"Yok artık!" Marshall'a sevgili olduğumuzu söylüyorduk ama o inanmıyordu. "Salak! Sevgiliyiz diyoruz neden inanmıyorsun?!" Boun Marshall'a bakarak konuştuğunda ciddiydi. "Gerçekten mi? Şaka yapıyorsanız-" "YAPMIYORUZ YAAA" evet bağıran bendim. Çünki bıkmıştım. Marshall beni bıktırmıştı! "O zaman gözümün önünde öpüşün" Bu dediği kolaydı. Aynen onu dediği gibi gözünün önünde dudaklarımızı birleştirdik ve seslice ayırdık(American filmi oldu aq bu hdh). "O-OMOOOO. Siz gerçekten öpüştünüz mü? Hem de benim karşımda? Ben galiba hayal görüyorum" "GÖRMÜYORSUN!!!" Yine bağırmıştım. "Tamam sevgilim bağırma. Zararlı" benim için endişelenen Boun'a baktım. Tekli koltuktan kalkıp yanına gittim. Yanında oturduğumda elini omzuma attı. Matshall bize bir tabloymuşuz gibi bakarken gülümsedi "Siz geeçekten sevgilisiniz" "Wayyy teşekkürler söylediğin için. Biz bilmiyorduk!" Boun söylendikten sonra göz devirdi. Ve bana baktı. Gözleri romantik-romantik dudaklarıma kaydığında harakete geçtim. Onun yanından kalkarak "Hadi kalkın gidip bir az eğlenelim" dedim. "Nereye?" Marshall ve Boun bana meraklı gözlerel bakıyordu. "Lunapark?" "Prem,bu çok çocukça" Marshall söyledikten sonra Boun onu onayladı. Ne varmış lunaparkta yaa? "Bence bara gidelim. Bir az eğlenmekten bir şey olmaz" dedi ve göz kırptı Marshall "Ne?! Ben Prem gibi güzel bir erkeği bara sokmam. Istersen seni başka bir yere soka bilirim. Ha Marshall?" Boun sinirle söylemişti. "Yok kalsın" Marshall korkarak söyledi. "Eeee nereye o zaman?" Bir yere gitmek istiyordum. "Bencee hmm şeyyy. Haaa buldum!!! Hiç bir yere gitmeyelim" Eğer Boun'u sevmeseydim onu öldüre bilirdim. "Tamam o zaman bir cafeye gidelim" Işte buuuu. Marshall beni iyi biliyordu. Yemek benim her şeyim. Durr. Hayır. Boun benim herr şeyim. Gidip güzelce giyindim. Kısa bir şort-Boun'u delirtmek için-ve sade bir t-short.
Buradaki en güzel cafelerden birine gelmişdik.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik. Yan masada bir erkek ve bir kadın oturuyordu. Erkek bana bakıp duruyordu. Sadece bana bakmıyordu. Bacaklarımı da süzüyordu. Kısa şort giydiğime çok pişman olmuştum. Boun ve Marshall benim rahatsız olduğumu anlamış olacaklarki konuşmaya başladılar. Ikiside "Ne oldu?!" Diye sorular sorarken ben yanımdaki masaya baktım. O erkekle kız el-ele tutuşuyorlardı. Boun benim onlara baktığımı görüp gülümsedi. "Haaaaa anladım ben senin derdinii" uzadarak konuştuktan sonra elimi tuttu. Yanlış anlamıştı. Onlara özendiğimi sanmıştı ama eğer gerçek olayı bilseydi o erkeği gebertecekti. Ve polisler falan gelecekti. Böylelikle Boun'a hiç iyi şeyler olmayacaktı. Bu yüzden ona olayı söylememek kararı aldım. "Prem,özür dilerim. Akıl edemedim elini tutmayı. Özür dilerim sevgilim" Boun bana sevgilim dediğinde yanımızda oturan erkek bize baktı. "B-ben bir lavoboya gidebilir miyim?" "Tabikide" Kalkıp lavoboya taraf yürüdüm. Ama onun benim arkamdan gele bileceğini düşünmemiştim. Tualete girdiğimde aynanın karşısına gectim. Bir az kendime anlamsız şekilde baktım. Tombul yanaklarımı su ile ıslattım. Kafamı kaldırıp aynada kendime bakacaktımkii arkamda o deminki erkeği gördüm. Bana pis bir şekilde bakıyordu. Çabuk arkamı döndüm. Gitmek için haraket ettiğimde beni belimden tutarak rastgele bir kabinle arasına aldı. Hala o pis gülüşü yüzündeydi. "N-ne yapıyorsunuz!? Bırakın lütfen!" "Aaaa ama güzellik samimi olalaım" GÜZELLIK?! Kendi kendime düşündüm. O bana neden güzellik dediki? "Güzellik derken? Lütfen bırakın! Ne yapmaya çalışıyorsunuz?!" "Bir az eğlenceden bir şey olmaz değil mi?" "Eğlence?" Elleri ile(başka neresi ile olacaktıki?hdhdh) bacaklarımı ellemeye başladı. "Bırak. Bırak diyorum sana!" Çok çabalıyordum ama bırakmıyordu. Neden geldimki buraya?! "Neden bırakayım? Senin gibi bir güzellik bulmuşum. Sence bırakır mıyım?" Bu sefer bacaklarımı bırakıp t-short'ümün altını ellemeye başladı. Belime giden eli ile ağlamaya başladım. Bunu bana yapamazdı. Eli bir az belimde dolaştıktan sonra dudaklarımı buldu. Dudaklarımı parmakları ile okşuyordu. Bana yaklaştı. B-beni öpecek miydi? Hayır buna izin veremezdim! Ne kadar çabalasam da çok güçlüydü. Tam beni öpecekken gözümden yaşla firar etti. Bana bakıp pis-pis güldü. Parmakları ile tuzlu göz yaşımı sildi.
