şimdiden" Boun benim yerime konuşunca bir az sinirlendim. Ben de istiyordum kafede yemek yemeği!
"Size dee. Bu arada evde yokum diye istediğinizi yapmayın! Eve gelip sizi çıplak görmek istemem" Dediği an arkasından koşmaya başladı. Boun bizim bu halimize gülüyordu.
"KAÇMA! SEN GÖRÜRSÜN!" Kapıdan çıkıp gittiğini gördüğüm zaman bağırdım. Salak bro'm benim.

"Tamam Prem gel tutamadın işte" 5 dakikadır kapıya boş-boş bakıyordum. Boun bunu gördüğünde söylemişdi.
"Biz de gitseydik onunla! Nede hayır dedin?"
"Çünki biz bu gün evde birlikte güzelce omlet yapıp yiyeceğiz"
"Hmm aslında kötü fikir değil. Tamam yapalım"

20 dakikanın sonunda mutfak fena bir hal almışken bizim omlet hazırdı. Bir omleti yapmak için neden bu kadar uğraştık? Omlet kolay bir yemekti. Sanırım yanında free'de yaptığımız için bayağı uzun sürmüştü şu omlet. Ama görüntüsü çok iyi değilmii:

(Şu çayların yerine portakal suyu düşünün

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Şu çayların yerine portakal suyu düşünün. Gece gece canım çekti beee☝️)
Bizimkisi sade omlet değildi ama. Içinde insandan başka her şey var misali.

"Kahvaltımız muhteşem olmadı mı?"
"Çook iyi oldu beee" Boun'u sorusunu yanıtlarken kahvaltımıza hayranlıkla bakıyordum.
Oturduk ve yemeye başladık. Çok iyi olmuştu.

Yemeğimizi bitirmişdik. Boun karnını tutarak oturmuşdu.
"Prem nasıl yedik ama"
"Ben doymadım ama"
"NE?! Yok artık. Sen neden doymuyorsun?"
"Çünki ben senin domuzcuğunum"
"Evet sen benim domuzcuğumsun"

Benim domuzumsun sen🐷~WinTeamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin